[[25]]

5.1K 821 582
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol ve oy ver lütfen!!

"Offff!" Seungmin dizindeki bilgisayarını yan tarafa koyarken derin bir nefes verdi. Sabahtan beri sadece kamera izliyordu ve oldukça sıkılmıştı. Chris'e verdiği kulaklık sayesinde iletişim halinde olsalar da bugün pek iç açıcı ve kayda değer bilgiler öğrenememişlerdi.

Lim Yeun hasta olduğunu söyleyerek işe gelmemiş, Hongjoong ise Chris'i "Köstebeği gömdün mü patron?" sorularıyla şakayla karışık sıkıştırmıştı.

Seungmin, elindeki kahve bardağını tezgaha koyduktan sonra acıktığını hissetti. Chris'in şirketten çıkmasına da az kalmıştı. Sadece kendisi için ramen gibi basit şeyler yapmak yerine doğru düzgün bir yemek yapma kararı alarak buzdolabına ilerledi. Bir paket et çıkarıp tezgahın üstüne bıraktıktan sonra dolaptan aldığı tavayı ocağın üstüne yerleştirmişti.

Aradan geçen bir sürenin sonunda kaynayan yemeğin altını kapattı ve tekrar koltuğa ilerleyip telefonunu aldı. Chris'e yemeğe gelmek isteyip istemediğini sorduktan sonra bedenini koltuğa atıp yemeklerin güzel kokularını içine çekti. Bunu yapmasıyla birlikte karnı guruldamıştı.

Elini karnına atarak ovaladı ve kenara bıraktığı bilgisayarını tekrar önüne aldı. Klavyede bastığı bir tuşla ekrandaki kameraları değiştirdi tek tek. Sona gelince tekrar başa dönmüştü. Bu şekilde birkaç tur atarken kapının çalmasıyla ayaklandı.

Hava kararmaya başladığı için kapıya doğru giderken o tarafta bulunan abajurun ışığını açtı ve salona güneşin batarken yaydığı turuncu renkle aynı ton bir ışığın hakim olmasına sebep oldu.

Kapıyı açtığında karşısında Chris'i görmesiyle yüzüne anında bir gülümseme yerleşmişti. Kapıyı ardına kadar açarak onun içeri girmesini bekledi. Daha sonra dudaklarını büzüp büyüğünün ona birkaç öpücük vermesine izin verdi.

"Ya bırak peşimi artık! Gitsene evine, kimse çağırmadı seni!"

Jisung'ın sesi ikiliyi birbirinden ayırırken Seungmin Chris'in arkasından içeri giren Jisung'a ve onun peşindeki Minho'ya baktı. "Senin evin benim evim." Minho sırıtarak söylediğinde Jisung gözlerini devirmiş, sabır dileyerek içeri girdikten sonra elindeki deri eldivenler başta olmak üzere üzerindeki fazlalıklardan kurtulmuştu.

Seungmin ikiliye gülerken herkes içeri girdikten sonra kapıyı kapattı. "Hoş geldiniz."

Jisung ve Minho direkt olarak salona geçmişlerdi. Jisung yorgun bedenini koltuğa attıktan sonra derin bir nefes vermişti.

Chris ise üzerindeki ceketi çıkarıp Jisung'ınkinin yanına astı ve onu bekleyen Seungmin'e doğru yürüyüp ellerini birleştirdikten sonra tuttuğu eline bir öpücük kondurdu.

Salona girdiklerinde Jisung'ı mutfaktaki tencerenin başında bulmuşlardı. Lacivert saçlı, tencerenin kapağını kaldırmış tek elinde tutarken diğeriyle içindeki etten bir parça atmıştı ağzına.

"Yuh Seung, madem böyle şeylerin vardı niye söylemiyorsun?"

Bu cümlesi Seungmin'i güldürürken Minho da içeri giren ikiliyle birlikte ayaklanmış ve mutfaktaki bar tezgahının taburelerinden birine oturmuştu. "Çok açım ben! Yiyelim artık."

Jisung, Minho'ya göz devirse de yandaki dolaptan birkaç tabak almıştı. Seungmin ve Chris kendi yemeklerini alıp Minho'nun yanına geçtiler. Jisung da kalan iki tabağı alıp Chris'in karşısına oturmuştu.

Yemeklerini yedikten sonra bir süre daha orada oturup sohbet etmeye devam ettiler. Jisung elindeki bardağı masaya bırakıp bakışlarını karşısındakilerde bir bir gezdirdi. "Yarın teslimata biz de gelelim. Ne olur ne olmaz, abin belki bir açık verir."

Aleator // ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin