Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Oy ve yorum lütfen ya, şurada finale birkaç bölüm kalmış çok ayıp.
"Bırakın beni!" NIS binasını saran seslerle çalışanlar aralarında fısıldaşarak dedikodularına çoktan başlamışlardı. Lay'in ve Chris'in yakalanması ülke gündeminin ortasına bomba gibi düşmüştü.
Lay zorla sorgu odasına sokulduğunda camın arkasından onu izleyen polisler çatık kaşlarla bekliyorlardı.
Seungmin sıktığı yumruklarını çözerek hareketlendi. Wooyoung'a onunla gelmesini işaret ettikten sonra Lay'in yanına ilerledi.
Kapıyı aynı açtığı sertlikle geri kapattı ve içeri girdi. Lay'in yüzüne bir sırıtış yayılırken geriye yaslanıp onu izlemeye başlamıştı.
"Tekrar karşılaşmak güzel Seungmin."Seungmin onun karşısına geçip oturdu. Dayanamayıp ayaklanacağını bilse de dudaklarını birbirine bastırdı. "Kes sesini." dedi sıktığı dişlerinin arasından.
Ardından "Neden burada olduğunu biliyorsun değil mi?" diye sordu. Lay kaşlarını kaldırdı. "Biliyorum." dedi. Pişkince sırıtırken devam etti. "Aptal kardeşim, yakalanınca suçunu atacak birilerine ihtiyaç duymuş."
Seungmin'in gittikçe çatılan kaşlarını izlerken devam etti. "İşi gücü olan bir adamım ben. Beni buraya bir sözle ne hakla getirebilirsiniz?"
Bunun üzerine Seungmin arkasında ayakta duran Wooyoung'a elini uzattı. Ondan aldığı zarfları masanın üzerine sertçe atıp "Bunları da açıklayabilir misin?" diye sordu.
Herkes merakla sorguyu izliyordu. Lay laubaliliğini bozmadan öne eğilip kağıtları inceledi. Ardından kaşları havalandı. "Daniel da kim?" diye bir soru attı ortaya.
Bu, Seungmin'in ağzından alaylı bir gülüş çıkmasına sebebiyet verdi. "İnsan kendini nasıl bilmez?" dedi.
Buna karşılık Lay ise kaşlarını çatmıştı. "Hayır, ciddiyim. Daniel diye birini tanımıyorum."Seungmin onun hala yalan söylemesine inanamazca geriye yaslanmıştı. Saatlerce Lay'i köşeye sıkıştıracak sorular sorsa da bu hiçbir işe yaramamış, Lay ustaca tüm sorulara mantıklı cevaplar vermişti.
Kahverengi saçlı oturduğu yerden ayaklanırken gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi, başı ağrımaya başlamıştı ve her şey kötüye gidiyordu. Onu tutuklu tutmak için yeterli cevaplar alamamıştı.
Sorgu odasından çıkmadan hemen önce kapıdaki polislere "Serbest bırakın." diye emir verdi. Polisler onu onaylarlarken Seungmin yanındaki Wooyoung'a dönmüştü. "Mahkeme gününe kadar her hareketini takip et." dedikten sonra bir hışımla koridorda yürümeye başladı.
Kendineydi bu siniri. O profesyonel bir ajan, polisti. Lay'i böylece bırakmayı kendine yediremiyordu. Bir sonraki sorgu odasına ilerlerken "Jeongin ne durumda?" diye bir soru yöneltti yanındaki polise.
"Kimseyle konuşmuyor, ifade vermeyi de reddediyor." Seungmin yanağının içini ısırmaya başladığında hedefi olan odaya gelmişti. Kendini sakinleştirip içeri girdi.
Sandalyede oturan beden, aylar önce fotoğrafını gördüğü bedenden çok farklıydı. Güldüğünde oluşan gamzelerinden eser yoktu. Çekik gözlerinin altında belirgin torbalar varken dibi gelmiş platin sarısı saçları dağılmış gözüküyordu.
Seungmin onun bakışları eşliğinde karşısına oturdu. "Merhaba Jeongin." dedi yumuşak tutmaya özen gösterdiği sesiyle. Ancak bir cevap alamamıştı.
"Sana birkaç soru sormama izin ver, çok kısa sürecek söz veriyorum." Yine cevap yoktu. Yine de umudunu kaybetmedi, sorguya olduğu gibi devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleator // Chanmin
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Söylesene Chris, bahse var mısın?" Yarım ağız sırıttı büyük olan, karşısındaki çocuğun cesareti onu hiç etkilememişti. Aksine içinden ona acıyor, alay ediyordu. Elindeki jetonları masaya fırlattı ve karşısında zorla diz çöktürülmüş ço...