BUNU YAPMIŞ OLAMAZLAR!

1.6K 73 9
                                    

Playlist te en sevdiğim kore dizisinin müziği var. Bölümün çoğunluğunu onu dinleyerek yazdım dinlemenizi öneririm.
Multide Hazal'ın anne ve babası; Ahmet- Yeşim Arcan var.
Bu bölüm Sibel için.
Vote ve yorumlarınız eksik olmasın.
Keyifli okumalarrrrr...

****

"Tekrar çok özür dilerim. Böyle olacağını bilseydim seni zorla yanımda sürüklemezdim." dedim yüzündeki morluk ve çürüklere, sanki benim canım yanmış gibi zorlukla bakarken.

"On bin'nci kez söylüyorum. SORUN DEĞİL."

"Tamam, ama benim içim hiç rahat değil."

"Hazal, lütfen sus, lütfen."

"Sen sus diyorsun ama benim yüz-" cümlemi tamamlayamadan Kaan, beni yattığı hastane yatağına çekti. Yatakta onun yanına düşmüştüm ve bu benim sesimi kesmeme neden oldu. Sağ kolunu belime dolayıp, beni iyice kendine çektiğinde, burnunu saçlarıma getirip, derin bir nefes aldı.

Umarım şu an saçlarımı koklamıyordur.
Çünkü, daha dün duş almama rağmen leş gibi ter kokuyorum.
"Sanırım seni susturmak için harika bir yol buldum."ona arkam dönük olsa da, yüzünde, her zaman ki çarpık gülümsemesi olduğuna eminim.

Daha dün gece, ağır bir dayak yiyen sanki o değilmiş gibi, sesi yanıltıcı derecede güçlü çıkmıştı. Sanırım bu onun ne kadar dayanıklı ve güçlü olduğunun kanıtıydı.
İzbandut gibi iri yarı korumalar, ona her vurduğunda, nedensizce benim de canım yanmıştı.
Sanırım benim yüzümden o halde olduğu için, Kaan'ın fiziksel olarak çektiği acıyı, ben kalbimin en derinlerinde yaşamıştım.

"Sen öyle san. Beni susturamazsın bi kere. Bak yine susmadım. Susturamazsın, boşuna uğraşma."

Dudaklarını kulağıma yaklaştırarak, "ya öpersem?" diye fısıldadı. "O zaman susar mısın?"

Evet o zaman susarım; çünkü kalp krizinden ölmüş olurum, demek istesemde, ona yakınlığımdan dolayı boğazımda oluşan yumru, buna mani oldu.
Tuhaf; daha önce birkaç tane sevgilim olmuştu. Yani deneyimsiz sayılmazdım ama onlarla fiziksel temaslarımız öpüşmeden öteye gitmemişti. Bazıları ile onu bile yapmamıştım ama neyse.
Hiç birinde kalbimin böyle hızlı çarptığını hatırlamıyorum.
Sanki kalbim, göğüs kafesimi parçalara ayırarak dışarı çıkmak istiyormuş gibi. Sanki yerinden çıkıp, böyle hızlı atmasını sağlayan kişiye ulaşmak ister gibi.

Evet, dün akşam Kaan babama yumruk attığında, babamın smackdown güreşçisilerine benzer iri yarı korumaları da Kaan'ı eşek sudan gelinceye kadar dövmüştü. Ne tesadüf ki o eşek sudan bir türlü gelememişti. Sanırım yolda ayağı kırılmış.

Korumaların, sitres topu gibi kullandıkları Kaan'ı zorda olsa ellerinden alabildiğimde, Kaan baygın durumdaydı.
Hastaneye gelene kadar olanları hatırlamıyorum bile. Sanki başka bir dünyada, her şeyden habersizmişim gibi. Gözyaşlarım peşi sıra düşerken, olan biten hiç bir şeyden haberim yokmuş gibi.
Neden böyle bir şey yapmıştı ki? Alışkındım ben babamın bana vurmasına. İlk kez olan bir şey değildi. On beş yaşıma kadar, babama her karşı çıktığımda, kocaman elini yüzümde hissetmiştim. Bir yandan beni başka bir eve postalamalarından şikayet etsem de, diğer yandanan, babamın tokatlarından ve annemin aşağılayıcı sözlerinden kurtulduğum için seviniyorum.

Babama yumruk atınca eline ne geçti ki? Aklından ne geçiyordu ki, koskoca Ahmet Arcan'a yumruk atıyordu. Şimdi, bir biri yüzünden yaralanmış iki kişi aynı yatakta yatıyordu. Birbiri yüzünden yaralanmış iki kişi aynı yatakta sarmaş dolaş bir şekilde yatıyordu.

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin