Multide Eslem var. Keyifli okumalar.
Şu an, Kaan'ın üzerine tapulamış olduğu depoda oturmuş, dakikalardır onun ayılmasını bekliyorum.
Bir yanım ayılmasını isterken, diğer yanım o ayılmadan kaçmamı söylüyordu.
Ama Kaan'ın başına sopayla vurmak gibi bir aptallık yapmıştım ve bunun sonuçlarına da katlanmak zorundayım.Dakikalar sonra, hafif iniltiler eşliğinde, kıpırdanmaya başladığında, içime bir rahatlama hissi doğdu. Ama bu hissin çok uzun sürmeyeceğini de biliyordum.
Dengesiz haraketlerle yerden kalkarken, eliyle başını tutuyordu.
Beni fark ettiğinde gözleri kocaman oldu.
Şaşırmış ve anlamamış gibiydi."Sen burada ne arıyor sun?" dedi sesi çatlak çıkmıştı.
Kelimeleri bir araya getiremediğim için sessiz kalmayı tercih ettim. Ama Kaan doğal olarak öğrenmek istiyordu.
"Sana diyorum! Senin burada ne işin var, ben neden yerde yatıyordum ve bu başımdaki lanet ağrıda ne?"
Tamam anlatmam lazımdı ama kelimeler bir araya gelmeyi reddediyor, dilimde bir düğüm oluşturuyordu.
Zorlukla yutkunup, konuşmaya başladım.
"Sen kriz geçiriyordun, delirmiş gibiydin. Seni durdurmak için çok fazla çabaladım ama sen bir türlü sakinleşmiyordun ve kolilerin arasında uyuşturucu arıyordun. Bende o lanet şeyi tekrar kullanmana izin vermemek için, başına sopayla vurdum."Söylediklerimi idrak edebildiğinde, gözlerinden zehir saçarak bana döndü.
"Ahhhh!" diye bir ses çıkardı.
"Senin teklifini hangi akla hizmet kabul ettim ki?"
Benimle konuşmaktan daha çok kendi kendine sitem eder gibiydi."Sana yardım etmeye çalışıyordum." diye açıklamada bulundum.
"Senin yardım anlayışın buysa, senin yardımını istemiyorum." dedi, pis zemine oturup, sırtını rutubetli duvara yaslarken.
Bende yanına aynı onun gibi oturup, konusmaya basladım.
"Ben daha önce, doğru düzgün sigara bağımlısı bile görmedim. Sen bir anda öyle kötü olunca ne yapacağımı şaşırdım. Ama bundan sonra öyle bir şey olmayacak.""Olmasa iyi olur." dedi, sırtımı yasladığım duvardan daha soğuk olan sesi ile.
Ona cevap vermeyip, aklıma takılan şeyi sormaya karar verdim.
"Kriz aninda kolilerin arasında uyuşturucu arıyordun. Orada bir yerde uyuşturucu mu var? Sen baygınken ben baktım ama hic bir sey bulamadım."Hatırlamak için kendini zorluyor gibiydi.
Ama hiç bir şey hatırlayamamış olcak ki, acıyla yüzünü buruşturdu.
"Hayır, yok. Kriz anında neden öyle bir sey yaptığımı bende bilmiyorum."İçim biraz olsun rahatlamıştı.
Bu soruma cevap vermesinden doğan güvenle, aklımı kurcalayan başka bir soruya geçtim."Uyuşturucuya ne zaman başladın?"
Uzun süren sessizliğin ardından, cevap vermeyeceğini düşündüğüm bir anda, "On yedi yaşımda." diye yanıtladı sorumu."Yani bu sene." bu bir soru değildi, daha çok sesli düşünüyordum.
"Hayıriki yıl önce." üzerimdeki şaşkınlıkla, ağzımdan kaçan,"İki yıl? " kelimesine engel olamadım.
"Evet, iki yıl çünkü ondokuz yaşındayım."
"Ondokuz yaşındasın ve lise mi okuyor sun?"
"O lanet olası kliniklerde tedavi olmaya çalışırken, okula nasil devam etmemi bekliyordun?"
Sözlerinden anladığım kadarıyla, iki yılını, tedavi olmak için okulundan feda etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU
Teen FictionGenç bir adam; karanlık bir depoda, ruhu gibi eski eşyaların arasında, hayatında birçok kez tattığı, tanıdık acıyı çekiyor. Deli gibi titriyor, boncuk boncuk terliyor ve her seferinde ölüme biraz daha yaklaşıyor. Ağzından çıkan yeşil sıvı, onun...