Kalabalık bir yalnızlık...Öksürerek kapalı olan gözlerimi açtım. Boğazımın acımasıyla birlikte zorla yutkundum. Karnımın üzerinde duran sağ elimi güçlükle kaldırarak acıyan boğazıma doladım. Doğrulmak için her iki elimle de bulunduğum yere tutundum. Yattığım yerden kalmak istediğimde hissettiğim soğuklukla durdum. Gözlerimi tamamen açarak bulunduğum yere bakındım. Ben yatağımda değildim. Ellerimi altımda bulunan kuru tahtaya daha çok bastırarak yerde yatan bedenimi güçlükle doğrulttum. Boğazım hala çok acıyordu. Sırtımı arkamda bulunan duvara yasladım.
Bir odadaydım. Fotoğraflarımla dolu bir oda. Kırmızı ışıklarla aydınlatılmış bir oda. Oturduğum kuru tahtanın üzerinden kalkmak için hareketlendim. Yine ellerimden destek alarak zor da olsa ayağa kalkmayı başarabildim. İlk birkaç saniye boyunca bacaklarımı hareket ettirmekte oldukça zorlandım. Bana ne verdiklerine dair hiçbir fikrim yoktu ama beni mahvettiği kesinlikle ortadaydı. Kollarımı sıkıca bedenime doladım ve duvarları gezinmeye başladım. Fotoğrafların çoğu küçüklüğüme hatta bebekliğime kadar uzanıyordu. Odayı aydınlatan kırmızı ışık başımı ağrıtmaya başlamıştı. Bir elimle başımı ovcalarken başka bir duvarda bulunan kapalı büyük ekran dikkatimi çekti. Alnıma koyduğum baş ve işaret parmaklarımın ucuyla masaj yapmaya devam ederken gözlerimi kısarak ekrana daha dikkatli bakındım.
Ekranın yanına giderek açma tuşu aradım ancak arayışlarım boşuna olmalıydı. Dümdüz siyah bir ekranda. Ekranın yanından uzaklaşarak tekrardan fotoğraflara bakınmaya devam ettim. Belki fotoğraflarda bir şey bulabilirdim. Sırasıyla duvardaki fotoğrafı tek tek incelerken özellikle bir tanesi diğerlerine göre daha çok dikkatimi çekmişti. Muhtemelen daha önce bu fotoğrafı görmemiş olmamdan kaynaklıydı. Bu fotoğrafta tahminimce daha iki yaşındaydım. Annemle birlikte parktaydık ve beni salıncakta sallıyordu. Gözlerim annemin gülen yüzünde takılı kaldı. Ne de güzel gülümsüyor öyle. Çok özledim onu. On sene oldu. Benden ayrılalı on sene oldu. Gözlerim dolu bir şekilde fotoğrafa bakarken arkamdan duvara yansıyan beyaz ışıkla gözlerimi istemsizce kapattım. Işık o kadar fazlaydı ki odanın tamamı beyaz ışıkla dolmuştu. Kolumu gözlerimin önüne tutarak ekrana doğru döndüm.
Çok kısa bir süre sonra beyaz ışık söndü ve yerini baş ağrıtan kırmızı ışıklara bıraktı.Odadan çıkmak için bir kapı bulmak için odanın içerisinde dolaşmaya başladım. Her yer sadece duvardı. Ellerimi yumruk yaparak duvarlara vurmaya başladım. Bir kapı olmalıydı. Kapı olmadan bu odaya giremezdim. Duvarlara vurmaktan ellerimin kenarları acımaya hatta sızlamaya başlamıştı ancak hiçbir şey yoktu. Duvara indirdiğim her yumruğumda aynı sesleri duyuyordum. Kapı kolu dahi bulamayarak umutsuzca yere oturdum. Sırtımı duvarlardan birisine vererek başımı geriye attım. İşte o anda dakikalardır aradığım şeyin farkına vardım. Bu odanın elbette bir kapısı vardı. Ama bu kapı tavandaydı. Bir insanın rahatlıkla geçebileceği büyüklükte, kara ahşap bir kapı. Oturduğum yerden doğrularak kapının tam altında durdum. Başımı geriye atarak tahmini olarak ne kadar yüksekte olduğunu hesaplamaya çalıştım. Parmak uçlarımda yükselerek elimi de olabildiğince yukarıya doğru kaldırdım.
Bırakın parmak uçlarımın kapıya değmesini yaklaşamadı bile. Sinirle elimi geri indirdim. Geri geri yürüyerek az önce kalktığım yere oturdum. Dizlerimi karnıma doğru çekerek bacaklarıma sarıldım. Nasıl gelmiştim buraya? Kim getirmişti beni? Niye getirmişti? Beni arıyorlar mıdır? Evimde olmadığımın farkına varmışlardır değil mi? Kafamı dizlerime yaslayarak gözlerimi kapattım. Yerde o vaziyette otururken birden odanın içerisinde alarm sesine benzer bir sesin yankılanmasıyla refleks olarak ayağa fırladım.
Duvarda bulunan ekranda bir siyah bir de kırmızı ışıklar sırasıyla yanmaya başladı. Neler oluyordu? Kaşlarımı çatarak karşımdaki ekrana baktım. Kısa bir süre sonra ekrandaki ışıklar söndü. Birkaç saniyenin ardından ekranda maskeli bir adam vardı. Yüzünde şu testere filminde takılan maskenin aynısından vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...