Mafya ve Savcı'ya bu bölümümüz biraz geç kaldı, farkındayım('=
Ancak tuhaf bir karışıklık oldu. Normalde bir kurguya başlamadan önce baştan sona her şeyini belirler ondan sonra başlarım. Öyle ki o kurguya başlamadan önce sonunu bile nasıl bitireceğime kadar ayarlarım. Ama Mafya ve Savcı'nın sonunu nasıl bitirmem gerektiğini bile bilmiyorum. Olaylar birbirine girmiş gibi hissediyorum. Bölümleri yazarken zorlanmaya başladım. Elimde olaylar var ancak nasıl işleyeceğimi bir türlü kestiremiyorum.
Ne olacak böyle?🥺
Bu durumla ilgili fikirleriniz lütfen👉🏻Güvensizlik dolu bir sakinlik içerisindeyim.
Gözlerimi açar açmaz her sabah olduğu gibi tavanla bakışmaya başladım. Genelde insanlar uyanır uyanmaz ya yataktan kalkıp işe koyulurlar ya da direkt telefonuna bakınırlar. Ama ben ne yataktan kalkabiliyordum ne de telefonuma bakmak aklıma geliyordu. Ellerimi saçlarımın arasına daldırdım, yavaşça saç derimi kaşıdım. Kafam karman çormandı. Katilimiz yine geri dönmüştü. Onu yakalamadan bana huzur yoktu. Kimseye huzur yoktu. Tüm gece boyunca bir sağa bir sola dönüp durmuştum. Sanki her an bir telefon gelecekmiş gibi huzursuzdum.
Yeni bir cinayet haberi beni korkutuyordu. katilimiz acımasızdı. insanların gözünü oyacak kadar. Onun karşısında bazen ellerim kollarım bağlıymış gibi hissediyordum. Ne yapacağımı bilemiyordum.
Dün akşam gelen mesajdan sonra içimde huzursuz bir his baş edinmişti. O yemeğin üzerinden saatler geçmiş olmasına rağmen bu histen hiçbir şekilde kurtulamamıştım. İğrençti.
Başımı yastıktan kaldırıp yatakta oturur bir pozisyona geçtim. Bacaklarımı karnıma doğru çektim. Şimdi de duvarla bakışmaya başlamıştım. Seslice ofladım. Böyle boş boş duvarları seyretmenin bir anlamı yoktu.
Ayaklarımı yataktan aşağıya sarkıttım. Tokadan fırlayan saçlarımın bir anda gözümün önüne düşmesiyle homurdandım. Birbirine girmiş olan saçlarımın arasında zorlukla bulduğum tokayı acımadan sertçe çekip çıkarttım. Birkaç saç telim tokayla beraber elime geldiğinde dudaklarımı büzdüm. Dağınık saçlarımı rastgele tepeden bir topuz yaparken yataktan indim. Mutfağa geçerek ilk iş olarak çay makinesinin altına su koyarak fişe taktım. Suyun kaynamasını beklemek yerine mutfaktan çıkıp banyoya geçtim.
Güzelce elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. Kahve gözlerimi ayna da ki yansımamda gezdirdim. Uzun zamandır kendime vakit ayırmadığımı bir kez daha fark ettim. Sanki hiçbir sorunum yokmuş gibi yüzüme çamur maskesinden yapmaya karar verdim. Belki kulağa saçma gelebilirdi ama ben bakım yaptıkça kendimi iyi hissediyordum. Sanki her şey yolundaymış gibi...
Yüzümde ki maskenin kurumasını beklemeden tekrardan mutfağa geçtim. Çay makinesinde yanan yeşil ışığı fark ederek büyük bir kupa çıkarttım. Dolaplarda kahve aranırken bir anda tezgaha sarı bir kutu düştü. Şaşkınlıkla kaşlarım çatıldı. Ama anında yüzümde ki maske varlığını hatırlattı. Daha önce hiç görmediğim sarı kutuyu elime alarak incelemeye başladım. Üzerinde yazan şeyle istemsizce yüzümü buruşturdum. Sarı kutunun içerisini açtım, ıhlamurdan nefret etmeme rağmen kokladım. Cidden sevmiyorum.
Yüzümde ki tuhaf ifadeyle bir tane içerisinden çıkarttım. Kupanın içerisine attım. Hemen üzerine sıcak suyu döktükten sonra çekmeceden bir kaşık çıkartarak karıştırdım. Biraz soğuması için onu mutfak masasının üzerine bırakarak buz dolabına yöneldim. Karnımı doyurmaya yetecek şekilde biraz peynir, zeytin, reçel çıkartarak masanın üzerine yerleştirdim.
Yüzümde ki maskeyi yoklamak adına parmak uçlarımı dokundurdum. Parmaklarımda hissettiğim ıslaklıkla anında geri çektim.
Masanın üzerine bıraktığım ıhlamur bardağını alarak önce burnuma götürdüm. Kokusunu aldığım anda burnum kırışmıştı. Dudaklarıma dayadığım kupadan bir yudum aldım. Ancak midem anında bulanmıştı. Kupayı geri masanın üzerine bıraktım. İçemiyordum işte, zorlamanın bir anlamı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...