Hayat ölerek yaşanır...Ellerimin arasında bulunan parmaksız eldivenleri sinirle bir kenara fırlattım. "Eğer seni öldürmeyeceğimi düşünüyorsan bunu her türlü yapabilirim. Hem de bana ettiğin yardımları umursamadan." Baran ellerini dizlerine koymuş, öne doğru eğilmiş kesik nefeslerine inatla gülmeye çalışıyordu. "Biliyorum," yavaşça doğruldu ve ellerinde takılı olan eldivenleri çıkartmaya başladı. Ama hala gülüyordu. "Sadece üç ayda bu kadar güçlenebileceğin aklımın ucundan dahi geçmiyordu İzgi."
Gözlerimi devirerek yere oturdum. Hastaneden kaçmamın üzerinden tam olarak üç ay geçmişti. O gün Rüya benim için Baran'ı bulmuştu. Her ne kadar Baran'ın haklı çıkması ve bunu sürekli yüzüme vurması sinirimi bozsa da ona bir şekilde katlanıyordum. Bence üç ay içerisinde öğrendiğim en iyi şey Baran'a nasıl katlanılır olabilir.
"Yine ne planlıyorsun o küçük beyninde?" anında başımı kaldırıp öldürücü bakışlarımı Baran'a dikmekten bir an olsun çekinmedim. "Ne düşünüyordum biliyor musun Baran? Seni en acılı hangi yöntemle öldürebilirim diye kafamın içerisinde ihtimaller üzerine düşünüyordum," ona doğru büyük bir adım attım. "Sence önce derini yüzerek mi başlamalıyım yoksa tırnaklarını sökerek mi?" anında elleri yumruk oldu. Tırnaklarının acısını hissettiğini anladım. Dudağında ki çarpık gülüşüyle omuz silkti. "Seçim senin ağır kız."
Ellerimi göğsüne yerleştirdiğim gibi onu tüm gücümle itekledim. Baran kahkahalar eşliğinde yere kapaklandığında alay etme sırası bana geçmişti. "İzgi? Baran?"
Elinde tepsiyle giriş yapan Rüya, şaşkınlıkla bir bana bir de yerde yatan Baran'a baktı. "Yine küçük çocuklar gibi kavga mı ediyorsunuz siz?" işaret parmağımla yerden kalkmaya çalışan Baran'ı gösterdim. "Önce o başlattı ama." dediğimle birlikte her şeyi alaya alan Baran sinirle bana baktı. "Yalan söylüyor." hafiften irileşen gözlerimle Baran'a bakmaya devam ettim. "Beni Rüya'ya karşı neden kötü göstermeye çalışıyorsun İzgi?"
Ellerimi belime yerleştirerek gevşekçe güldüm. "Göstermiyorum Baran, sen zaten öyle-" cümleme devam edemedim. Baran elini ağzıma kapatarak beni göğsüne çekti. Yavaş ve dostane bir tavırla sırtıma vurdu. "Ben İzgi'yi çok severim. Kardeşim, canım, kanım o benim." kollarının arasından çıkmak için çırpındıkça beni daha da sıkıyordu. en sonunda dayanamayarak dirseğimi karın boşluğuna geçirdim. Baran inleyerek öne eğildiğinde Rüya şaşkınlıkla bize bakıyordu.
Sırıtarak elimi havada salladım. "Bakma sen ona, arada geliyorlar böyle." Baran eğildiği yerden bana ters ters bakarken Rüya şaşkınlığını gizleme gereği duymadan yanımızdan geçip gitti. "Pardon ama salak mısın Baran?" Baran hızlı doğruldu. Ne çok ciddiydi ne de rahattı. Ona doğru bir adım attım. "Bir de istersen eline mikrofon verelim ilan-ı aşk yap ha? Ne dersin? Bu daha kolay gözüküyor."
Sarf ettiğim cümlelerle daha çok sinirlendi. "Saçmalıyorsun." yanımdan hışımla geçti. Arkasından inanmayan gözlerle Rüya'ya doğru gidişine baktım. "Aynen. Haklı değilsem neyim ama." gülmemek için dudaklarımı sertçe birbirine bastırdım. Bu sıkıcı evde bile kendime uğraşacak bir şeyler bulabilmiştim.
Küçük masanın yanına boş sandalyelerden birisini çekerek oturdum. Rüya'nın bizim için getirdiği soğukluklardan bir bardak aldım. "Haber var mı?" Baran'ın sorusuyla Rüya oturduğu yerde dikleşti. "Aradan üç ay kadar süre geçmesine rağmen Ilgaz Yargıç, İzgi'yi aramaya devam ediyor. Bu sadece bulunduğumuz şehir için değil, tüm ülke de arattırıyor seni. Havalimanları, garlar hatta deniz ve demir yollarının giriş ve çıkışlarına kadar adamlarını yerleştirmiş," masaya doğru eğildi, gözlerini üzerime dikti. "Bu adam sana takmış. Ben aramaları azaltmasını beklerken bu adam gün geçtikçe daha çok hırslanıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
Chick-Lit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...