Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Jisung, yavaşça gözlerini aralayarak uyanmıştı. Kollarını kaldırıp esnedi ve yatakta doğruldu. Baygın bakışlarıyla etrafı inceledi. Minho'nun odasındaydı.
O arada aklına dün gece olanlar doluşmuştu. Bu yüzünde büyük bir gülümsemeye sebep olurken ayaklandı. Kalçasındaki sızı kendini belli edercesine belirginleşmişti böylelikle. Odadan çıkıp banyoya ilerledi ve elini yüzünü yıkadı. Ardından burnuna dolan kokularla aşağı inmişti.
Minho, tavadaki yumurtayı çubuklarıyla dürterek pişirmeye çalışırken duyduğu adım sesleriyle merdivenlere bir bakış attı. Jisung'la göz göze gelmesiyle ikisi de gülümsemişti.
Lacivert saçlı, mutfağa girerek diğerinin arkasından beline sarıldı ve çıplak sırtına birkaç öpücük bıraktı. "Günaydın." dedi uyuşuk sesiyle.
"Günaydın güzelim." Minho sonunda pişen yumurtayı yandaki tabağa alırken cevapladı onu. Ardından tabağı tezgaha bırakmış ve Jisung'ın kolları arasında ona doğru dönmüştü. Ellerini tombul yanaklarına koydu ve bastırdı. Böylelikle büzülen dudaklarını usulca öptü Minho. "Hadi kahvaltı yapalım." dedi ardından. Jisung gülümseyerek onu onayladı ve arkalarında kalan masaya oturdu. Minho da tezgahtaki tabağı alıp karşısına kurulmuştu.
Birlikte kahvaltılarını yaptılar. Ardından Minho şirkete, Jisung ise Wonwoo'dan dünkü ses kayıt cihazı için yazacağı belgeyi almaya gitmişti.
"Al bakalım Ji." dedi Wonwoo. Raporu ona uzatırken. Jisung teşekkür etmiş ve hemen almıştı. Gözlerini kağıtta gezdirip kontrol etti ardından. "Teşekkürler Woo."
"Rica ederim." Wonwoo arkadaşına gülümsedi. Jisung ise kağıdı dizlerine koyup kafasını kaldırdı. "Mahkemenin olduğu gün sana tekrar ihtiyacımız olabilir." dedi arkadaşına bakarak.
Wonwoo anlayışla başını salladı. "Telefonum her zaman açık, biliyorsun."
Jisung'ın ayaklanmasıyla arkadaşı da onu takip etti. "Biliyorum. Teşekkür ederim tekrar."Sıkıca sarıldılar birbirlerine. Ardından lacivert saçlı beden ona el sallayarak evden çıkmış ve motoruna doğru ilerlemişti. Kaskını kafasına geçirdi ve motora binerek gürültüyle uzaklaştı.
Bir ara telefonunun çaldığını duysa da yolun ortasında durup bakamayacağı için boşvermişti. Evlerine doğru sürdü ve vardığında motorunu park ederek neşeyle eve çıktı. Kapıyı çalıp beklemeye başladı, çok geçmeden arkadaşı kapıyı açarak onu içeri almıştı. Jisung elindeki belgeyi havada sallayarak ufak bir gösteri yaptı, ardından bedenini koltuğa bıraktı.
Seungmin de onun karşısına geçerken Jisung'ın eline tutuşturduğu raporu inceliyordu. "Çok iyi." dedi sevindiğini belli ederek. Jisung da deri ceketini çıkarmış, yanına doğru bırakırken onu onaylamıştı.
Ardından Seungmin, çalan telefonuyla birlikte raporu bırakmış ve telefonunu alarak cevaplamıştı. "Efendim Lix?"
"Seungmin..." arkadaşının düşük gelen sesiyle bir şeyler olduğunu anlamıştı. Kaşları çatıldı. "Ne oldu?" diye sordu telaşla. Jisung da dikkat kesilirken Felix'in oflama sesi duyuldu. "Chris hakkında tutuklama kararı çıktı. Polisler oraya doğru yoldalar."
Seungmin derin bir nefes verdi. Bunu tabii ki bekliyordu, bu yüzden fazla şaşırmamıştı. "Sağ ol, haber verdiğin için."
Felix'le vedalaşıp telefonu kapattığında "Nolmuş?" diye soran Jisung'a anlatmıştı. Lacivert saçlı gerilirken Seungmin kafasını iki yana salladı. "Bunu bekliyorduk zaten. Elimizde yeterince kanıt var, mahkeme günü geldiğinde hepsini sunacağız."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleator // Chanmin
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Söylesene Chris, bahse var mısın?" Yarım ağız sırıttı büyük olan, karşısındaki çocuğun cesareti onu hiç etkilememişti. Aksine içinden ona acıyor, alay ediyordu. Elindeki jetonları masaya fırlattı ve karşısında zorla diz çöktürülmüş ço...