Art arda üç bölüm yazdığım için kafam çok bulanık. Bu bölümdeki olası hatalar için şimdiden özür diliyorum.
Multide; Elif ve Hazal var. Benzediklerini düşündüm. Sizinde görüşlerinizi almak isterim.
Lütfen yorumlarınızla beni mutlu edinnnnn!!!"Bak şimdi: beni okulun biraz gerisinde indireceksin. Böylece ikimiz ayrı ayrı girmiş olacağız okula. Sonra ben haberlerin uydurma olduğunu söyleyeceğim ve sende beni onaylayacaksın.
Bir kaç gün beraber görünmezsek unutulur zaten." arabanın yan koltuğuna oturmuş, Kaan'a okula gittiğimizde yapmamız gerekenleri anlatıyordum.Gözünü yoldan ayırmayıp, bana cevap vermeyince, bu sessizliğini beni onayladığına yormuştum.
Rahatlamış bir şekilde, koltukta arkama yaslandım ve daha önce hiç görmediğim yolları geride bırakıp, okula ulaşmayı bekledim.Başımı sağa çevirip, pencereden insanları izlemeye başladım.
Artık yavaş yavaş yaz aylarına girdiğimiz için, kazakların yerini askılılar ve tişörtler almıştı.
İki sevgili el ele yürüyordu ve erkek olan eğilip, kızın kulağına bir şeyler fısıldadı.
Kızın verdiği tepkiyi göremedim çünkü onları gerimizde bırakmıştık.
Esmer, kısa boylu kız; giydiği yarım metre topuklularla bile, kısa görünüyordu.
Onun bu çabasını anlamıyordum; kısaysan, kısasındır. Yada kiloluysan, kilolu. Neden kendimi insanların ne düşündüğüne göre değiştireyim ki? Eğer insanların ne düşüneceğine göre hareket edersek, nasıl kendimiz olabilirdik?
Kısa giyinirsek sürtük oluyoruz onların gözünde, saçlarımızı kapattığımızda da, geri kafalı. Eğer gözlüklüysen ineksindir. Yada sivilcelerin varsa ergen. Yani ne olursak olalım insanlar sürekli yargılayacak bir şeyler bulurlar, hadleri olmadığı halde. Bu yüzden insanların, başkalarının düşüncelerine göre hareket etmeleri hep saçma gelmiştir bana.Başımı çevirip tekrar yola baktığımda, sarı renkteki okul binası çekti dikkatimi. Ne ara okulun önüne gelmiştik hiç bir fikrim yok ama şu an bu arabadan inersem Kaan'la sevgili olduğumuzu düşünürdü tüm okul. Zaten öyle düşünüyordu ama neyse...
Ona okula gelmeden durmasını ve beni indirmesini söylemiştim neden beni dinlemedi ki?"Sana okulun gerisinde durmanı söylemiştim. Neden dediğimi yapmadın?"
Öfkeyle soluyup, arabadan indi.
Bana cevap verme gereği bile hissetmemişti.
Peki, şimdi ben ne yapacaktım?
Bu kadar insanın içinde bu arabadan inersem, Kaan'la sevgili olduğumuzu doğrulamış olurdum. Ama inmezsem de... Uff ne saçmalıyorum ben? İnmeme gibi bir şansım yoktu.
Resmen bir haftadır, hiç bir bahane öne sürmeden okula gitmemiştim.
Her ne kadar istemediğimi söylesem de, babamın gücüne güvenmiştim belkide.
Çünkü onlar, 'Ahmet Arcan'ın kızı Hazal Arcan, devamsızlıktan sınıfta kaldı.' gibi bir habere katlanamazlardı.
Yine benim için yaptıkları bir şey yoktu.
Yaptıkları her şey o büyük itibarlarına leke düşürmemek için.Beynimi patlatmak üzere olan düşüncelerden kurtulup, arabadan dışarıyı izledim.
Okulun dedikoducu ikizleri kapının önündeki birkaç kişiye bir şeyler anlatıyordu.
Pınar ve yeliz, okulun kapısından girmek üzere olan Kaan'ı hayranlıkla izliyordu.
Ve Yiğit, bahçe duvarına yaslanmış, sarışın sürtüğün tekiyle kesişiyordu.
Pislik herif, Eslem'e yaptıklarının bedelini ödemeliydi.
Ödetecektim hemde en ağır şekilde.Titrek bacaklarımla arabadan çıkıp, kapıyı kapattım. Kaan arabayı kilitlemeden içeriye girmişti ama bu onun sorunuydu. Eğer çalınırsa zerre kadar umrumda olmazdı.
Hareket ettikçe, Kaan'ın erkeksi kokusu doluyordu ciğerlerime.
Bunun nedeni; okula giyebileceğim başka bir kıyafetim yada formam olmadığından, Alara'nın hastaneye getirdiği kıyafetleri giymek zorunda kalmamdan kaynaklanıyordu.
Ve yaklaşık beş gündür o kıyafetleri giydiğim için, leş gibi ter kokuyordu.
Bende ter kokusunu bastırabilmek için, Kaan'ın parfümünü üzerime boşaltmıştım. Tamam belki onun kokusunu seviyor olmamda yaptığım şeyde etkili olmuş olabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU
Fiksi RemajaGenç bir adam; karanlık bir depoda, ruhu gibi eski eşyaların arasında, hayatında birçok kez tattığı, tanıdık acıyı çekiyor. Deli gibi titriyor, boncuk boncuk terliyor ve her seferinde ölüme biraz daha yaklaşıyor. Ağzından çıkan yeşil sıvı, onun...