Kalbin atmaya son verene dek, her şey mümkündür.
"Nasıl ya?"Kulaklarım duyduğu şeye inanamazken Atlas'a baktım. Gözlerini bilgisayara ekranından ayırmadan sadece Ekin'i dinliyordu. "İçeriye gireceğim."Atlas yanımızdan ayrılırken bilgisayarın ekranına eğildim. Gözlerim hararetle bir oraya bir buraya bakınıyordu. Sorgu odasında genç bir kız vardı. Sarı saçları, kahverengi gözleri ile oldukça sıradan ve masum gözüküyordu dışarıdan. Kendisi sadece bir saat kadar önce bir ihbar için polis merkezine gelmiş. Söyledikleri ise oldukça dikkat çekiciydi. Ama ters bir şeyler vardı. Emin olmak istercesine gözlerimi az önce yaptığım gibi ekranın her bir köşesinde bir kez daha gezdirdim. "İzgi Savcı?"
Başımı bilgisayardan kaldırarak bana seslenen Ekin'e çevirdim. Şu an odada o, ben ve bir polis memuru dışında kimse yoktu. Sessiz kalarak devam etmesini bekledim. "Kardeşimden uzak dur."Duyduğum şeyle dudaklarım 'o' şeklini aldı. Eğildiğim bilgisayardan uzaklaştım, kollarımı göğsümde bağladım. Gözlerimi kısarak Ekin'e dikkatle baktım. "Şu an gerçekten konuşulacak yer mi?"
Bana doğru bir adım attı. Dediklerimi umursamıyor gibiydi. "Ondan uzak dur, çevresinde dolanma."Kaşlarım çatılırken ona doğru eğildim. "Geri bas Komiser. Eğer beni görmeye tahammül edemiyorsan benim bulunduğum ortamlara girmemeni tavsiye ediyorum,"
Ona inatla bir adım daha yaklaştım. "Ha eğer ondan uzak dur diyorsan bana o çok zor be Komiser." Dediklerim umurunda bile olmadı. "Ben şaka yapmıyorum. O senin tanıdığın hiç kimseye benzemiyor." Başımı omzuma doğru yatırarak alayla ona baktım. Kafamda bir sürü soru işareti belirmeye başlamıştı ancak hiç birisini yüzüme yansıtmadım. Dudaklarımın arasından alaycıl bir gülüş döküldü."Gerçekten birilerinin uzaklaşmasını istiyorsan Komiser, yanlış kişiyle muhattap olduğunu söylemek zorundayım. "
Yüzüme taktığım gülümsemem ile yavaşça omzuna iki kere vurdum. Şu anda yaptığı şeyin ne yeri ne de zamanıydı. Gereksiz bir hamleydi. Onu arkamda öylece bırakarak odadan çıktım. Hemen yan kapıdan içeriye giriş yaptım. Atlas kızın karşısına oturmuş, ikiside sessizce duruyordu. Atlas'ın yanındaki sandalyeye oturarak bacak bacak üstüne attım. Dirseğimi masaya dayadım, çenemi avuç içime koyarak gözlerimi kıza diktim. Sarı saçları uzundu, bu uzun saçları her boynunu eğdiğinde yüzünün yarısını saklıyordu. Koyu kahve gözlerinin altında hafif kırmızılıklar bulunuyordu. Dudakları rengini koruyordu ancak dudaklarında yer yer çatlaklar vardı. Ellerini birbirine sıkıca geçirmişti. "Neyi bekliyoruz?"Sorum üzerine Atlas'a döndüm. Ağırca arkasına yaslandı. Gözleri kızın üzerinde dolaşırken sorumu cevapladı. "Kendisinin konuşmasını bekliyorum."Başımı hafifçe sallayarak sessiz kaldım.
Aradan dakikalar geçti, ikimizde sessizce konuşmasını bekledik. Uyuşmuş olan elimi çenemin altından çektim. Aşağıya indirerek masanın altından hafifçe salladım. Yüzüm kendiliğinde buruşurken engel bile olamamıştım. Beklemekten sıkılmıştım. Uykum bile gelmişti. Adeta göz kapaklarım kapanmak için benimle savaşıyordu. En nihayetinde pes ettim. Sandalyeyi geriye itekledim odada yankılanan sesle sadece Atlas'ın dikkatini çekebilmiştim. "Gidiyorum ben,"Atlas da ayaklanmıştı. Kapıyı açmak için elimi uzattığı sırada duyduğum sesle durdum. "Gördüm, onu gördüm." Sırtım kadına doğru dönükken tek kaşım hayretle havalandı. Konuşması için bunun gerektiğini bilseydim kuşkusuz daha önce denerdim.
Havada kalan elimi yumruk yaparak indirdim. Yavaşça topuklarımın üzerinde arkama döndüm. Atlas ile göz göze gelmiştik. Kaşlarım havalanırken gözlerimi kaçırma hissiyle dolmuştum. Ve gözlerimi kaçırdım. Sola doğru bir adım atarak ondan kaçtım. Kız başını kaldırarak sarı saçlarının içerisinde ortaya çıkarttı. Gözleri dolmuştu. "Nerede gördün?"Gözlerini loş ışıkla kaplı odada gezdirdi. Hatırlamaya çalışıyor gibi bir hali vardı. Daha yeni kalktığım sandalyeye oturdum geri. "Ben... benim evim yok. Geceleri parklarda, cami avlularında ya da bitmemiş inşaat binalarında kalıyorum. Geceleri bana ev sahipliği yapan yerler genellikle oralaradır. Bir gece... oldukça geç bir saatti. Peşime üç tane adam takılmıştı. Sokaklar ıssızdı, nereye gideceğimi bilmiyordum. Onlardan kaçarken boş, terk edilmiş bir binaya denk geldim. Hiç düşünmeden saptım,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...