Kabul

1.3K 78 22
                                    

Bölüm parçası: Tankurt Manas&Burak Alkın, Yok 2

Duyduğum şey, zihnimin duvarlarını aşıp, büyük bir yankı uyandırdığında, kalbimin çatırdama sesleri ilişti kulaklarıma. Anlamak istemiyordum. Ben ve kalbim, böyle saçma bir oyuna kesinlikle karşıydık. Duyduklarımın zihnimde netleşmesi için söylediklerini tekrar duymaya ihtiyacım vardı.
"Bağlanmak yok oyunu?" diye sordum, çatırdayan kalbimin sesi, dilimden dökülenlere karışırken.

Uzandığımız; beyaz, temiz ve güzel kokulu yatakta oturur bir vaziyet alıp bana çevirdi kahverengi harelerini. Derin bir nefes alıp, konuşmaya başlamak için ağzını açtı. Fakat, ağzından tek bir kelime dökülmeden, aralanmış dudaklarını tekrar birleştirdi.
Sanki, söyleyeceklerini aklının terazisinde tartıyor gibiydi. Terazinin bir kefesi daha ağır basamamış olacak ki, uzun ve yorucu bir sessizlik oluştu.

Bekledim. Sabırla, ağzını açıp bir açıklamada bulunmasını bekledim.
Kahverengi gözlerini yüzüme sabitledi ve tekrar derin bir nefes doldurdu ciğerlerine. Onun bu tavırları, söyleyeceği şeyin iyi bir şey olmadığını düşündürüyordu.

Bana tepeden bakmasından sıkıldığımda, bende usulca bedenimi yataktan kaldırıp, oturur vaziyet aldım.

"Sen," dediğinde, küçük ve çelimsiz elimi, kendi büyük, sıcak elleri arasına alıp, destek alırcasına sıktı.
"Sen benim için özelsin. Ve seni daha yakınımda istiyorum. Kaşlarımı çattım ve sabırla, devam etmesini bekledim.
"Bu ne şekilde olur bilmiyorum ama seni daha yakınımda istiyorum."
Sol eli ensesindeki saçları karıştırırken, bakışları benden başka her yerdeydi.

Seslice yutkunduğum da, heyecanlanmış ve gerilmiş olduğumu hissetmemesini umarak sesime sakin bir ton verdim ve konuşmaya başladım.
"Peki, bu bağlanmak yok oyunu da nedir?"

Alt dudağını dişlerinin arasının arasına alıp yüzünü bana çevirdi. Fazlaca gergin olduğu ortadaydı. Gözleri koyulaşmıştı. Sıkıntıyla nefesini dışarıya üfleyip sol elini yüzüme çıkardı. Elinin tersiyle yüzümü okşarken, konuşmaya başlayarak ruhumu okşamaya başladı.

'' Sana dokunabilirim.'' dediğinde, yanağımdaki elini hareket ettirip, dudaklarıma kaydırdı. Baş parmağıyla, usulca dudaklarımı okşamaya başladığında, kalp atışlarım daha da hızlandı. Kahverenginin en güzel tonuna sahip olan gözleri dudaklarıma odaklandığında, kalbimin duracağı korkusu baş gösterdi zihnimde. Daha önce de böyle hissettiğim olmuştu. Ama hepsinin nedeni Kaan'dı. Bu sorunlu bana ne yapıyordu böyle?

''Bana dokunabilirsin.''Sağ elinin içinde olan, sol elimi usulca kendi yüzüne çıkarttı. Gerginliğim her geçen saniye artarken, sesimi çıkarmayıp olacakları beklemeye başladım. Parmaklarım benden izinsiz harekete geçmiş, kirli sakallarının kapladığı yanağını okşamaya başlamıştı bile. Üst dudağı hafifçe yukarıya kıvrılırken, yanağını elime daha çok yasladı ve koyu kahvelerini benim gözlerime sabitledi.

Şu an içinde bulunduğumuz durum fazlaca garip ve romantikti. Koyu kahverengi hareleri yüzümün her bir köşesini izlerken, hissettiğim heyecanın boğazımı kurutması sonucu seslice yutkundum. Gözleri yeniden dudaklarıma indi ve o aşık olunası ses tonuyla tekrar konuşmaya başladı. ''Birbirimize sınırlar koyabiliriz.'' aldığım nefesin ciğerlerimde sıkıştığını hissedebiliyordum. Öylece bekledim. Elimden gelen hiç bir şey yoktu çünkü. Fazla heyecandan dolayı ritmi bozulmuş kalp atışlarımın düzelmesi için dua ederken, yanaklarımdan tutarak beni daha da yanına çekmesi kalp atışlarımın daha hızlanmasına neden oldu. Alnını benimkinin üzerine yasladı. Sıcak ve hoş kokulu nefesini dudaklarımın her bir köşesinde hissedebiliyordum. Gözlerini açıp benimkilere ifade edilemeyecek bir derinlikte baktığında, hep yaptığım gibi seslice yutkundum.

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin