Kelebeğe bekle demişsin de beklerken ölmüş gibi...
"Çıkıyor musun?" Ellerimin arasında bulunan cep boy ayna ile son kez kendime baktım. "Evet." Aynayı kapatıp yerine bıraktıktan sonra başımı kaldırıp karşımda durmuş bana bakan Rüya'ya baktım. "Sen de gelecek misin benimle?" Ellerinin arasında bulunan dosyaları havaya kaldırarak gülümsedi. "Çok fazla iş birikmiş onları gün içerisinde halletmem gerekiyor. Üzgünüm."
Sorun değil, anlamında anlayışla gülümsedim. "Baran hala buralarda mı?" Sorumla birlikte Rüya sesli bir nefes verdi. "Evet." Baran'ın burada olmasından pek hoşnutmuş gibi durmuyordu. "Dediği gibi bir polis arkadaşının yanında. Ama onların en son gördüğümde sohbet etmekten çok bir konu üzerinde araştırma yapıyor gibilerdi."
Eşyalarımı çantama toparlardım ayaklandım. "Ne tarafta olduğunu biliyor musun?" Sorum üzerine birkaç saniye durdu. "En son onları kamera kayıtlarını izlemek için gittiklerini gördüm. Hala orada olabilirler."
Rüya'ya minnetle gülümsedim. "Teşekkür ederim." Rüya ile beraber odadan çıktık. O kendi işlerini halletmek üzere yanımdan ayrılırken bende Baran'ı bulmak üzere koyuldum. Tam güvenlik kameralarının incelendiği odaya geldiğim sırada kapı açıldı. Bir adım gerilemek zorunda kaldım.
İlk önce bir polis memuru gözüktü. Beni fark edince saygıyla baş selamı verdi. Bende aynı şekilde hafifçe başımı sallayarak saygı ile karşılık verdim. Polis memuru yanımdan geçip gidince ardından Baran gözüktü.Bir anda beni karşısında görünce afalladı. Bilmiş bir tavırla kollarımı birbirine bağladım. "Neyin peşindesin?" Ardında açık kalan kapıyı kapattı, yorgun gözüken bedenini destek almak istercesine soğuk beyaz duvara yasladı. "Semih... kaçmış." Anında duruşum değişti.
"Nasıl?" Bilmediğini belirten bir biçimde omuzlarını aşağı yukarı hareket ettirdi. "Bilmiyorum. En son hem Ilgaz'ın adamları hem de benimkiler peşindeydi. Tam enselenmek üzereyken adam sanki bulut olup uçtu. Bir anda yok oldu. Ne bir iz ne de başka bir ipucu bıraktı arkasından. Aylardır beceriksizce kaçmaya çalışan Semih Bey bir anda nasıl oluyorsa puf oluyor."
Gözlerim kısarak düşünmeye başladım. Baran'ın söylediklerinin her birini ayrı ayrı beynimin içerisinde ölçüp tarttım. "Yengesi..."Dudaklarımın arasından çıkan kelime oldukça alt tonda olduğundan Baran tam olarak ne dediğimi anlayamamıştı. "Kim dedin?"
"Meryem Yargıç. Ilgaz'ın annesi." Baran'ın gözleri şaşkınlıkla büyüdü. "Ölmüştü-" elimi havaya kaldırarak durdurdum. Ilgaz'ı araştırdığını biliyordum. Ancak o da herkes gibi bazı şeyleri bilmiyordu. "Hayır, yaşıyor."
"Nasıl?" Sorduğu soruyla durdum. Eğer anlatmaya başlarsam şu anki konumuzdan uzaklaşmam ihtimalimizde çok yüksekti. Aynı zamanda anlatmaya başlarsam eğer bu saatlerimizi bile alabilirdi ki, ne benim ne de Baran'ın o kadar vakti olduğunu sanmıyordum. "Orası çok uzun konu Baran. Bir ara Rüya'ya sorarsan eğer o sana anlatır. Ama bilmen kısmın şu ki annesi yaşıyor. Bilinenin aksine babası uzun zaman önce ölmüş. Ilgaz da senelerdir annesinin ölü olduğunu sanıyordu. Semih'in annesi küçük yaşlarda kanserden ölmüş. Babası da onu yetimhaneye bırakmış. Sonrasında da onu yengesi yani Ilgaz'ın annesi yetimhaneden alarak sahip çıktı. O yüzden Semih ona çok sadıktır."
Baran işaret parmağını ağır ağır çenesinde gezdirdi. "Neden kendi oğluna yaşadığını söylemek yerine Semih'e sahip çıkmış? Ayrıca daha öncesinde Semih ile babasını yan yana defalarca kez gördüm. Oldukça yakın gözüküyorlardı." Derin bir nefes aldım. "Babasıyla aralarında tam olarak nasıl bir ilişkileri olduğunu bilmiyorum. Sırf küçükken onu terk ettiği için intikam almak istiyor olabilir. Bu yüzden de şu anlık yakın olabilir. Bilemeyiz." Durdum. Soluklandım. Kafamın içerisinde dönen binlerce düşünce ve ihtimaller arasından Baran'ın diğer sorusuna bir cevap bulmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...