Yorum yap lan hade
Jisung, kulaklıktan Seungmin'e haber verdikten sonra Hyunjin'in odasını gören karşı koridorda nöbet tutmaya başlamıştı.
Çok geçmeden Seungmin, tuvalete giriyormuş gibi yapıp Jisung'ın peçetenin arasına saklamış olduğu kartı aldı.
Dikkat çekmeden koridorda ilerlerken kulaklığına dokundu. "Başlıyorum."
"Kameralar... gittiii!" Felix'in neşeli sesi duyulduğunda Seungmin gülümsemiş, hızla kartı okutarak odaya girmişti. Etrafını kontrol edip odanın en ucunda bulunan masaya ilerledi ve kafasını kaldırarak tavanda yer aramaya başladı.
Jisung ise o sırada yerleri siliyormuş gibi yaparak bir yandan odayı gözetliyordu. Odanın dışı cam olduğu için her şey belliydi bu yüzden kimsenin gelmemesi lazımdı.
"Sky elini çabuk tut, kameralar arızalandığı için birilerini aramaya başladılar bile." Changbin aceleyle konuştu.
"Deniyorum." Seungmin cevap verip Hyunjin'in masasının üstüne çıkmıştı. Yukarıda havalandırma boşluğuna açılan delikli ızgara bir kapak vardı. Avucunun içindeki minik kameraya bakarken kendi kendine güldü. "Vay be teknoloji ne kadar da gelişmiş."
"Siktir, Lee Know geliyor."
"Ne?" Jisung'ın endişeli sesine cevap vererek minik kamerayı ızgaranın deliklerinden birine takmıştı, hızla telefonunu çıkarıp görüntü için kontrol yapmaya başladı kahverengi saçlı.
"Bir dakikaya daha ihtiyacım var." Seungmin söylediğinde Jisung derin bir nefes vermişti.
Minho, elleri ceplerinde Jisung'a doğru yaklaştığında mavi saçlı sanki sildiği yerlere basarak kaymış gibi yapıp kendini yere atmıştı.
"Ah!" Ayak bileğini tutarken olabildiğince sesli bir şekilde bağırmıştı.
Minho bakışlarını önünde, yerde oturan bedene indirip göz devirerek adımını üstünden atmış ve yoluna devam etmeye tenezzül etmişti. Biraz daha ilerlediği an işleri biterdi, çünkü Seungmin kabak gibi ortadaydı.
Fakat Jisung, sanki ayağı kopmuş gibi ağlamaya başlayınca duraksayarak geri dönmek zorunda kalmıştı. "Tanrım... ne yüksek sesin var, alt tarafı düştün." Minho Jisung'ın yanına eğilip ayak bileğini tuttuğu elinin üstüne kendi elini koyarken konuşmuştu.
Jisung ise bir yandan ağlıyor diğer yandan Seungmin'i kontrol ediyordu.
"Elini çek de bakayım." Zaman kazanmak için kafasını hızla iki yana sallamıştı mavi saçlı burnunu çekerek. "Acıyor."
Minho bıkkınlıkla nefes vermiş ve bir elini Jisung'ın beline sarıp diğerini ise dizlerinin altından geçirerek kucağına almıştı.
Minho yürüyen merdivenlere doğru ilerlerken Seungmin odadan çıkmış eliyle Jisung'a 👍🏻 işareti yaparken gülümsemişti. Hızla kartı eski yerine koyarak oradan ayrıldı.
"Hallettim, görüntü geldi mi?" Seungmin'in sesini duyan Felix rahatlamayla derin bir nefes vermiş ve arkasına yaslanmıştı. Changbin ise ekranı kontrol ederek "Evet, iyi işti." dedikten sonra şirketin kameralarını tekrar çalıştırmıştı.
Jisung ağlamayı bırakmış, akan burnunu koluna silmişti. Çok iyi rol yaptığı kanısına vararak içinden kendini tebrik ederken Minho konuştu. "Bunun için öğle yemeğimi erteliyorum. Akşam bana bedava vodka vermelisin."
Kucağındaki çocuğu hafifçe zıplatıp şirketin revirine yürürken Jisung ise gözlerini devirmişti. "İki dakika geç yesen ölmezsin, merak etme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleator // Chanmin
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Söylesene Chris, bahse var mısın?" Yarım ağız sırıttı büyük olan, karşısındaki çocuğun cesareti onu hiç etkilememişti. Aksine içinden ona acıyor, alay ediyordu. Elindeki jetonları masaya fırlattı ve karşısında zorla diz çöktürülmüş ço...