Oy vermeyi ve önceki bölümü okuduğuna emin olmayı unutma lütfen!
☕️~
"Teşekkür ederim." Chris, elinde tuttuğu kupalardan bir tanesini koltukta oturan Seungmin'e uzatmıştı. Kahverengi saçlı iki eliyle kupayı alarak içindeki sıcak kahveden bir yudum aldı.
Şu an saatin kaç olduğu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Büyük ihtimalle gece yarısını çoktan geçmişti. Birlikte banyo yaptıktan sonra artık konuşma vaktinin geldiğini düşündüklerinden uyumamaya karar vermişlerdi. Daha fazla ertelemek istemiyorlardı.
Chris de kendi kahvesini önündeki beyaz sehpaya koyarak Seungmin'in yanına oturmuştu. Sadece turuncu-sarı ışıklı abajurun aydınlattığı odada belirgin bir sessizlik oluşmuştu. İkisi de nereden başlayacaklarını bilememişlerdi.
Seungmin bir süre odadaki zayıf ışığın Chris'in düşünceli yüzüne yansıyarak oluşturduğu gölgeleri inceledi. Sonrasında yerinden doğrulup elindeki bardağı sehpaya, Chris'in bardağının yanına bırakmıştı.
Çekingen bir şekilde ona yaklaştı ve elini siyah saçlının kendi bacağındaki elinin üstüne koydu. Chris, bu hareketle kafasını kaldırıp bakışlarını Seungmin'inkilerle buluşturmuştu. İlk hamle yine kahverengi saçlıdan geldi. "Özür dilerim."
"Ne için?"
"Seni öyle bıraktığım için. Ben korkak birisinin tekiyim."
Chris güldü, koltukta ona doğru dönerek yüzlerini hizaladı. "Bana kafa tutarken oldukça cesur görünüyorsun hâlbuki."
"Bana kendimi açıklamam için bir şans vermiştin, o halde sen neden çekip gittin peki?" Seungmin çatlayan sesiyle sorduğunda Chris bir süre sessizliğini korumuştu. Sonrasında boğazını temizledi. "Korktum. Anlaşılan ben de pek cesur sayılmam."
"Neden korktun?"
"Senden. Senin kalbinden, hislerinden ve söyleyeceklerinden korktum Seungmin. Kendi kalbimin paramparça olmasından korktum. Sonrasını düşünmek zorunda olmaktan, sana bir şey olması düşüncesinden korktum."
Seungmin kafasını eğdi, onu anlıyordu. "Hislerim gerçek Chris. İnan bana kumarhanenin kapısından çıktığım an pişman oldum. Geri dönmek istedim, cesaret edemedim."
Chris, diğerinin titreyen sesine karşılık yerinde doğruldu ve onun çenesini tuttu kibarca. Bakışlarını yakalamak için eğdiği yüzünü hafifçe kaldırdı. Seungmin, gözleri dolu bir şekilde baktı karşısındaki sevdiği adama. Chris önce eğilerek onun alnını öptü. Ardından derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Abim." Bir süre duraksadı.
"Beni Jeongin'e zarar vermekle tehdit ediyor. Yapmak zorundaydım. Başka, başka çarem yoktu."
Seungmin burnunu çekti. Yerinde yükselerek sırtını dikleştirdi ve yüzündeki eli tutup parmaklarını kenetledi. "Nasıl yani?"
"Şirketi yolsuzluğa sürüklüyor, görünen tüm şeyleri; teslimatları, belge imzalarını... bana yaptırtıp kendisi arka planda kalıyor. Yakalanma ihtimali bu şekilde sıfıra inmiş oluyor."
"Chris..."
"Yapmak zorundayım Seungmin. Ben Jeongin'i tehlikeye atamam."
"Zorunda değilsin. Birlikte yakalayabiliriz onu."
Chris kafasını iki yana salladı. "O çok güçlü Seungmin. Seni bile çoktan öğrenmiştir, bu yüzden kendini de tehlikede saymalısın."
"Hah, tehlike benim göbek adım canım." Kahverengi saçlı kendi dediği şeye gülerken bu, Chris'i de güldürmüştü. "Hongjoong senin öldüğünü düşünmeli. Bu yüzden şirkete de kumarhaneye de gelmeyeceksin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleator // Chanmin
أدب الهواة(TAMAMLANDI.) "Söylesene Chris, bahse var mısın?" Yarım ağız sırıttı büyük olan, karşısındaki çocuğun cesareti onu hiç etkilememişti. Aksine içinden ona acıyor, alay ediyordu. Elindeki jetonları masaya fırlattı ve karşısında zorla diz çöktürülmüş ço...