Sevgili kendim;
Ayağa kalk, yeniden başlıyoruz.İlk adımımı attım, ikinci adımımı attım tam yolun ortasına kadar gelmiş bir diğer adımımı da atmak üzereyken sağımdan bir korna sesi yükseldi ne olduğunu anlayamamıştım. Şaşkınlıkla yolun ortasında kitlenip kaldım. Araba ile aramızda birkaç santim kala arkamdan kalın ve güçlü bir kol belime sarıldığı gibi beni yolun ortasından çekip aldı. Olduğum yerde savrulurken kendimi bir yabancı ile yolun kenarında buldum.
Dirseğim başta olmak üzere sağ dizim ve sol avuç içimde şiddetli bir sızı belirdiğinde kapalı olan gözlerimi iyice sıktım. Düştüğüm yerde kıvranarak inledim. Yanımda bir hareketlilik olduğunu fark edince gözlerim hızla açıldı. Az önce beni kurtaran adam ayaktaydı. Elleri her iki yanında yumruk olmuş bir şekilde az önce arabanın geçip gittiği yola bakıyordu. Canımın acısına rağmen ellerimle kendime destek oluşturarak düştüğüm yerden kalkmaya çalıştım. Ancak dizimdeki ve dirseğimden acılar kalkmam konusunda bana hiç de yardımcı olmuyorlardı. Ben düştüğüm yerden kalkmaya çalışırken adam bana doğru döndü. Benim yerde kalkmak için cebelleştiğimi fark eder etmez koşar adımlarla yanıma geldi ve dizlerinin üzerine çöktü. "B-ben özür dilerim."
Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Kaşları çatılmış bir halde gülümsedi. "Benden özür mü diliyorsun?" Şaşırmış bir şekilde bana bakmaya devam etmesiyle yavaşça başımı olumlu anlamda salladım. Dudaklarındaki gülümseme küçülürken derin bir nefes aldı. "Kalkabilecek misin?" Sanki az önce düştüğüm yerde kıvranan kişi ben değilmişim gibi hızla başımı salladım. "Evet." Yanımdan kalkmasını beklerken beni şaşırtarak elini uzattı. "Benden destek alabilirsin." Teklifi karşısında tereddütle eline baktım. "Hadi." Yavaşça başımı kaldırıp gözlerimi yüzüne çevirdim. Beklentiyle bakıyordu. Sol elim acıdığı için sağ elimi avucunun içerisine bıraktım. Elimi sıkıca kavrayarak kalkmamda yardımcı oldu. Dizimdeki sızı yüzünden sağ bacağım kendiliğinden eklem yerinden büküldü. Adam düştüğümü sanarak hızla omuzlarımdan kavradığında elimi havaya kaldırdım. "Bir şey yok. Sadece acıyor."
"Ayakta durabildiğine emin misin?" Yeşil gözleri emin olmak adına gözlerimin içine baktı. "Evet." Benden aldığı cevap onu pek tatmin etmişe benzemiyordu ama ellerini omuzlarımdan çekti, birkaç adım gerileyerek gözlerini bacağıma indirdi. Onun bacağıma bakıyor olmasını fırsat bilerek ben de onu incelemeye koyuldum. Üzerindeki siyah kumaş pantolonu yere yuvarlandığımızdan kaynaklı toz içerisindeydi. Beyaz gömleğinin ise yalnızca yakası bozulmuştu. Gözlerim bu sefer yüzüne tırmandığında çenesindeki yarayı fark ettim. Gözlerim şaşkınlıkla ardına kadar açılırken ona doğru hızlı ve büyük bir adım attım. Bacağım yüzümden tökezleyince refleks olarak beni kollarımdan yakaladı. "Çenen yaralanmış."
Dediğimle kollarımda olan ellerinden birisini çekerek çenesine götürdü. Parmakları yarasına değince yüzünü buruşturdu. "Farkında değilim." Omuzlarımı düşürerek az önce ortasında durduğum yola bakındım. Kılpayı kurtulmuştum. Karşımda duran adını bilmediğim bu adama borçlanmıştım. "Yarana bakmamız gerekiyor." Çenesinden akan kan boynuna doğru yol almaya başlamıştı. Baş parmağı ile kanı yakalayarak sildi. "Gerek yok. Ben hallederim. Teşekkürler." Gözlerimi zorlukla boynunda kalan kan izinden çekmeyi başarmıştım. Çenesindeki yaradan yeni bir kan damlası daha boynuna daha doğru yol almaya başladığında hiçbir şey demeden bu sefer işaret parmağı ile sertçe sildi. Ama boşuna silmekle uğraşıyordu. Çünkü yarası kanamaya devam ediyordu ve bir süre daha durmayacak gibiydi.
Bir yandan olduğumuz sokağı gözlerimle tararken ona hitaben konuştum. "Buralarda en azından bir eczane falan olmalı," bakışlarımı yeniden ona çevirdim. O, sessizce olduğu yerde bana bakıyordu. "Plakası yoktu." Yeşil gözleri hipnoz olmuşçasına bana kilitlenmişti. Söylediğini anlayamamıştım. Bu yüzden de kaşlarım çatarak acıyan bacağıma rağmen ona doğru bir adım attım. "Anlamadım?" Gözlerini kırpmadan, donuk bir şekilde bakıyordu. İstemsizce ürkmüştüm. En sonunda gözünü ardı ardına iki kere kırptı ve arkasında kalan yola bir bakış attı. "Arabanın bir plakası yoktu. Kasten yapılmış olmalı." İstemsizce yola bakmaya başladım. Bırakın arabanın plakasını rengini dahi görmemiştim. Onun böyle bir anın ortasında plakaya dikkat edip de bu ayrıntıyı fark etmesine şaşırmıştım. Serçe parmağımın ucuyla rahatsızlanan boynumu kaşıdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...