5. Hiss

7.8K 456 88
                                    

Medya: Yekta

Doktorun söyledikleriyle gözlerimi sağ elime diktim. Oynatmaya çalıştığım anda titremeye başlamıştı.

"Merak etmeyin fizyoterapi uygulayacağız. En kısa zamanda iyileşecektir. Ama bazen titremeler olabilir. Sadece inanmanız gerekiyor. İyileşebileceğinize inanın lütfen."

Kafamın taşa sertçe çarpması sinirime denk gelmişti. Dudaklarımı birbirine bastırarak ağlamamaya çalıştım.

Resim yapamayacak mıydım şimdi?

Bu benim için ölüme eş değer bir acıydı. Belkide kalem bile tutamayacaktım.

Sol elimin avuç içini pantolonuma silerek kafamı salladım.

"Anladım. Teşekkür ederim."

Amcam ne kadar yalvarsamda mahkemeye gitmeme izin vermemişti. Hastanedeydim. Üstümü değiştirmek için kıyafetler getirmişti teyzem.

Üzerimi zorlukla giyinip mahkemeye gitmeye çalışmıştım ama beni gören hemşire doktora haber vermişti. Ve sonuç başarısız olmuştu.

Şimdiyse doktorun elimle ilgili söylediklerine kafamı sallayarak inanmış gibi yapıyordum.

Amcamın bakışlarını kaçırmasından belliydi her şey. Elim belkide hayatımın sonuna kadar titreyecekti.

Beni sakat bırakmıştı.

Kırık kalbim yetmiyormuş gibi sağ elimi de almıştı benden. Severek yaptığım tek şeyi çalmıştı.

Gözlerimi sımsıkı kapatarak hala konuşan doktora aldırmadan zorlukla ayağa kalktım ve odadan çıkıp kendi yattığım odaya gittim. İçeri girip yatağın üzerindeki telefonu aldım elime. Saata baktığımda mahkemenin bitmesine az kaldığını gördüm. Saat 16:00da başlamıştı. Ve şimdi saat 16:40dı.

Parmağım telefonun galerisine tıkladığında yaptığım resimlerin olduğu klasöre tıkladım.

Karakalem çizimlerime bakarken aralarındaki dikkat çekici yüzü gördüğüm anda hızla telefonu kapatarak dolabın üzerine koydum.

Yavaşça yatağa uzanıp topu sağ elime alarak elimin titremesine aldırmadan yavaş yavaş sıkıp bırakmaya çalıştım.

Doktorun bunu yapmam için verdiği küçük yeşil top o kadar sinirimi bozuyordu ki yeşile nefret ettirmişti.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama sağ kolumdaki uyuşuk acıyla birlikte gözlerim kapanmıştı.

Uykuyla uyanıklık arasında kapının hızla açılma sesiyle irkilerek gözlerimi araladım ve yataktan kalkmaya çalıştım.

Amcam derin nefesler alarak bana bakıyordu. Yüzündeyse büyük bir gülümseme.

Anında gözlerim dolarken o söylemese bile anlamıştım.

"Oğlum, başardık!"

Yüksek sesiyle inanamıyormuş gibi konuşunca gözümden akan yaşlarla birlikte büyükçe gülümsedim.

Sevinç gözyaşları böyle oluyormuş demek ki.

Amcam bana sıkıca sarılırken bende titreyen elimi umursamadan sıkıca sardım kollarımı gövdesine.

"Babanı yarın görebileceksin."

Burnumu çekerek dudaklarımı araladım.

"Çok teşekkür ederim amca. Sen olmasaydın bunların altından kalkamazdık."

Eliyle saçlarımı okşadı kafamdaki dikişe dikkat ederek.

"Abimin suçsuz olduğunu kanıtladık. Önemli olan bu. Seni çok özlediğini söyledi."

"Ben de onu çok özledim."

Kollarını gevşetince bende elerimi gövdesinden ayırarak yüzüne baktım.

"Baban bilmiyor."

Bakışlarımı kaçırdım.

"Öğrenirse hiç iyi olmaz, amca."

"Biliyorum, Yekta. Ama yarın seni böyle gördüğünde ona her şeyi açıklamamız gerekecek."

Bakışlarımı yüzüne çıkardım. Yutkunarak konuştum.

"Abisi orada mıydı?"

Amcam önce kaşlarını çatsada sonradan anlamış olacak ki, kafasını salladı. Yavaşça koltuğa oturdu.

"Babası ve abisi oradaydı. Abisi delirmiş gibiydi resmen. Babanın olayın olduğu gece başka yerde olduğunu delillerle sunduk. Hakim onayladı. Ama asıl mesele bu değil. Katil mahkemenin sonlarında suçu itiraf etti. Çocuğun şoförüymüş."

Gözlerim şaşkınlıkla büyükçe açılırken amcamın yüzüne bakakaldım.

"N-nasıl yani? Neden yapmış? Neden babamın suçsuz olduğu ortaya çıkınca itiraf etmiş? Neden bu zamana kadar beklemiş?"

Ard arda sorduğum sorularla amcam kafasını sallayarak konuşmaya devam etti.

"Sadece itiraf etti. Çocuğun abisi onun üzerine atlayıncada hakim karışıklık çıkmaması için mahkemeyi erteledi. Sonuç olarak baban artık bir suçlu değil. Aklandı."

Dudaklarımı bir birine bastırarak kafamı salladım.

"Evet, önemli olan bu. Babam aklandı."

Peki ya o nasıldı?

Önemli olan sadece babamın aklanması mıydı?

Yoksa onun çektiği acıyı kalbimin en derininde hissetmem miydi?

Bu hiss neyin nesiydi?

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin