Gerçekler

1.1K 56 116
                                    

Aslında bir önceki bölümün son kısmında elli vote gelmeden yeni bölümü yayımlamayacağıma dair bir duyuru paylaşmıştım. Fakat görünen o ki, bu isteğim sadece hayal olarak kalacak. Ve ben, bazıları emeğimin karşılığını vermiyor diye kitaba gerçekten bağlı okuyucularımı bekletmenin haksızlık olacağını düşündüğüm için bölümü yayınlamaya karar verdim.

Bölüm parçası- Can Bonomo: Erkekler de ağlar.

Keyifli okumalar dilerim...

İki hafta sonra.
Hazal'ın anlatımından

“Eslem, sanırım çişim geldi. Beni tuvalete götürsene,” dedi Emir yalandan kıstığı sesiyle.

Araya bir de sancı inlemeleri eklenince, Eslem el mahkum Emir'in her isteğini yerine getiriyordu. Onu korumak için vurulduğundan dolayı hissettiği vicdan azabından yapmıyordu bunu. Emir'e bir bebek gibi bakıyordu; çünkü onu seviyordu.

Eslem hiç itiraz etmeden ayağa kalkıp, onun yanına yaklaşmıştı ki, Emir tekrar konuşmaya başladı. 

“Gelmemişte olabilir, bilmiyorum.” onun bu muzip tavırları son iki haftadır beni güldürebilen tek şeydi.

Eslem olduğu yerde durup, ellerini belinin iki yanına yasladı. Benim annem hiç yapmazdı ama anne duruşu diyorlardı bu hareketin adına.

“Geldi galiba ya...  Gelmediyse de yola çıktı. Biz tuvalete gidene kadar o da gelmiş olur. ” derken elini Eslem'e uzatmıştı onu kaldırması gerektiğini işaret eder gibi.

Emir ayağa kalkıp, Eslem'e tutunarak birkaç adım atmıştı ki, yeniden konuşmaya başladı. “Ama bak sen tutacaksın tamam mı, benim tutmaya mecealim yok.” Eslem'e tutması gerektiğini söylediği şeyin ne olduğunu anladığımda kulaklarımın yandığını hissettim.

Bu kadar sapıklaşmış olması Eslem'i epeyce zorluyordu. Zira onun da yüzü bir domatesle yarışır nitelikteydi.

“Adi sapık,” dedi Eslem' Emir'in yaralı olmayan omzuna yalandan bir yumruk geçirirken.

Emir alayla sırıttı ve saniyeler sonra sanki canı çok yanmış gibi bir feryat kopardı.

“Ne vuruyorsun kızım, acıdı.”

Eslem'in yüzündeki kızarıklık yerini korurken, gözlerinde beliren pişmanlık ifadesini gördüm. Belki çok temiz kalpli olduğundan, belki de Emir'i gerçekten sevdiğinden, söylediği bu çocuksu yalana inanmıştı. 

“Özür dilerim. Neresi acıdı,” dedi omzuna bakarken. Emir'in yüzünde bu kez fesat bir gülümseme belirdi. Yaslanma bahanesiyle Eslem'i iyice kendisine çekti.

“Öpecek misin geçmesi için?” 

Eslem hiç bir yanıt vermedi ama yüzündeki kızarıklık yok olmadan bir yenisi daha eklendi. 

“Sessizliğini evet olarak kabul ediyorum.” sırıtması genişledi. 

“O halde omzuma vurduğuna göre, dudağımı acıttın, hadi öp de geçsin.”

“Saçmalama,” dedi Eslem arada bana da kaçamak bir bakış atarak. Ben burada olmasaydım seve seve öpeceği aşikardı. Eslem, sadece Emir'le birlikteyken kendisi olabiliyordu ve Emir'de bunu bildiğinden tuvalet bahanesiyle günde en az on kere Eslem'le yalnız kalıyordu.  

Bu durumun, kullandığı tonlarca ilacın yan etkisi olduğunu düşünmüştüm. Fakat iki gün önce odama çıkmak için banyonun önünden geçerken duyduğum sesler kesinlikle işeme sesi değildi.

Ne kadar aptal olduğumu fark etmem iki gün önce gerçekleşmişti.

Emir umursamadı.  Eslem'e biraz daha sarıldığında, beraber merdivenleri tırmanmaya başladılar. Onlar uzaklaşana kadar arkalarından baktım. Sonrasında ise yüzümdeki sahte gülümsemeyi yok ettim. Tüm gün boyunca aynı ifadeyle dolaşmak, insanları mutlu olduğuna inandırmaya çalışmak yorucu oluyordu.

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin