Giriş⚜️

3.5K 261 147
                                    



Beklenmedik şeyler yaşamış bir insan için 'imkânsız' sözcüğünün anlamı kalmamıştır...

Yıllar önce;

Son cümlemi de yazdıktan sonra elimdeki kalemi defterimin üzerine bıraktım. Yaklaşık üç saattir aralıksız ödev yapıyordum. Yarına yetişmesi gereken bir sürü ödevim birikmişti. Normalde asla ödevleri son güne bırakan ve biriktiren bir insan değilim ancak bu hafta çok yoğun geçtiği için böyle olmuştu. Okuldan gelir gelmez bir kaç şey atıştırarak direkt odama gelmiş ve ödevlerime oturmuştum. Ve daha yeni son ödevimi bitirmiştim.

Masanın üzerinde duran telefonumu alarak son ses çalan şarkımı kapatarak, kulaklıklarımı çıkardım. Saate baktığımda henüz akşam yedi olduğunu fark ettim. Okuldan geldiğimde annemle anlaşmıştık, beraber kek yapacaktık. Ve bir güzel çayla beraber yiyecektik. Her Perşembe günü olduğu gibi.

Her haftanın Perşembe günü ben okuldan geldikten sonra annemle birlikte güzel bir kek yaparız. Akşam babam geldiğinde de beraber sohbet ederek yaptığımız keki yer, çayımızı içeriz. Ailecek yaptığımız en güzel şey bu olabilir.

Oturduğum yerden kalkarak ayakta durdum. Oturmaktan sırtım tutulmuştu. Birkaç esneme hareketi yaptıktan sonra özellikle birkaç dakika boyunca ağrıyan boynuma parmak uçlarımla masaj yaptım. Masa başında çalışmak gerçekten çok zordu. Resmen boynum başta olmak üzere bütün bedenim tutulmuştu. Ödevin başına oturmadan önce ördüğüm saçlarım çoktan dağılmıştı. Örgünün ucunda bulunan tokayı çekip saçımdan kurtardım. Ardından parmaklarımı bir tarak misali kullanarak saçlarımın örgüsünü açtım. Dağıttığım dalgalı saçlarımı tepeden sıkıca topladım. Odadan çıkmak üzere kapıya doğru yürürken de bir yandan dizime kadar sıvanmış olan eşofmanımın paçalarını düzeltmekle uğraşıyordum. Kapının önüne kadar geldiğimde de sol paçamı düzeltmeyi anca becerebilmiştim. Kapalı olan kapımı açarak odamdan çıktım. Ev çok sessizdi. Televizyon sesi dahi yoktu. Bu sessizlik üzerine kaşlarımı çattım. Herkes bir anda nereye kaybolmuştu ki? En son ödevimi yapmak üzere onları salonda televizyon izler bir halde bırakmıştım. Annemi bulmak için ilk önce mutfağa gittim ancak kimse yoktu. Mümkünmüş gibi kaşlarımı daha da çattım.

Mutfaktan çıkarak salona doğru ilerledim. Salona yaklaştığım sırada kapının kapalı olduğunu fark ettim. Neden? Işıklar yanıyordu ama neden kapı kapalıydı? Normalde açık olan televizyondan neden ses gelmiyordu? Kalp atışlarım ters giden bir şeyler olduğunu sezince hızlanmaya başladı. Hafiften titremeye başlayan elimi salonun kapalı olan koluna doğru korkuyla uzattım.

Yavaşça kolu aşağıya indirerek salonun kapısını açarak içeriye bir adım attım ve gördüğüm görüntüyle birlikte olduğum yerde durdum.

Annem...

Babam...

Onlar yerde kanlar içerisinde yatıyordu. "Anne!"Koşarak yerde kanlar içersinde yatan annemin yanına gittim. Ellerimi yüzüne değdirmemle geri çekmem bir oldu. Soğuktu. Üşümüş olmalı. Normalde al al olan gül kırmızısı yanakları şimdi bembeyazdı. Yanaklarında ki sevdiğim o kırmızılıktan şimdi eser yoktu. O sevdiğim yumuşacık ve sıcacık olan elleri, beni her üşüdüğümde ısıtmak için orada olan elleri şimdi benimkilerden de soğuktu. "Anne uyan hadi. Üşümüşsün."

Gözlerime dolan yaşları daha fazla tutamayarak bıraktım. Çok üşüyor mudur? Hasta olmaz değil mi? O benim annemdi. Hasta olamazdı. O hep bizi iyileştiren taraf olurdu. Elimi karnının üzerine koyarak okşadım. Kardeşimde üşümüş müdür? Gözlerimden yaşlar durmaksızın akmaya devam ederken başımı yavaşça annemin yanında yatan babama döndü. "Baba! Kalk! Annem üşümüş!"

Yanımdaki YalancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin