ÇIT ÇIT!

2.1K 100 18
                                    

Multide Aslı var. Keyifli okumalar.

"Ölmek istiyorum." çoğu kişi kullanmıştır bu cümleyi; kimi hayattan bıktığı için, kimi mutsuz olduğu için, kimi ise gerçekten ölmek istediği için. Sanırım, benim bu cümleyi kullanma nedenim, mutsuz olduğum için.

Mutsuzum çünkü; hayatımda hiç bir şey değişmedi.
Yada şöyle söyleyeyim; üç tane gerçek dosta sahip olmamdan başka, hayatımda hiç bir şey değişmedi.

Hala çaresizce anne ve babamın beni sevmesini bekliyorum.
Kabuslarım, eskisi kadar sık olmasa da hala varlığını koruyor.
Sorunlunun tekine yardım etmeye çalışıyorum ama o benimle konuşmuyor bile. Bir soru sorduğum zaman cevabını alabiliyorsam, kendimi şanslı hissediyorum. Bu şartlar altında ona nasıl yardım edebilirim ki. Sadece ben çabalıyorum, bir şeylerin yoluna girmesi için.
Kaan ise; gözlerine yerleşmiş olan acı ifadesi ile hayatını yaşamaya devam ediyor.
Sarışın öküzümüz, Yiğit'i de unutmamak gerek. Oyun kelimesini ağzından düşürdüğü yok. Ne yapmaya çalıştığına dair en ufak bir fikrim de yok.
Eslem'i kurtarmaya gelmesinin ardından, ona karşı olan düşüncelerim değişmişti. Ama onun için olan iyi düşüncelerim, çok geçmeden son buldu.
Onun yüzünden saçlarımdan olmuştum ve yarın okula gitmem gerekiyordu.

Aslı'nın, saçlarıma karşı kıskanç bakışları, o kadar da kötü olmadığımın kanıtıydı ama yinede bir türlü kendime güvenemiyordum.
Eğer saçlarıma karşı kötü yorumda bulunacak olurlarsa, ağızlarına babamın parasından tıkıp, onları susturabilirdim.

Depresyonda olmamdan dolayı, üç gündür okula gitmemiş, zaten çok fazla olan devamsızlığımı daha da yükselmiştim.
Açıkçası çok da umrumda değil. Çünkü paranın her şeyi satın alabildiği bir dünyada yaşıyoruz.
Ne kadar devamsızlık yaparsam yapayım, yıl sonu karnemde hep, bir gün olarak görünüyordu.

Onlardan bunu istememiştim, onlardan sevgilerinden başka hiç bir şey istememiştim.
Ama bana verdikleri tek şey para ve diğer insanların kıskanmasını sağlayacak ayrıcalıklar.

Ellerimi başımın altına koyarak, gözlerimi tavana diktim.
Dün gece olanlar aklıma gelince, nedensizce içim sızladı.
"Uyuşturucu bağımlıları hakkında ne düşünüyor sun?" diye sorduğum soruya, "Ne yaşadıklarını bilmeden yorum yapamam" diye cevap vermişti, Kaan.
Yani üstü kapalı; Ne yaşadığımı bilmeden hayatıma karışma demek istemişti.

Grup arkadaşları, aramızda geçen bu garip diyaloğu önemsememişti. Ama Yiğit'in o mavi gözlerini bizim üzerimize dikmesinden, bir şeylerden şüphelendiğini anlamıştım.

Komodinin üzerinde çalan telefonum, aklımdaki düşünceleri bir toz bulutu misali dağıttı.
Telefonumun çalmasına şaşırmam gerçekten acınacak durumda olduğumun kanıtıydı. Yaklaşık üç hafta öncesine kadar, telefonu sadece saate bakmak için kullanıyordum. Arkadaşım yoktu, ki bununla beraber beni arayacak kimse de yoktu.
Ayda yılda bir, annem arar, azarlama merasimi son bulunca suratıma kapatırdı. Hiç bir zaman, bir saat telefonuna bakmadığında, telefonu bildirim yağmuruna tutulan insanlardan olmadım.
Her konuda asosyaldim. Ama bunu ben seçmemiştim. Sadece samimiyetine güvendiğim insanlar yoktu hayatımda. Ve bende yapmacık bulduğum insanlarla arkadaşlık edemezdim.
Sadece Yeliz ve Pınar vardı ama suratlarından yapmacıklık akıyor ve onlar bunu gizleyebildiklerini düşünüyorlardı.

Ama şimdi gerçek arkadaşlara sahibim, benden hiç bir şey beklemeyen, çıkarsızca sevebilen arkadaşlara. Dakikalardır telefonumun melodisini dinlememe neden olan Alara da onladan biriydi.
Kıza daha fazla işkence etmemeye karar verip, telefonu cevapladım ve kulağıma götürdüm.

"Dracul-alara?" diye açtım telefonu. Onu sinir etmek eğlenceli olabilirdi.

"Bana Dracul-alara deme." diye soludu öfkeyle.

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin