🌙~
Jisung'ın çırpınışları boşa gitmeye devam ederken Minho büyük bir sabırla onu tutuyordu. "Siktir sabit dur, biraz daha hareket edersen seni tam burada becermek zorunda kalacağım."
Kızıl saçlının arsız cümlelerine karşı göz devirmişti Jisung. "Bırak beni, sapık herif."
"Hey, alınıyorum ama." İkilinin konuşmaları dışarıdan gelen bir silah sesiyle daha bölündüğünde ikisi de cama doğru bakmışlardı. Minho Jisung'ın ellerini bırakmadan ayağa kalkmak için onu kucağından indirmişti. Sıkıca tuttuğu bileklerinden onu da peşinden sürüklemişti.
Dışarıda, birkaç adamın birbirine ateş ettiklerini görmüşlerdi. Siyah bir jeep kumarhaneye yaklaştı ve içinden inen bedenle Jisung şaşkınca kaşlarını kaldırırken Minho ise küfretmişti. Lay ve adamları geldilerse Chris'i bulmamaları lazımdı. İkili camdan birkaç adım geriye giderek çekilmişti. Minho, tek eliyle alnını sıvazlarken Jisung ise hala onun tutuşundan kurtulmaya çalışıyordu.
"Bana bak Minho, beni hemen bırakmazsan avazım çıktığı kadar bağıracağım."
"Ne kadar inatçı bir şeysin sen. Eğer bağırırsan ikimiz de ölürüz."
"Bana hiçbir şey olmaz, sen kendini düşün." Jisung sinirle konuştuğunda Minho ona dönüp yaklaşmıştı. "Hele bir bağır, bak seni nasıl susturuyorum."
Jisung geri adım atmayacaktı. Nasılsa kimliği açığa çıktığından görevden alınacaktı, bu zaten onun için ölümden farksızdı. Hem Chris öğrendiğinde belki de o öldürürdü onu?
Bu yüzden dudaklarını aralamış güçlü bir çığlık atmak için hazırlanmıştı ki birden Minho'nun onu sertçe öpmeye başlamasıyla afallamıştı. Kızıl saçlı dudakları arasındaki yumuşak eti emmeye başladığında bunu neden daha önce yapmadığını düşünmeye başladı. Jisung ise artan portakal kokusuna kapılıp gözlerini kapatarak Minho'ya karşılık vermeye başlamıştı.
İçinde bulundukları durum o kadar garipti ki... Ne var ki ikisi de şu an bunu düşünmüyordu. Jisung'ın dilini Minho'nun dudaklarına sürtmesiyle öpücük derinleşmişti. Büyük olan boştaki elini siyah saçlının yanağına koyarak okşadı.
Islak sesler etrafa bir bir dağılırken bulundukları odanın kapısına gürültüyle vurulmasıyla geri çekilmişlerdi. Minho hızla kırılmak üzere olan kapıya baktıktan sonra sesli bir küfür savurmuş, biraz önce önünde durdukları pencereye ilerlemişti. Jisung ise hala az önceki öpüşmenin etkisindeydi. Kızarmış dudaklarını yalayıp kafasını iki yana salladı ve Minho'nun peşinden ilerledi.
Büyük olan camı açmış ve aşağıya bakmıştı. Dördüncü katta oldukları için fazla yüksekti. Fakat başka seçenekleri yok gibiydi. Jisung'ı bıraktı ve bir ayağını camın dışına sarkıttı. "Beni takip et, şuradan kurtulduğumuzda her şeyi açıklayacağım."
Jisung hala ona inanmasa da şu anlık kafasıyla onaylamıştı. Hızla duvarın kenarındaki küçük çıkıntıya çıkan Minho'dan sonra pencereden dışarı doğru çıktı. Ayağını çıkıntıya bastığında derin bir nefes vermişti. "Siktir, çok yüksek."
Kafasını geriye atarak gözlerini kapatmıştı birkaç saniyeliğine, ardından yavaşça yan bir şekilde duvar boyunca ilerlemişlerdi. Minho, aşağıya kadar uzanan boruya ulaştıklarında oradan destek alıp yavaşça aşağı doğru inmeye başlamıştı. Jisung da hemen ardındaydı.
Çok geçmeden zemine yaklaşmışlardı. Kızıl saçlı kalan bir metreyi atlamış, hala yukarıda olan Jisung'a yardım etmek amacıyla elini uzatmıştı.
Jisung, Minho'nun elini tutmamıştı. Kendi başına yere atladıktan sonra toz olmuş ellerini birbirine vurdu ve köşeden eğilip kumarhanenin girişine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleator // Chanmin
Hayran Kurgu(TAMAMLANDI.) "Söylesene Chris, bahse var mısın?" Yarım ağız sırıttı büyük olan, karşısındaki çocuğun cesareti onu hiç etkilememişti. Aksine içinden ona acıyor, alay ediyordu. Elindeki jetonları masaya fırlattı ve karşısında zorla diz çöktürülmüş ço...