Benim Kahramanım Yok

1.5K 71 28
                                    

İnternette büyük bir sorun var ve ben bölümü yayımlayamıyorum. Az önce de eksik bölüm yayımlandı. Tekrar deneyeceğim umarım yayımlanır ve sizleri biraz daha bekletmek zorunda kalmam.

Multide yapılmış olan bir çalışma var.

Playlist: Teri Meri. Hintçe bir parça istemeyen dinlemeyebilir.

****

Boynumun ağrısıyla gözlerimi açtığımda, elimi boynuma götürüp hafif masaj yaptım. Saatlerdir  bu rahatsız koltukta, Kaan'dan gelecek herhangi bir iyi haber bekliyordum. Gözlerimde birikmiş yaşları silip, serum bağlanmış olan koluna dokundum. Yaklaşık olarak bir gündür uyuyordu. Ve bir kere bile gözlerini açmamıştı. Bu beni yiyip bitiriyordu. Ona bir şey olması ihtimali zihnimde her canlandığında, nefes alamaz oluyordum.

Cuma gecesi, bayılana kadar dayak yediğinde, fazla geçmeden ambulans gelmişti. O an öyle darmadağandım ki, ambulansı aramayı bile akıl edememiştim. Birisi benim yerime aradığı için şanslı sayılırdım. Zira orada, o vaziyette saatlerce kalsak bile, yaşamış olduğum derin şok ve acı doğru düşünmeme engeldi.

O anı hatırlayınca gözmerimden bir damla daha süzüldü. Ağlamak istemiyordum. Ağlamamalıydım. Güçlü durmalı ve uyandığında ondan tüm bu yaşananların besabını sormalıydım. Ama lanet olsun ki günlerdir uyuyordu. Doktorların söylediğine göre zihinsel olarak çok fazla yorgun düşmüştü. Ondandı saatlerdir uyuması.

Ne için zihnini bu kadar yorduğunu, ne düşündüğünü deli gibi merak etsem de, uyandığında bile bu soruyu ona yönelttiğim zaman cevap alamayacağımı biliyordum.

Bir an evvel uyanmalıydı; çünkü ben, görmeyeli sadece bir gün olmasına rağmen bana bakan o koyu kahverengi hareleri özlemiştim. Bana sarılmasını ve burnunu saçlarıma dayayıp koklamasını özlemiştim. Onu deli etmeyi, sinir etmeyi...

Gözümden bir damla daha düşünce umursamadan, aşık olduğum adamı inceledim. Saçları darmadağındı. Kafasında sargı bezi sarılı ve yüzünün her bölgesinde irili ufaklı morluklar vardı. Sağ kaşının üzerinde birkaç dikiş mevcuttu.  Ama asıl önemli olan, vücuduna, özellikle de karın bölgesine onlarca kez darbe almış olmasına rağmen iç organlarının zarar görmemiş olmasıydı. Yoksa yaşanacak bir iç kanama ya da ölümcül bir zarar kaçınılmazdı.

Gözümden bir damla daha süzüldü. Silmek için çabalamadım bu kez.

Ellerimi aşık olduğum suratında gezdirdim. Her bir yaranın üzerine kuş tüyü dokunuşlar konduruyordum. Kalbim bir gündür yerinden sökülmüş gibi acıyordu. Ona bakarken daha da artıyordu bu acı.  Aşıktım işte bu adama. Bana bağımlı olan bu yakışıklıya aşıktım.

Evet, gözleri kapanmadan hemen önce söylemişti bu cümleyi.

Zorlanarak ve acı çekerek, üçüncü denemesinde ‘Sana bağımlıyım.’ demişti.

Buna sevinsem mi, üzülsem mi Kaan iyileştikten sonra karar verecektim.

Aramızda bir şeylerin olduğu inkar edilemeyecek derecede netti. Ama bunu tanımlayacak kelimenin ‘bağımlılık’ olduğunu düşünmüyorum. Zira insan bağımlı olduğu şeyden vaz geçebilirdi. Tıpkı uyuşturucudan yavaş ve emin adımlarla vaz veçtiği gibi. Ona da bağımlıydı. Bu demekti ki, ‘benim için özelsin ama vaz geçilmez değilsin.’

‘Sana bağımlıyım.’ yerine, ‘Seni seviyorum.’ demesini tercih ederdim. 

Gözlerimden bir damla daha düştüğünde, yine umursamadım. Göz yaşlarım akacaksa eğer, sevdiğim adam için akmalarını isterdim. Ziyan olmamış olurdu her bir damla.

SORUNLUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin