OKU! 👇👇
Oy sayısı çok az lütfen vermediğiniz bölüm varsa oy verin ya 1 saniyenizi falan alır anlayamıyorum neden buraya kadar okuyup da oy vermiyorsunuz 14K vs 2K gerçekten üzülüyorum ve tüm yazma hevesim kaçıyor
Moralim çok bozuk valla söz meclisten dışarı, yorum yapmıyon oy vermiyon niye okuyosun o zaman, 600 kişi görüyor (smut bölümleri ortalama 800 şimdi açtırmayın ağzımı) koyarım 600 oy sınırı geçilene kadar da bölüm atmam görürsünüz çok ciddiyim işime gelir sınavıma çalışırım oturup
🎱•
Chris, önünde dizleri üstüne çökmüş çocuğa baktı. Ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, hayal kırıklığı? Hayır. Peki ya göğsünü esir alan bu his de neyin nesiydi?
Seungmin bakışlarını önünde, yerdeki siyah kulaklıktan bir saniye olsun ayırmazken Jisung ise korkuyla o tarafa yaklaşmıştı. Bakışları anında Minho'nun yüzüne çıktığında göz göze geldiler.
Jisung, dudaklarını oynatarak "Bir şey yap." demişti. Yoksa ben yapacağım.
Minho kaşlarını çattı ve kafasını iki yana salladıktan sonra bakışlarını tekrar Chris'e yöneltti.
Siyah saçlı kravatını gevşetip dilini yanağında gezdirmişti. Sinirlendiği şey Seungmin'in bir ajan olması değildi. Sonuçta Minho da vardı.
Sinirlendiği şey, bu zamana kadar yaşadıkları şeylerin hepsinin bir rolden ibaret olması olasılığıydı. Seungmin'in ona yalan söylemiş olmasıydı, onu kullanmış olmasıydı.
Sinirlendiği şey, kalbine söz geçiremeyip ona çoktan tutulmuş olmasıydı.
Hongjoong, ağzındaki sakızı balon yapıp patlatırken aynı anda yüzüne kondurduğu gülümsemesiyle kendi kendine bir şarkı mırıldanıyordu. Etraf sessizdi, herkesin fısıldaşmaları hariç.
Chris, bir süre bekledi. Duygularını kalbinin en derinine gömmek sadece birkaç dakikasını almıştı. Alayla güldü, kendi aptallığına güldü.
"Bir köstebek ha?" Soğuk sesi sonunda ağzından firar etmişti. Seungmin, hala kafasını kaldırmamıştı. Bundan sonra ne olacaktı? Kafasını kaldırırsa Chris'in bir dondurucu kadar soğuk bakışlarını kaldırabilecek miydi o çok güvendiği aklı?
"Köstebekleri hiç sevmem." Chris, oturduğu yerdeki koltuğun ucuna doğru kayarak yönünü değiştirmiş, Seungmin'in tam önüne oturmuştu. Siyah, pahalı olduğu her yerden belli olan deri botları diğerinin görüş açısına girmişti. Chris dirseklerini dizlerinin üstüne yaslayarak ellerini birleştirip öne doğru eğilmiş, tek ayağını yerdeki siyah kulaklığın üstüne basarak kulaklığı parçalamıştı.
Seungmin yutkundu. Sonunda kafasını kaldırma cesareti bulmuş olacaktı ki yapabildiği kadar bakışlarına bir sertlik katıp Chris'in gözlerine baktı. "Ne olmuş? O halde durma, öldür beni."
Jisung, sinirle bir adım öne atmıştı ki Minho onu bileğinden yakalamıştı. Hızla kızıl saçlıya döndü ve dişleri arasından fısıldadı. "Bırak."
Kızıl saçlı kaşlarını çatarak kafasını iki yana sallamış, Jisung'ın tuttuğu bileğini daha da sıkmıştı. "Sen bir saniye burnunun dikine gitmeyi bırak."
"Bana karışamazsın."
"Karışırım."
İkilinin muhabbetleri bir kahkaha sesiyle kesilmişti. Chris, güldükten sonra elini alnına yaslayıp sabır dilenircesine ovdu. Sonrasında kahverengi saçlıya dönmüştü. "Yapamaz mıyım sanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleator // Chanmin
Fanfiction(TAMAMLANDI.) "Söylesene Chris, bahse var mısın?" Yarım ağız sırıttı büyük olan, karşısındaki çocuğun cesareti onu hiç etkilememişti. Aksine içinden ona acıyor, alay ediyordu. Elindeki jetonları masaya fırlattı ve karşısında zorla diz çöktürülmüş ço...