24. Şans

3K 207 40
                                    

Bölüm şarkısı: Vivaldi - Four Seasons (Winter)

Ares konuşamadı.

Zaman durmuştu sanki.

Yekta yine konuşmaya devam ediyordı ama Aresin kulaklarına ulaşmıyordu sesi.

Yekta kaşalarını çatıp sol elini Aresin uanağına koydu. Avucunu iyice bastırdı onu hissetmesi için.

Kendine gelemeyeceğini anlayında ona biraz daha yaklaşıp gözlerine bakarak hafif yüksek sesle tekrar konuştu.

"Ares!"

Aynı anda sanki balonun içinden geliyormuş gibi bir ses ulaştı Aresin kulaklarına. Bir anda şoktan çıkıp şaşkınlıkla bulundukları konuma baktı.

Daha sonra kucağında oturan ve yüzü kendi yüzüne oldukca yakın olan Yektaya baktı.

"Ne?"

Kucağında olan çocuk anında pişman olmuştu ama artık söylemişti.

Bir tutamamıştı çenesini.

Babası haklıydı. Eğer onu affetmezse hakkı vardı buna.

Kucağından hızla kalkıp kapıya doğru hızla ilerledi. Fakat aynı anda Ares de koltuktan kalkmış ve Yektaya ulaşmıştı. Kolunu tuttuğu gibi kendine döndürerek hafifçe eğildi.

"Ne dedin sen?"

Yekta kolunu onun elinden kurtarıp arkasını dömüştü ki Ares bu sefer arkadan kendini ona yaslayarak ellerini çocuğun karnında birleştirdi. Ani haraketiyle Yekta afallamıştı. Midesinin kasıldığını hissetti.

Ares başka çaresinin olmadığını biliyordu. Bu yüzden Yektanın kendinden etkilenmesini kullanmak zorunda kalmıştı. Buna ne kadar pişman olacağını bilse de annesi yerine koyduğu kadın için her şeyi yapmaya hazırdı.

Yektanın kalbiyle oynamayı bile.

Kulağına doğru yaklaşıp fısıldadı.

"Bana güven. Seni asla kandırmam. Bana söylediklerin aramızda kalacak."

Yekta titrek bir nefes aldı.

Dudaklarını birbirine bastırdı.

Ares konuşmadığını görüp karnındaki ellerini biraz daha bastırarak kendine yasladı. Yanağını Yektanın yanağına hafifçe sürttü.

Hafif sakallı yanağı Yektanın yüzünü tahriş etsede Yekta o kadar heyecanlanmıştı ki bunu umursamadı.

Kolları arasındaki çocuk ona doğru dönüp büyük ela gözlerini Arese dikti.

Yutkunarak konuştu.

"Annemi babam saklıyor. Bir evde. Yanında bakıcısıda var. Yani o iyi. Babaannemin verdiği hiç bir hapı ona götürmedim ben."

Gözlerini büyüterek Aresin gömleğinin eteğini tuttu küçük eliyle.

"Her şeyin üzerine yemin ederim ki hiç bir hapı ona vermedim Ares. Ben bir katil değilim."

Aresin bir şey söylemesini bekliyordu.

Ama hala bir şey dememişti.

Sadece ifadesiz bakışlarıyla Yektaya bakıyordu.

Yekta dayanamadan yin dudaklarını araladı.

"Ares. Lütfen bir şey söyle."

İsmini söylediği anda dişlerini bir birine geçiren Ares Yektaya ne diyeceğini bilmiyormuş gibiydi.

Eğer Yektanın annesi yaşıyorsa Ares onu bulmalıydı. Ve bu yol yine karşısındaki çocuktan geçiyordu.

Gözlerini kapatıp açtı ve anında ellerini Yektanın yanaklarına yerleştirdi. Gözlerini biraz büyüterek dudaklarını araladı.

"Söyle nerede o?"

Yekta onun bu değişimiyle önce öylesine baktı ama sonra yutkunarak tek elini onun göğsüne bastırarak uzaklaştırdı kendinden.

"Bilmiyorum."

Gözlerini kaçırarak söylediği şeye Ares tabiiki inanmamıştı.

"Yekta, lütfen. Bana güvenmiyor musun?"

Yekta büyük ela gözlerini Arese çevirdi.

"İnanmalı mıyım?"

Ares kafası karışan çocupun kollarından tutarak biraz kendine yaklaştırdı.

"Tabiiki Yekta. Bana inanmalısın. Hatta tek bana inanmalısın."

"Beni kandırmıyorsun değil mi?"

Ares dişlerini bir birine sıkarak gerilse de belli etmemeğe çalıştı.

"Seni hiç kandırır mıyım ben? Sen bu kadar kusursuzken bunu yaparmıyım sana Yekta?"

Yekta ona inanmasa bile kalbinin hızına kulak verdi sadece. Bu adama her ne kadar güvenmese bile ona şans vermek istiyordu.

Ares ona şans vermişti. Ona inanmıştı. Şimdi sıra Yektadaydı.

Aresin gözlerine bakarak sol elini yandan kemerine yerleştirdi.

"Sana sadece bir şans vereceğim Ares. Sadece bir şans. Belki şimdiye kadar her şeyi affettim. Bana yapılan her kötülüğü ve acımasızlığı affettim ama bunu bana sen yaparsan..."

Gözleri dolsa bile kapatmadı.

"Bunu bana sen yaparsan o zaman nasıl birine dönüşürüm bilmiyorum."

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin