[[26]]

4.8K 799 460
                                    

Oy ver lütfen 🥺

"Yeter Lix, ağlama artık! Tanrım kafamı şişirdin!"

Jisung, yattığı sedyede biraz doğrulup Seungmin'in ona uzattığı telefondaki, yüzü kızaran çocuğa bakmıştı. "Mermi sıyırmış sadece mal."

"Ya ciddi yaralansaydın? Aptal niye dikkat etmiyorsun?"

"Yaralanmadım ama. Açılı atladım ben bir kere." Jisung, eliyle alnına dökülen lacivert saçlarını geriye ittirip ekrandaki Felix'e göz kırpmıştı. Biraz olsun arkadaşının yüzü güldüğünde yorulduğunu bahane edip telefonu kapattırdı.

Seungmin derin bir nefes verip kendini odadaki tekli koltuğun birine atmıştı. Öbüründe ise Minho, bir bacağını diğerinin üstüne bileği değecek şekilde atmış geriye yaslanarak elindeki telefona bakıyordu.

Jisung kafasını derin bir nefes alıp geriye attı. "Seungmin, sen gitsene. Ne diye başımda duruyorsun?"

"Seninle konuşacağız. Önüme atlarken ne düşünüyordun acaba?"

"Hmm..." Jisung işaret parmağını çenesine yasladı. "Kahraman olacağımı, NIS'te boy boy fotolarımın asılıp ünleneceğimi, ölürsem tarih derslerinde anlatılacağımı, ölmezsem zam alacağımı falan."

Seungmin gözlerini devirdiğinde Minho'nun ise yüzünde bir tebessüm oluşmuştu. Yine de başını telefonundan kaldırmıyordu.

"Offf bak ciddiyim, zaten Lay her şeyi öğrendi artık. Eve gidip düşün, dinlen. Senin o güzel aklına ihtiyacımız var."

Seungmin'in sessiz kalıp tereddütlü bakışlarını Jisung'ın yüzünde gezdirmesiyle biraz daha ikna edici olmak için ağzını açtı lacivert saçlı. "Ben iyiyim, zaten yarın taburcu olabilirmişim. Eve git ve bana güzel yemekler yap."

Kahverengi saçlı gözlerini devirse de kıkırdadı. İlerleyip yatakta yatan arkadaşının alnına bir öpücük bıraktı ve Minho'ya selam vererek hastaneden çıktı.

Aradan birkaç dakika geçti. Kızıl saçlı ise o sırada hiç istifini bozmamıştı. Jisung bu sefer ona döndü. Tam ağzını açacaktı ki Minho kafasını iki yana salladı. "Deneme bile, bugün başındayım."

Jisung bunun üzerine gözlerini devirdi ve üstündeki ince pikeyi bir çırpıda açtı. Kolundaki serumu tutup çıkardı ve eğildiği için acıyan yarasıyla yüzünü buruşturup siyah botlarını giymeye başladı. Bunlar o kadar hızlı olmuştu ki Minho ayağa kalkıp yanına gelene kadar Jisung çoktan diğer botuna geçmişti bile.

"Ne yapıyorsun? Bugün hastanede kalman gerek!" Kızıl saçlı onun elini tuttuğunda Jisung diğer eliyle botunun fermuarını çekmiş ve ayağa kalkmıştı. "İşim var." Minho'nun gözlerine bakarak yanıtladı.

Fakat Minho ikna olmamıştı. Önünden geçip gitmek için bir hamle yapan bedeni kolundan tutup durdurdu tekrar. "İşin her ne ise yarın halledebilirsin."

Jisung derin bir nefes aldı. Kolunu geri çekmeye çalıştığında Minho daha sıkı tutmuştu. "Lanet olsun bırak!"

"Bırakmıyorum, o yatağa geçiyorsun Han Jisung."

"Geçmiyorum Lee Minho, işim var dedim."

"Ben de yarın halledebilirsin dedim." İkilinin bakışları kesişirken Jisung acımaya başlayan sırtının yan tarafındaki yarasının üzerine elini koymuştu. Derin bir nefes aldı. "Minho bırak."

"Ne oldu? Ne işiymiş bu?" Kızıl saçlı tutuşunu gevşetse de tamamen bırakmamıştı. Jisung düşünceli bakışlarını odada gezdirdi ve uzanıp koltuktaki deri ceketini aldı. Hafifleyen tutuştan kurtuluvermişti. Ceketin cebindeki anahtarı çıkarıp ceketi giydi ve anahtarı Minho'ya fırlattı.

Aleator // ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin