28. Baba

2.8K 217 23
                                    

1 ay sonra

"Doktorun söylediklerini duydun değil mi oğlum? Koluna daha iyi bakman gerek. Artık iyileşmeye başlamış bile."

Kafamı cama yaslamış yolu izlerken babama cevap vermemiştim.

Belkide hemen şimdi ölmeliydim.

Belkide babam boşuna çabalıyordu.

Amcam boşuna çabalıyordu.

Elif hoca, Tarık.

Hepsi boşuna mı çabalıyordu?

Yaşamak için bu kadar fazla çabalamak çok acınası değil miydi?

Ben acınası halde değil miydim?

Gözlerimi kaptıp derin bir nefes aldım. Bunun yetmeyeceğini düşünüp camı aştım ve biraz daha derin nefesler almaya başladım.

Babam o sırada yine konuşmuştu.

"Tamamen iyileşecek elin. Sana söylemiştim değil mi?"

Babamın neşeli sesi kulaklarıma dolduğunda yine cevap vermedim.

"Oğlum camı kapat üşüteceksin bak."

Gözlerimi yoldan ayırmadan dudaklarımı araldım.

"Baba, ben kötü biri miyim?"

Babamın bakışkarını yüzümde hissettim.

Daha sonra gözlerini yeniden yola çevirdi.

"Hadi seninle güzel bir restorana gidelim. Orda baba oğul bir konuşuruz."

Kafamı salladım yavaşça.

-

"Hadi anlat bakalım." Okul nasıl gidiyor?"

"İyi gidiyor. Zaten Elif hocayla konuşmuşsunuz. O söylemiştir her şeyi."

Babam elindeki çatalı bırakıp elini yumruk yaparak dudaklarına götürdü. Yavaşca boğazını temizledi.

"Evet, biraz öyle oldu. Elif hocan çok iyi bir insan. Sana yardımcı olmak için elinden geleni yapmaya hazır."

Çatalımı ete batırıp ağzıma götürdüm. Lokmamı küçük küçük çiynerken babam yemeğini tamamen bitirmişti.

"Şarap söylüyorum. Sen de içmek ister misin?"

Kafamı salladım.

"Olur."

Babam garsonu çağırıp siparişi söyledikten sonra masadaki boş tabaklar toplanmıştı.

Kadehi dudaklarıma yaklaştırıp küçük bir yudum aldım. Dilime yayılan tatla alt dudağımı dişlerim arasına aldım.

Aresi özlemiştim.

Onu öpmek istiyordum.

Hissettiğim özlem duygusu o kadar ağır basıyorduki geri dönerse ve pişmansa onu hemen affedebilirmişim gibi geliyordu.

Ama bunu yapamazdım.

Bu kendime ihanet etmek olurdu.

Babam şarapından büyük bir yudum alıp kadehi masaya bıraktı.

"Neden öyle bir soru sordun?"

Babamla göz teması kurmadan sadece parmaklarımla masadaki kadehle oynuyordum.

"Bilmiyorum. Her şey benim yüzümden böyle olmuş gibime geliyor."

"Oğlum, hayatındaki her şeyi kontrol edemezsin. Bazen senin suçunmuş gibi gelir her şey. Seni anlıyorum. Ama eğer kendinde bir kusur ararsan kusurun olmasa bile mutlaka bir şey bulacaksındır."

Gözlerimi ona çevirdim. Dudaklarımı bir birine bastırıp gözlerimin dolmasına engel olamadım.

"Baba benim sana bir şey söylemem gerekiyor."

"İstediğin herşeyi söyleye bilirsin. İçinden ne geçiyorsa anlata bilirsin."

Kararlılıkla dudaklarımı araladım.

"Baba ben... Ben eşcinselim."

Babamın yüzüne bakmak istemiyordum ama aynı zamanda tepkisini çok öerak ediyordum.

Yüzünde hiç bir değişiklik olmadı. Aksine bir süre sonra gülümsedi.

"Biliyordum zaten."

Şokla gözlerimi irileştirdim.

"Ne? Nasıl yani? Kızmadın mı? Ne zamandan beri biliyorsun?"

Ard arda sıraladığım sorularla babam biraz daha güldü.

"Öğrendiğimde 8. sınıfta okuyordun. Sınıf öğretmenin şüphelenmişti. Beni aradı. Bende o öyle konuşunca okulunu değiştirdim."

"Demek bu yüzden hep okul değiştiriyordum."

Babam yüzündeki tebessümle bana baktı.

"Hep değil oğlum sadece iki kere okul değiltirdin."

Başımı salladım.

"Ve Ares beyle aranda bir şeyler olduğunuda biliyorum. Hatta bu yüzden seanslara gitmek istemediğinide."

Kafamı masa gömmek istiyordum.

Dudağımı ısırıp burnumu çektim. Yanaklarım ıslanmıştı bile.

"B-bana kızmadın mı?"

"Başta kızdım ama sonra onun sana iyi gelebileceğini düşündüm. Fakat yanılmışım."

Babam biraz sinirli gibiydi şimdi.

"Ares bey seni incitti mi Yekta?"

Gözlerimi kaçırdım.

"Hayır baba. Kendim halledebilirim. Merak etme."

Babam hala bana bakmaya devam ediyordu.

"Ve... teşekkür ederim. Her şey için."

Benim babam olduğun için.

Geçiş bölümü gibi bir şey.

GÖZDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin