56. Bölüm⚜️

110 9 5
                                    

Nereye ait olduğumu bulamadım ama nereye ait olmadığıma karar verdim.

"Anlamadım?" Ilgaz'ın dudaklarının arasından dökülen o iki cümleden ne anlamam gerekiyordu? Nasıl bir bağlantı vardı? "Sana karşı açık bir kitap gibi olma konusunda söz verdim," durdu. Anlatmak da zorlanıyordu. Ellerimin arasında bulunan kutuya uzandı, kutuyu yavaşça parmaklarımın arasından çekip aldı. İçinde bulunan mermiye son bir bakış daha attıktan sonra kapağını kapatarak masanın üzerine bıraktı. Beklenti ve korkuyla onu beklerken bu defa ellerime uzandı. Büyük elleriyle ellerimi sıcaklığına hapsetti. "Bulunduğum mevki..." yeniden durması üzerine gözlerimi yüzüne kilitledim. Sanki nasıl anlatması gerektiğini bilmiyormuş gibiydi.

"Neden babamdan kalan şirketin başında kalmaya devam ettiğimi biliyorsun değil mi?" Daha öncesinde başta Başsavcı olmak üzere yaptığımız konuşmalar kafamın içerisinde yankılandı. Başımı olumlu anlamda salladım. "Kaçakçılık yapan kişileri daha kolay bulmak için?" Başını hafifçe aşağı-yukarı sallayarak dediğimi onayladı. "Kesinlikle. Ama bunun da bir karşılığı var. Eğer birisiyle bu tarz bir işi yapacaksan önce ona güvence vermen gerekir. Sana güvenmesini sağlamalısın. Ardından mallarını en değerli mücevher gibi koruyup kollamalısın. Her yapılan işi ihbar edemezsin, senden şüphelenirler. Bu gibi şeylerin getirdiği bazı şeylerden bir tanesi de bu." Yavaşça yutkundum. Biraz da olsa içime su serpilmişti. Göğsümün ortasında bulunan yük saniyeler içerisinde bir bulut misali uçup gitti.

"Yani? Ne anlama geliyor?" Dilini yavaşça alt dudağının üzerinde gezdirdi. Anlatma konusunda hala kararsızdı. "Ilgaz, bilmem gerekiyor." Kararsızca gözlerime bakmaya devam edince ona doğru bir adım attım. "Lütfen." Israr etmem karşısında daha fazla dayanamadı. "Bu işler herkesin bildiği gibi olmuyor İzgi. Çok kan dökülüyor, çok insan ölüyor." Başını eğdi, ellerimi sarmalayan ellerine baktı. Ben de aynı şekilde başımı eğerek ellerine baktım. "Ellerime normal bakamıyorum. Gecelerimi kabusa çeviriyor. Yavaş yavaş bir canavara dönüşüyorum. Zamanla olmaktan korktuğum bir yaratığa dönüşüyorum ben. "

Başını kaldırmasıyla birlikte gözlerine yöneldim. Ela gözleri farklı duygularla harmanlanmıştı. Normalde ifadesiz olan yüzünde şimdi aynı anda binlerce duygu geçiyordu. Ela gözlerinde daha önce hayatımda görmediğim, karşılaşmadığım farklı bir duygu farklı bir ifade vardı. Ne olduğunu bilmiyordum. Pişmanlık? Hayal kırıklığı? Sitem? Hüzün? Üzüntü? Kin? Nefret? Hangisiydi? Ilgaz Yargıç'ı benim karşımda  bu kadar savunmasız bırakan bu tuhaf duygunun tanımı neydi?

"Başta senin hayatını korumak üzere yapmamam gereken şeylere bulaştım," gözleriyle masanın üzerinde duran kutuyu işaret etti. "O merminin tasarımı bana ait. Üzerinde bulunan şey bir kan damlası. Anlamı ise öleceksin demektir. Bunu evinde, ofisinde, cebinde veya çevresinde bulan insan yakın zamanda öleceğini anlar. Hiçkimse bana ait olduğunu bilmez. Daha doğrusu bilmezdi, bu güne kadar." Kaşlarım ardına kadar çatılırken olabildiğince ifadesiz kalmaya çalıştım. "Bu kimin oyunu bilmiyorum ama beni çok iyi tanıyan birisi olduğu kesin."

Gözleri beklentiyle benden bir tepki beklemeye başlayınca dudaklarımın arasından sesli bir nefes verdim. "Tamam, beklediğim kadar korkutucu değil ama yine de tüyler ürpertici bir şey. Şaşırmam gerekiyordu belki bilmiyorum ama şaşırmadığını söylemeliyim. Artık olaylara nasıl tepki bile vereceğimi bilmiyorum. Benden bu anlattıklarından sonra nasıl bir karşılık beklediğini bilmiyorum ama üzgünüm. Duygularım karmakarışık." Yüzüne yerleşen şefkatle ellerimi bıraktı. Ellerimin boşluğa düşmesiyle homurdanmam üzerine dudakların da küçük bir gülümseme yayıldı. Az önce ellerimden ayrılan ellerini yüzüme çıkartarak yanaklarıma koydu. "Senden hiçbir karşılık beklemiyorum ben İzgi," yanaklarımı sıkıştırarak çenemi havaya kaldırdı. Dudaklarında ki gülümseme büyüyerek sırıtmaya dönüşürken gözleri saçlarıma düştü. "Saçlarını kızıla boyatman dışında."

Yanımdaki YalancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin