34. Titreyen Eller

1.8K 125 15
                                    

Eve adım attığım anda içerideki sıcağı hissetmiştim. Gözlerimi etrafta gezdirirken babası İnciyi kucağından indirmiş ve ayakkabılarını çıkarıyordu.

Ben de ayakkabılarımı çıkarıp kenara koydum. İçerisi fazla aile evi gibiydi. Çok fazla. Babamla kaç yıldır yaratmaya çalıştığımız sıcaklık vardı her yerde.

Bizim evimize kavurucu sıcakta gelseniz bile içeri adım atar atmaz üşürdünüz.

Dudaklarımı bir birine bastırarak sağdaki odaya giren ikiliye baktım. Yerimden kımıldamadan onları bekledim.

Bir iki dakika sonra İncinin babası kafasını kapıdan dışarı çıkardı. Yüzü fazla ifadesiz duruyordu.

"Seni unutmuşum. İçeri gel."

Dudaklarım istemsizce iki yana kıvrıldı. Kafamı eğip bunu ondan sakladım ve odaya adımladım.

"Babacım yemek yiyelim mi?"

İnci babasının gömleğinin eteğini kavramış çekiştiriyordu.

"Dur bakalım."

Elindeki gri havluyu bana uzattığında göz göze geldik. Bakışlarımı hemen kaçırıp elindeki havluyu temas etmemeye dikkat ederek aldım.

Havluyla saçlarımı kurulamaya başladım. Tüm giysilerim iç çamaşırlarıma kadar ıslaktı.

"Biz diğer odadayız, İncinin üzerini değiştirmeye yardım edeceğim. Yatağın üzerine bıraktıklarımı giye bilirsin."

Kalın sesiyle söylediklerine kafamı salladım ve ikisinin odadan çıkışını izledim.

İnce yeşil bir kazak, siyah eşofman altını elime aldım. Fazla büyüktü fakat umursamadan üzerimdekilerden kurtuldum.

Kazağı üzerime geçirdiğimde kolları fazla uzun gelmişti. Eşofmansa ipini sonuna kadar sıkmıştım. Eğilip eteklerinide katladım.

Islak kıyafetlerimi elime alıp havluyla beraber odadan çıktım. Aynı anda İnci başka bir odadan çıkıp koşarak yanıma geldi. Üzerinde pembe pijama takımı vardı. saçlarıysa kuruydu.

Karşımda durup aşağıdan bana baktı ve birden gülmeye başladı. Tatlı tatlı kıkırdarken yüzümde gülümseme oluştu.

Eğilip onunla aynı hizaya geldim.

"Neye gülüyorsun bakalım?"

"Çok komik görünüyorsun."

Küçük ellerini dudaklarına bastırıp gülüşünü durdurdu ve elimdeki havluyu alıp saçlarıma koydu. Fakat yüzümde kapanmıştı, önümü göremiyordum.

Havluyu karıştırmaya başladığında saçımı kurutmaya çalıştığını anladım. Ona izin verdim.

Fakat bir anda İncinin küçük ellerinin yerini daha büyük eller aldığında yutkundum.

Biraz bekledikten sonra ellerimi havludaki ellerin üzerine koydum.

İri eller anında haraketi durdurduğunda havlu dizlerimin üzerine düştü.

Kahverengi ıslak buklelerin arasından baktığımda İncinin babasınında eğildiğini ve karşımda durduğunu gördüm.

Gözlerini gözlerimden ayırmadan bir anda elimi tutup kendine çekti.

Ben şaşkınlıkla ona bakarken o kaşlarını çatmış elime bakıyordu.

"Eline ne oldu?"

O an sağ elimin titrediğini fark ettim.

Hızla kendime çekip diğer elimle üzerini kapatmaya çalıştım.

"Bir şey yok."

Aslında kaza geçirdiğimi söyleye bilirdim fakat o an o kadar garip hissetmişdimki. Sanki gözlerime bakarak yalan söylediğimi anlayabilirmiş gibi geliyordu.

Kaşlarını çatmaya devam ederek ayağa kalktı ve kolumdan tutarak benide kaldırdı. Islak kıyafetlerimi ve havluyu alıp demin çıktığı odaya girdi. O an İncinin burada olmadığını fark ettim.

İncinin babası tekrar yanıma geldiğinde "Yemek yapabiliyor musun?" diye sordu.

Kaşlarım çatılsada kafamı olumlu anlamda salladım.

"Menemen?"

Dudaklarımı ıslatıp kafamı salladım tekrar.

"Mutfak sol köşede."

Elini omzuma koyup beni yönlendirdi. Tanımadığı biriyle bu kadar kolay temas etmesi garip geliyordu. Fakat umursamamaya çalıştım. İncinin varlığı beni sakinleştiriyordu.

Beyaz ve gri renklerle döşenmiş mutfağa girdiğimizde elini omzumdan çekip menemen için lazım olan mazemeleri tezgaha çıkarıp koydu.

Üst raflardan bıçak çıkardığında garip garip baktım.

"Bıçaklar aşağıda olmalı değil mi?"

Konuşmamla gözlerini üzerime dikti.

"İnci daha küçük. Tehlikeli eşyaların hepsini üst raflara koyuyorum."

Dudaklarımdan anladığıma dair mırıltılar çıktığında domatesleri ve yumurtaları yıkayıp tezgaha bırakmıştı bile. Elini yandaki havluyla kurulayıp bana baktı.

"Hadi bakalım."

Ayaklarım beni tezgahın önüne zorla taşıdığında bıçağı ve domatesi elime alıp kabuğunu soymaya başladım. Fakat yanımdaki adam hala başımda bekliyordu.

Ona bakış attığımda kalçasını tezgaha yaslayıp kollarını göğsünde bağlayarak elime baktığını gördüm.

Bıçağı kavrayan elim bu farkındalıkla titremeye başladı. Fakat aynı zamanda mutfağın kapısından giren tekerlekli sandalyeli kadın beni biraz daha afallatmıştı.

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin