25. Şeytanın yuvası

3.2K 190 68
                                    

Medya: Ares

Hastaneden dönerken arabayı babam kullanmıştı. Şoförü bu gün yoktu sanırım. Sorma gereği duymamıştım.

Korayın kardeşinin başına gelenlerden sonra şoför kelimesi beni korkutuyordu.

Kafamı babama çevirdim. Düşünceli görünüyordu. Omuzları gergindi. Direksiyonu tutan parmakları ise fazla sıkıydı.

"Baba? Sorun ne?"

Babam düşüncelerinden sıyrılarak bana döndü.

"Ha?" Sonra kafasını iki yana salladı.

"Bir şey yok oğlum."

Yeniden yola odaklanmıştı. Doktor tomografiden sonra onunla yanlız konuşmak istemişti. Kafamın arkasından aldığım darbe yüzünden elimi hissedememek komik bir durumdu.

Olaydan sonra acı çekmiştim ama artık acı bile hissedemiyordum. Hiç bir şey hissetmiyordum. Bu ise elimin o kadarda iyi olmadığını gösteriyordu.

"Elim hep böyle mi kalacak baba?"

Babam şaşkınlıkla bana döndü ardından kendini toparladı. Arabayı aniden sağ saptırdı ve yolun kenarında durdurdu. Öne doğru savrulmuştum fakat kemer beni korumuştu.

"Hayır! Tabiiki hayır!"

Babamın bağırmasıyla bakışlarımı ona çevirdim. Dudaklarımı bir birine bastırdım önce. Sonra sakinleşmek için küçük bir soluk aldım.

"Tepkine bakılırsa elimin durumu hiç de harika değil."

Benim yüzümü inceleyen bakışları donuklaştı ve gözlerini kaçırdı.

"Başka bir doktora gideceğiz. O adamın söylediği hiç bir şeye güvenmiyorum."

"Baba."

Babam beni duymazdan gelerek arabayı yeniden çalıştırdı.

"Baba ben artık sol elimle de yazabiliyorum. Resim bile çizebiliyorum. Hatta tek elimle ayakkabı bağcıklarını bağlamayı bile öğrendim."

"Hayır oğlum. Bunları düşünme şimdi. Ares beyin seanslarına katılmaya devam et ve zaten okulunu değiştirmeyi düşünüyorum."

Kafamı hızla ona çevirdim.

"Hayır baba, bunu yapamazsın. Bana sormadan nasıl böyle bir şeyi düşünürsün?"

Babam kaşlarını çatarak yola bakmaya devam etti.

"Yekta orada sana eziyyet ediyorlardı. Ve benim bunlardan haberim bile yoktu. Hocanla konuşmasam bilemeyecektim bile!"

"Hangi hoca? N-ne eziyetinden bahsediyorsun sen?"

"Elif hocanla. İyiki gitmişim okuluna. Ama bil bakalım noldu oğlum."

Korkuyla babama bakmaya devam ediyordum. Söyleyecek hiç bir şey bulamamak beni zora sürüklüyordu.

"Herkes beni tanıyormuş zaten. Ünlüymüşüm. Ben haberlere çıkmayayım ve oğlum zorlanmasın diye amcan o kadar uğraşsın ama..."

Sinirle gülerek söylediyi şeyle gözlerimi kapattım ve başımı aşağı eğdim. Söyleyecek neyim kalmıştıki?

"Ve bir şey daha öğrendim. Öldürülen çocuğun abisinin seninle aynı okulda okuduğunu."

Yekta kafasını becerecekmiş gibi biraz daha eğdi.

"O okulda neler olduğunu anlatmıyorsun. Bunu anlıyorum oğlum. Bazi şeyler özel kalmalıdır ve bazı şeyleri anlatmak o kadarda kolay olmuyor. Ama hissediyorum. Acı çekiyorsun orada. Sen o okula gitmeden önce böyle değildim. En önemlisi gülüyordun. Mutluydun."

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin