I-) 5. Bölüm⚜️

1.1K 113 38
                                    


Ne zor şey insanın hissettiklerini söyleyememesi...


"Ilgaz!" Yattığım yerden hızla kalktım. Derin derin nefesler almaya başladım. Buz gibi olmuş ellerimle sıkıca yüzümü kapattım. Dudaklarımın arasına kadar gelen çığlıktan kurtulabilmek adına dişlerimi sertçe alt dudağıma geçirdim. "İzgi? İyi misin?" Duyduğum sesle irkilirken omzuma dokunan elle yüzümü açtım. Karşımda duran Atlas bana korkmuş gözlerle bakıyordu. Yutkunarak başımla onayladım. Her ne kadar kalbim göğüs kafesimin altında delicesine atsa da bence o bunu bilmek zorunda değildi.

Terden alnıma ve boynuma yapışmış saçlarımı bileğimdeki tokayla topladım. Ellerimin aksine yanaklarım cayır cayır yanıyordu. Ellerimin tersini yanaklarıma bastırarak biraz da olsa rahatlamaya çalıştım. Atlas ayak ucuma oturarak bir bardak su uzattı. Yanaklarımdaki ellerimin birisiyle uzattığı su dolu bardağı aldığım gibi tek dikişte bitirdim. Elimdeki boş bardağı ona uzatarak arkama yaslandım. Gözlerimi kapatarak derin bir nefes verdim. Bir yandan kendime gelmeye çalışırken diğer yandan da ellerimi yüzüme doğru sallayarak nefes almaya çalışıyordum. Olmuyordu. Bir türlü kendime gelemiyordum. Yutkunurken kuruyan boğazımın açılmasıyla istemsizce yüzümü buruşturarak az önce içtiğim boş bardağa baktım.

Atlas yeniden su istediğimi anlayınca hiçbir şey demeden bardağı doldurdu ve bana uzattı. Onu geri çevirmek gibi bir düşüncem olmadığından uzattığı bardağı kaptığım gibi nefes almadan bitirdim. Boş bardağı yeniden ona uzatırken diğer elimle de çenemden boynuma doğru ilerleyen su damlalarını sertçe sildim. Başımı geriye atarak yeniden gözlerimi kapattım. Yavaşça dudaklarımı aralayarak içimdeki nefesi dışarıya doğru üfledim. "Ilgaz kim?" Şaşkınlıkla gözlerimi açtım."Ilgaz mı?"

Elindeki bardağı masanın üzerine bırakarak bana döndü. "Uyurken sayıklıyordun." Bir kaşı sorgularcasına havalandığında istemsizce gözlerimi ondan kaçırdım. Ona bahsetme konusunda kararsızdım. Hala onu tanımıyordum. Ona sırlarımı anlatma konusunda tereddütlüydüm. Ellerimi kucağımda birbirine kenetleyerek omuzlarımın duruşlarını düzelttim. Her bir hareketimi, ellerimi omzularımı, dikkatle takip etti. "Bilmiyorum." Gözleri en nihayetinde gözlerimle buluşunca yavaşça yutkundum. Boğazlarım hala kupkuruydu.  "Neler oluyor İzgi?"

Oturduğum yerde iyice dikeldim. Sorusunu anlamamazlıktan geldi. Kaşlarımı çatarak oturduğum yerden biraz daha ona döndüm.
"Ne demek neler oluyor?" Oturduğu yerden kalkarak karşımda durdu. Gülüyordu. Ama bu normal bir gülüş değildi. Bana sinirlendiğini açıkça gösteren bir belirtiydi. Üzerinde bulunan takım elbisesinin ceketini çıkartarak az önce kalktığı boşluğa fırlattı.
"Ekin seni adliyenin iki sokak aşağısında bir bankta yatarken bulmuş." Cümlesinin ardından kravatını gevşetti.

Ama benim kafam söylediklerindeydi. Bank mı? Ben en son evdeydim. Hayır, değildim! Evde değildim! En son kaçırılmıştım. Aklıma gelen şeylerle ayağa fırladım. Ellerimi iki yana doğru açarak telaşlı gözlerimi Atlas'a diktim. Yaşadıklarımı nasıl açıklayacağımı bilememenin verdiği telaşla ellerimi boşlukta savurdum.  "Ben, ben en son evde uyudum!"

Dediğimle afalladı. Gömleğinin ilk düğmesini açarken durdu. Kaşları ağır ağır çatıldı. "Nasıl?" Bana inanmayacaktı. Bana asla inanmayacaktı. Ben anlattıktan sonra inanmayacaktı. İçimi saran korkuyla beraber hızla göğsüm yükseldi. Ellerim titremeye başlarken daha çok telaşlanmıştım. "Uyandığımda bir odadaydım Atlas. Oda tamamen benim fotoğraflarımla doluydu. Sonra televizyon gibi bir ekranda bir adam belirdi, yüzünde maske vardı. Kendini Patron olarak tanıttı."Atlas her bir dediğimle daha da şaşırıyordu. "Bu... nasıl?" Elimi alnıma koydum ve gözlerimi sıkıca yumdum. "Bilmiyorum."

Yanımdaki YalancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin