Çünkü herkesin evi, göğsünde taşıdığı insanın dizinin dibidir.Ilgaz ile yaptığımız konuşmadan sonra beni geri Baran'ın evine getirmişti. Artık uyandığım için kendi evine gidebileceğini, herhangi bir şeye ihtiyacım olursa her zaman arayabileceğini söyledikten sonra yanımdan ayrılmıştı. Çok kötü ve tuhaf bir gündü. Eve girer girmez ilk olarak soluğu Baran ile Rüya'nın yanında almıştım. Rüya ben gelmeden hemen beş dakika kadar öncesinde duş almak için banyoya girdiğinden şu anda Baran ile mutfakta yalnızdık. Henüz ikimizde tek kelam dahi etmemiştik. "Sert mi olsun?" Dakikalar sonra ansızın konuşması ile başımı kaldırıp ona baktım. Elinde ki kahve kavanozu ile benden bir cevap bekliyordu. Yalnızca başımı aşağı-yukarı sallayarak ona olumlu yönde cevap verdim.
Çıkardığı bardaklara kahveleri kattıktan sonra kaynaştığını suyu üzerlerine döktü. Ardından her bir bardağım kahvesini acele etmeden tek tek karıştırdı. Baran kahveleri karıştırırken mutfağa Rüya giriş yaptı. Omzuna dökülen nemli saçlarını bağlamaya çalışırken sağ tarafımda ki boş sandalyeye oturdu. "Hoş geldin." Çenemi omzuma dayayarak ona döndüm. "Hoş buldum." İkimizinde eski neşesinin yerinde yeller esiyordu. Baran hazırladığı kahve kupalarını sırasıyla önümüze bıraktıktan sonra karşımda ki boş sandalyeyi çekerek oturdu. Önümdeki bardaktan süzülen kahve dumanı burnuma ulaşıyor ve o eşsiz kokuyu solumamda yardımcı oluyordu.
Ancak şu an kahve bile içerim yoktu. "Hande, hamile miydi?" Rüya dalgın dalgın önündeki kahve bardağını seyrederken başını olumlu anlamda salladı. "O gün öğrendik bizde. Sen bayıldıktan birkaç saniye sonra ameliyathaneden doktoru çıktı. İki buçuk aylıkmış. Daha çok küçük olduğundan ve bu savaşı kaybettiğinden söz etti. Bizde öyle öğrendik." Adıyla yutkundum. Sormak istediğim ama alacağım cevaptan da bir o kadar korktuğun bir şey vardı. Kuru ve çatlak dudaklarımı korkuyla araladım. "Sizde beni suçluyor musunuz?"
Sorumla birlikte Rüya şaşkınlıkla başını kaldırıp bana baktı. Baran'ın gözlerinin şafaklar kırıldığını ve hafifçe tebessüm ettiğini gördüm. "Asla. Bırak suçlamayı böyle bir şeyi aklımın ucundan dahi geçirmedim." Rüya'dan aldığım cevapla az da olsa rahatlamıştım. Başkalarının seni suçlaması ve ağır şeylerle itham etmesi kadar zor bir şey yoktu. Gözlerimi beklentiyle Baran'a çevirdim. Normalde her üzgün olduğumuz anımızda bizi güldürmeye ve neşelendirmeye çalışan Baran, şimdi sessizdi.
Ondan bir cevap beklediğimi fark edince sessizce başını olumsuz anlamda iki yana salladı. Omuzlarımdan koca bir yükün bulut misali uçup gittiğini hissettim. Belki de Baran'ın düşüncesini bile umursamam gerekirdi. Sonuçta üç aydır beraberde olsak her anımız çekişmeli ve ufak tefek tartışmalarla geçmişti. Ama şimdi biraz da olsa anlıyorum ki o da artık hayatımın bir parçası haline gelmişti. Benim hayatımda abi rolünü üstleniyordu artık.
"Semih, şimdi nerede?"
"Nezarethanede mahkemesi için tutuluyor." Ellerimi masanın üzerine ritmik bir şekilde vurmaya başladım. "Onu mahvedeceğim. Her şey için." Dişlerimi sertçe çatlak olan alt dudağıma geçirdim. "Sizden bir konuda yardım isteyebilir miyim?" Rüya'nın gözleri beklentiyle parladı, anında Baran'a döndü. Baran ona gülümseyerek destek olduğunda elimde olmadan hafifçe tebessüm ettim. En azından hala birileri için umut vardı.
...
"İzgi?" Aralıklı olan kapının ardından işittiğim ses ile gömleğin son düğmesini de ilikledim. "Gelebilirsin Rüya." Kapı ardına kadar açıldıktan sonra elinde minik pembe bir kutuyla giriş yaptı. "Gitmeden şunu getirmek istedim." Elinde ki minicik kutuyu havaya kaldırarak daha net görmemi sağladı. "O nedir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...