Kendimi bildim bileli
Başım yıldızlara dönüktür..."Bizde sizi bekliyorduk hoş geldiniz."
Doğrulttuğum silahı şaşkınlıkla indirdim.
"Güney? Ne yapıyorsun burada?"
Saf saf ona ve arkasında duran adamlara baktım. Adamların arasında tek bir şey dikkatimi çekmişti. Sarı saçları ve koyu kahve gözleriyle, daha birkaç saat önce bize ifade veren o kız. Şimdi o gördüğüm halinden daha farklıydı. Üzerinde siyah bir tayt, kısa askılı ve üzerinde siyah bir deri ceketi vardı. Sarı saçları tepeden sıkıca at kuyruğu yapılmış, yüzünde ise koyu bir makyaj vardı.
"Oyunun sırası değil Güney."Güney gülerek oturduğu sandalyeden kalktı. Yanımıza gelesiye kadar ondan gözlerimi ayırmadım, ayıramadım.
Tam önümüzde durduğunda ise Atlas kolunu önüme koyarak engel oluşturdu. Güney'in gülmesi artarken elini uzattı.
"Seninle tam tanışamadık, Semih Güney Yargıç. Memnun oldum İzgi Erçin."
Duyduklarımla gözlerim irileşirken elimi kaldıramamıştım. Sadece yüzüne bakakalmıştım. Semih... Ben Atlas'ın evindeyken evi taratan kişi. Peşimde olan kişi.
"Ben bazılarının aksine oldukça dürüst davranmıştım halbuki."Güney dudaklarını büzerek bana bakmaya devam etti. Sinirle ona doğru bir adım atmak istedim ancak Atlas'ın kolu buna izin vermedi.
"Sen o'sun değil mi? Atlas'ın evindeyken benim o evde olduğumu bile bile evi taratan Semih?"
Yüzü aydınlanırken parmaklarını şıklattı.
"Doğru! Ta kendisi!"İnsan inanmak istemiyordu. Güney'in Semih olduğu gerçeği... Ağır gelmişti.
Ama en ağırı ise bunca zaman bunu fark edemememdi."Sen..."
Devamını getiremedim. Gözlerim bulunduğumuz yerde geziniyor, beynim olanları anlamaya çalışıyordu.Güney ellerini iki yana açtı. Gülmeye başladı ve geriye doğru adımladı.
"Eğlenceme hoş geldiniz!"Başımı kaldırarak Atlas'a baktım. Gözleri sert bakıyordu. Güney'i her an öldürecekmiş gibi duruyordu. Başını eğdi ve göz göze geldik. O an gözlerinde bir duyguya tanık oldum: korkuya. Onu korkutan bir şey vardı? Neydi? "Atlas?"
Parmak uçlarımda yükselerek onun boyuna yetişmeye çalıştım. "Korkmalı mıyım?"
Gözlerini karşımızdaki Güney'e çevirdi. Anlık olarak benimde gözlerim o tarafa dönmüştü.
Güney ortada bulunan sandalyeye oturmuş, kollarını göğsünde bağlamış bizi izliyordu. Daha deminki haline nazaran şimdi kaşları çatıktı. Aklıma Atlas'ın onun hakkında söyledikleri geldi. Ona güvenmememi söylemişti. Göründüğü gibi olmadığını da eklemişti. Üstüne basa basa söylemişti. Yine haklı çıkmıştı. Her seferinde haklı çıkmak zorunda mısın Atlas Savcı?
"Korkma, her ne duyarsan duy sakın bana güvenmekten vazgeçme İzgi. Burdan çıkasıya kadar tek güvenebileceğin insan benim. Sana daha önce söylediklerimi hatırla. Sadece bana güven."Yine ona güvenmemi istiyordu. Yavaşça yutkunurken başımı olumlu anlamda salladım. Atlas'a güven İzgi. Buradan çıkasıya kadar. Ona güvenmeliyim.
Ona güvenebiliriz İzgi, rahat ol.
Rahatım...Hayır ben rahat değildim. Nasıl rahat olabilirdim ki? Bulunduğumuz ortam, içinde olduğumuz tehlike... Bunlar bir insanı nasıl rahat hissettirebilirki? Ben rahat değilim, ben oldukça huzursuzum. Evet, yanımda Atlas vardı. Ama kalp atışlarımın yavaşlamasını sağlamıyordu. Korkuyla çarpan kalbim normale dönmüyordu.
"Lütfen ayakta kaldınız."
Güney elini havaya kaldırarak parmaklarını şıklattı. Onun bu hareketi üzerine bir adam iki tane tahta sandalye getirerek onun önüne koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...