[[34]]

3.7K 595 604
                                    

Oy verip yorum yaparsanız çok mutlu olurum lütfen 🥺

"Üzgünüm, şu ana kadar bir şey yapamadım."

Seungmin karşısında ağlamaya başlayan çocuğa baktı. Kafasını iki yana sallarken masanın üzerinden uzanıp elini tuttu.

"Jeongin, sorun değil." Gülümsedi ona. "Sayende abini daha hızlı çıkaracağız. Şimdi anlat bana."

Sorgu odasındaydılar. Camın ardındaki bedenler onları izlerken Seungmin, Jeongin'in rahat hissetmesi için yardımcı polisi yanında istememişti. Tek başına yapıyordu sorgusunu.

Jeongin yutkundu ve bildiği her şeyi Seungmin'e anlattı. Ancak onun da bildiği çok bir şey yoktu. Lay'i sorgulama gerekmeden hızlı tutuklamak için yeterli olmasa da Seungmin ona bunu söylemedi.

"Sustum çünkü korktum, hapse girmekten korktum. Zorla yaptırılmış olsa da..."

Bir de bu vardı. Jeongin'in konuşmama sebebi Lay'in bazı anlaşmaları da onun arkasına sığınarak yapmış olmasıydı.

"Ama yemin ederim, ne için olduğunu bilmiyordum. Kkami adında bir köpeğim var. Onun sahiplenilmesi ile ilgili olduğunu söyledi."

"Teşekkür ederim Jeongin, sen gidebilirsin. Merak etme, ne olursa olsun Lay'i konuşturacağım ve hiçbir şey olmayacak."

Seungmin ayaklanıp odadan dışarı çıktı. "Bang Lay için tutuklama emri istiyorum." Yeonjun adındaki yardımcı polis onu başıyla onaylayıp koşarak emri çıkarttırmaya gitmişti. Seungmin ise kendisini odasına attı. Başını geriye yaslayıp derin bir nefes verdi.

O sırada kapısı tıklanmıştı. "Gir."

Kapı hızla açıldı. Wooyoung nefes nefese girmişti odaya. "Efendim!"
Seungmin kaşlarını çatarak hızla doğruldu yerinde. "Namjoon... ölü bulundu."

"Ne?"

"Hepsi...bu da... değil. Olay yerinde bir adam yakaladık, parlak turuncu gömlek giyen biri." Cümlesinin sonunu söylerken yüzünü buruşturmuştu. "Sorgu odasına aldık."

Seungmin sinirden gülüyormuş gibi bir ses çıkarıp ayaklanmıştı. Wooyoung'un tanımından adamın kim olduğunu hemen anlaması onda bu gülme isteğini doğurmuştu. Botlarının çıkardığı tok ses, belindeki kelepçelerin şıngırtısına karışırken odadan çıktı ve sorgu odasına doğru ilerlemeye başladı. O sırada odadan çıkan Jeongin'le karşılaşmıştı.

"Hyunjin burada mı?" diye sordu. Genç çocuk başını iki yana salladı. "Tek geldim." dedi. "Onun haberi yok."
Seungmin odaya girmeden hemen önce Jeongin'e koridordaki koltuklarda beklemesini rica etti ve Wooyoung'a onu Hyunjin'e teslim ettiğine emin olmasını tembihledi. Ardından telefonundan Hyunjin'i arayıp Jeongin'in burada olduğunu haber vermişti.

Hemen sonrasında sorgu odasına girdi. Yayılarak koltukta oturan adama kısa bir bakış attığında içinden atmamış olmayı dilemekle kalmıştı. Adamın turuncu gömleği gözünü acıtırken bir kutu jöleyle geriye doğru taranmış siyah saçları parlıyordu. Bağrına kadar açtığı gömlek düğmelerinin ortasında gümüş renkli kalın bir zincir vardı.

"Tsh." diye saçma bir gülme sesi çıkardı adam. Seungmin ise göz devirip karşısındaki sandalyeyi sertçe çekerek oturdu karşısına.

"Neden öldürdün?" diye direkt başladı sorgusuna. Artık bundan çok sıkılmıştı çünkü. Parlak siyah saçlı adamın kaşları havalandı oyuncu bir edayla. "Kimi?" diye sordu. "Namjoon'u mu?"

Seungmin dilini yanağının içinde gezdirirken kendine sabır diledi ve kafasını onaylarcasına salladı. Adam biraz ciddi bir surata bürünmüştü şimdi. Ellerini masanın üzerinde birleştirip Seungmin'e yaklaştı. "Ben öldürmedim ki." diye sır veriyormuş gibi söyledi. Ardından keyifli bir surat ifadesi yerleştirip yüzüne, sandalyesinde geriye yaslandı. "Chris öldürdü." dedi.

Aleator // ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin