Bazı şeyler kalbinizi kırar ama gözünüzü açar.Adliyenin hemen yan tarafında buluna kafe de oturmuş siparişlerimizin gelmesini beklerken arkama yaslandım. "Şimdi," Açelya yanında getirdiği çantasını masanın üstüne koydu, fermuarını açarak içerisinden bilgisayarını çıkarttı. Bilgisayarını açarken diğer yandan da bana baktı. "Hangi konuda suç duyurusu yapacağız?" Yaslandığımda yerden doğruldum, ellerimin masanın üzerinde birbirine kenetledim. "Yanlış soru. Hangi konu değil hangi konular olmalıydı." Açelya'nın bilgisayar ekranında gezinen gözleri şaşkınlıkla bana döndü. "Anlamadım?"
Yeniden arkama yaşlanmadan önce sağ tarafımda oturan Ilgaz'a döndüm. "Semih'ten için birçok konu hakkında suç duyurusu yapacağız." Açelya bilgisayarda birkaç yere tıkladı. Ilgaz ağır ağır işaret parmağını çenesinde gezdirdi. "Şahit? Şahitlerimiz var mı? Eğer varsa işimiz daha kolay olur." Açelya'ya rahat bir tavırla göz kırptım. "Sen orasını düşünme, hallettim ben. En yakın zamanda onların da seninle iletişime geçip konu hakkında bilgi vermelerini sağlayacağım." Açelya'nın kaşları hayretle havalandı. "Konuya başlamadan önce biraz bahsetsene kim bu Semih? Neyin nesi, neden içeride?"
Masaya gelen garson kıvrak hareketleriyle saniyeler içerisinde siparişlerimizi önümüze bırakarak masadan ayrıldı. Önüme konulan kahveden bir yudum almak üzereyken Ilgaz'ın gözlerinin kahvemde takılı kaldığını fark ettim. Çaktırmadan Açelya'ya bir bakış attım. Benim anlatmamı beklerken bir yandan da bilgisayardan bir şeyleri ayarlıyordu.
Ilgaz bardağına uzanmadan önce davrandım. Onun çayı ile kendi kahvemi değiştirdim. Dudaklarında ki küçük gülümsemeyi görmemezlikten gelerek Açelya'ya döndüm. "Semih Güney Yargıç," Açelya'nın gözleri anında yanımda oturtan Ilgaz'ı buldu. Elimle Ilgaz'ı işaret ederek devam ettim. "Savcımızın kuzeni olur kendisi. Aynı zamanda kendisi de bir savcıdır."
Açelya bilgisayarından uzaklaşarak arkasına yaslandı. Önüme aldığım çay bardağını dudaklarıma götürerek dikkatle bir yudum aldım. "Anlamıyorum." Parmaklarımın yanmaya başlamsıyla hızla bardağı tabağına bıraktım. "Anlamaman kadar doğal bir şey yok."
"Semih normal bir çocukluk geçirmedi," benden önce Ilgaz'ın konuşmaya başlamasıyla ona döndüm. "Daha çocukken bile çok saldırgandı. Hiç arkadaşı yoktu. Ne zaman birisi onunla arkadaşlık etmeye çalışsa hepsiyle kavga ederek onları elinin tersiyle uzaklaştırdı. Annesini küçük yaşta kanserden kaybetti, bunun üzerine babası bulanıma girerek onu yetimhaneye bıraktı. Annem onu evlatlık alasıyla kadar günleri orada geçti." Açelya anlayışla gülümsedi.
"Sizin içinde zor olmuş olmalı. Öyle bir çocukla aynı çatı altında yaşama düşüncesi bile insanı ürkütebiliyor." Ilgaz da aynı şekilde gülümseyerek Açelya'nın gülümsemesine karşılık verdi. "Öyle." Şaşkınlıkla ona döndüm. İnkar etmemişti. Ela gözleri bana döndüğünde hemen bakışlarımı ondan kaçırdım. "Açık olacağım," Ilgaz ciddiyetle masaya yaklaştı.
"Küçükken annemin yanlış yönlendirmelerine çokça maruz kaldı. Annem hiçbir zaman düzgün bir psikolojiye sahip olmadı. Semih zaten iyi değildi. Bir de üstüne annem onu yanlış yönlendirdi."
Açelya hızla doğrularak bilgisayarına not aldı. "Psikolojik rahatsızlık," geri doğruluğunda tereddütle bize baktı. "Bunu mahkeme de kullanmak istemem. Bizim bu iddiamızın ardından deli raporu alarak serbest kalınması sağlanabilir ve böyle bir şey olmasını hiç istemeyiz. Belki akıllarında vardır ya da yoktur bilemeyiz ama en azından yoksa bile bunu düşünceyi onların akıllarına sokmamamız gerekli." Söylediği cümlelerin haklılığı üzerine başımı salladım. "Haklısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...