Bu bölümü, düzenlemeyi beğenmeyen kuzenim Ayşe Nazlı'ya ithaf ediyorum.
Playlist de - Nina nesbitt (Hazal)- lion man cower'ı var.
Multide Hazal'ın davete giydiği kıyafet.Vote ve yorumlarınız gerçekten çok düştü ve emeğimin karşılığını alamamak yazma isteğimi köreltiyor. Nerdeyse haftada iki bölüm yazmaya başladım. Ve tüm bölümler üç bin kelimeden fazla.
Belki anlatım tarzımda sorunlar olabilir ama inanın kendimi geliştirmeye
çalışıyorum. İki yıl adında bir hikayem vardı ve emeğimin karşılığını alamadığım için sildim. Sorunlunun da aynı kaderi paylaşmasını istemiyorum. Lütfen sadece emeğe saygı.
Neyse başınızı çok fazla ağrıttım.
Keyifli okumalar...Kalbimin bu kadar hızlı atması, normal miydi? İlk öpücüğüm bile değildi. Hoş, onda bile bu kadar heyecanlandığımı hatırlamıyorum.
Peki, dudaklarının huzur ve güven vermesi normal miydi? Yada nefesinin kalbimdeki kelebekleri harekete geçirmesi.
Dudakları, hiç olmadığım kadar iyi hissettiriyordu. Güzeldi. Farklıydı. Yasaktı.Gerçekler bir yıldırım gibi aklıma düşünce, küçük ellerimi sert göğsüne koyup, onu ittim.
Ama benim bu pasif direnişim, onda etki etmiyordu. Kocaman bir kayayı itmeye çalışıyormuşum gibi hissettim kendimi.
Aynı haraketi birkaç kez daha tekrarlayınca, istemediğimi anlamış olacak ki, dudaklarıma derin bir öpücük daha bırakıp, vücudunu geri çekti.
Bedenimi konforlu kucağından kaldırıp, ayağa kalktım. Şu an sinirden ağlayabilirdim. Sinirim kimeydi? Kalbinde başka biri olmasına aldırmadan beni öpen Kaan'a mı? Yoksa, kalbinde başka biri olduğunu bilmeme rağmen beni öpmesine izin verdiğim için, kendime mi?"Bana dokunmanı istemiyorum." dedim, hala nefes nefeseyken.
Alt dudağını ağzına yuvarlayıp, "Neden?" diye sordu. Yüzünde ki, her zaman ki, alay ifadesi yok olmuş, tanımlayamadığım, farklı bir ifade yerleşmişti.
"Çünkü senin kalbinde başka biri var ve ben sevmediğim birini öpemem."
Yüzünde anlamamış gibi bir ifade vardı. Şaşırmış görünüyordu.
"Söylesene." dedi, "Kim varmış benim kalbimde?"Hiç düşünmeden "Elif." dedim, "Onun yüzünden uyuşturucuya başladığına göre seviyor olman gerekir. Kim önemsemediği biri için o lanet şeyi kullanır ki?"
"Aptal." diye kükredi, birden."Hayatım hakkında hiç bir şey bilmiyorsun."
"Anlatmıyorsun." bu kez bende bağırmıştım. Sesim, içimde kopan fırtınalarla doğru orantılı olarak, oldukça yüksek çıkmıştı.
Beni baştan aşağı süzerek, "Anlatmamakta ne kadar iyi bir karar verdiğimi şimdi daha iyi anladım." dedi.
Ona cevap vermediğimde, devam etti.
"Tamam, bundan sonra sana dokunmayacağım. Bu saçma şeyide unutalım. Aptallık bende ki, bir an seninde istediğini sanmıştım. "Henüz bir kaç dakika önce, heyecandan, yerinden çıkacakmış gibi atan kalbimin şimdi bu kadar acıması anlamsız geliyordu. Kalbimim çatırdama seslerini önemsemeden, yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.
"Evet, bencede yaşadığımız bu "Saçma"şeyi unutalım."****
Akrep ve yelkovan kovalamaca oyunlarına devam ederken, içimdeki endişenin biraz olsun azalmasını bekledim ama ne yaparsam yapayım içimdeki bu kötü his azalmıyor, hatta her geçen saniye, katlanarak çoğalıyordu.
Kaan, yaşadığımız, o ilginç konuşmadan sonra biraz hava almak istediğini söyleyip, çıkmış ve yaklaşık 6 saattir gelmemişti. Amacı neydi bu sorunlunun? Beni meraktan öldürmek mi? Başına bir şey geldi diye ödüm kopuyordu. Korktuğum şey, ona fiziksel olarak zarar gelmesi değildi. Çünkü o çok güçlü bir vücuda sahipti. Kendisine zarar vermek isteyenleri kolayca alt edebilirdi. Ama o, o kadar güçlü bir iradeye sahip değildi. Kendine hakim olamayacak ve tekrar uyuşturucu kullanacak diye ödüm kopuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU
Dla nastolatkówGenç bir adam; karanlık bir depoda, ruhu gibi eski eşyaların arasında, hayatında birçok kez tattığı, tanıdık acıyı çekiyor. Deli gibi titriyor, boncuk boncuk terliyor ve her seferinde ölüme biraz daha yaklaşıyor. Ağzından çıkan yeşil sıvı, onun...