"Ne yapmamı bekliyorsun?" Ellerimi masaya vurarak oturduğum sandalyeden kalktım.
Sandalye geriye düşmüştü.
"Ölmemi mi istiyorsun?"
Çenemin titremesi durmadan artarken karşımda ifadesiz yüzüyle bana bakmaya devam eden kadının üzerine atladım.
Parmaklarım boğazını bulduğunda ellerim acıyana kadar sıkmaya çalıştım. Ölsün istiyordum.
Ellerim boğazında değilmiş gibi kahkaha atmaya başladı.
Bir anda geriye çekilmemle şaşkınlıktan sıyrılamadan yere düşmüştüm.
Kalçamın acısıyla yüzümü buruşturarak bana şaşkınlıkla bakan babamı gördüm. Daha sonra dizleri üzerinde yere çökmüş öksüren kadını fark ettim.
Elif hocaydı.
Onu annem sanmıştım.
Bana gülmüştü.
Benimle alay etmişti.
"Yekta sen ne yapıyorsun?"
Babamın bağırmasıyla kendime gelerek gözlerimi Elif hocadan çektim.
"Lütfen, o zaten kendinde değildi. Onu ben zorladım."
Elif hocanın sesini duyduğumda gözlerimin dolmasıyla ayağa kalktım. Babamı itip benden uzaklaşmasını sağladım. Kendimi odadan dışarı attığımda her şeyi bulanık görüyordum. Ayakkabılarımı aceleyle giyip dış kapıyı açarak kendimi dışarı attım.
Bacaklarım durmadan titriyordu.
Şimdi ne yapacaktım?
Nereye gidecektim?
Kime gidecektim?
Fakat birine ihtiyacım varmıydı mı ki?
Elimi cebime sokup telefonumu çıkardım. Titreyen parmaklarımla telefonun kilidini açıp isimlere baktım. Kimi araya bilirdim ki?
Tarık?
Ares?
Koray?
Hayır.
Birine ihtiyacım yoktu benim. Biraz dinlenmeye ve kendimle baş başa kalmaya ihtiyacım vardı. Her kesden uzak, belki yeni insanların arasında.
Zaten bir hafta sonra Kanadaya gidecektim.
Fakat bunu gerçekten yapmak istiyor muydum?
Kafamdaki düşünceleri umursamadan yürüdüm. Geçtiğim sokaklarda bir iz bile bırakamayan bacaklarımın titremesi durmuştu. Havanın kararmasıyla yerde olan bakışlarımı yukarı çıkardım. Bir mahalledeydim. Küçük küçük evler vardı.
Beş yada altı yaşlarında çocuklar sokakta koşturarak bağırışıp, gülüşüyorlardı. Onları fark ettiğimde adımlarımı durdurdum.
Aralarında küçük bir kız arkadaşlarından kaçarak arabaların olduğu sokağa doğru koşmaya başladı. Umursamamaya çalıştım.
Bu benim sorunum değildi.
Fakat kafamı tekrar sokağa çevirdiğimde küçük kızın ortalarda olmadığını gördüm.
Gözlerimi sinirle kapatıp bacaklarımı gittiği yöne doğru haraket ettirdim. Çıkarken üzerime mont bile alamamıştım. Tüm vücudum donuyordu. Rüzgar biraz daha şiddetlendiğinde sarı elbiseli kızı gördüm. Yolun ortasında durmuş her yere korku dolu gözlerle bakıyordu. Sanırım kaybolduğunu anlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZDE
General FictionYekta'nın hikayesi... Psikolojik sahneler olacaktır, rahatsız olacaklar okumasın.