Bazılarıyla geçmişim olması beni çok üzüyor...Genç kız , dizlerini karnına kadar çekmiş soğuk kaldırım taşının üzerinde tek başına oturuyordu. Buraya geleli saatler olmuştu belki de. Kollarını bacaklarının etrafına dolamış, çenesini dizinin üzerine koymuş bahçede neşeyle oyunlar oynayan çocuklara bakıyordu.
Bu yetimhaneye geleli bir ayı geçmişti. Tek bir arkadaşı dahi yoktu. Buradaki müdireleri onlarla güzel ilgileniyordu. Müdiresini seviyordu ama tek bir tane bir arkadaşı dahi yoktu. Onu en çok üzen şeylerden birisi de buydu.
Tam gözünün önüne düşen kahverengi saç tutamı onu rahatsız etti. Ama onu geriye atmak gibi bir girişimde de bulunmadı. Bugün keyfi yerinde değildi. Hala evini özlüyor, anne ve babasının sıcaklığını arıyordu. Sadece bir gecede hatta birkaç dakika içerisinde hayatı tepe taklak olmuştu. Bazen kendi kendisine düşünüyordu. Keşke, diyordu, keşke o akşam annemle babamın yanından hiç ayrılmasaydım onlarla beraber bende ölseydim. Ne zaman bu düşünce kafasının içerisine düşse sonunda hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Hava sıcaktı. Güneşin en tepede olduğu saatlerdi. Kendisine ağacın gölgesinde bir yer bulduğu için şanslı görüyordu. Gözlerini kapatarak olduğu ortamdan soyutlanmaya çalıştı. Ancak bir anda bahçede kopan gürültüyle oturduğu kaldırım taşında sıçradı. Gözlerini açıp sesin kaynağına doğru döndüğünde az ilerisinde ki büyük ağacın altında kavga eden iki genci fark etti.
Birisi oldukça sakin olmasına rağmen diğeri tam tersiydi. Biraz daha onlara yakın olsa ne konuştuklarını daha net duyabilirdi. Sinirli olan gencin bir anda susmasıyla karşısında ki genç konuşmuştu. Ancak genç kız onları duyamıyordu. Açıkçası pek de umurunda değildi. Sadece buraya geldiğinden beri ilk defa bir kavgaya şahit olduğundan şaşkındı.
Sakin olan genç konuşmaya devam ederken kimsenin beklemediği bir şey oldu: sürekli bağırıp duran genç ona sert bit yumruk attı. Genç kız şaşkınlıkla elini dudaklarının üzerine kapattı. O, kavganın birazdan bitmesini beklerken tam tersi olmuş kavga daha da büyümüştü.
Yere düşen genç yüzünü tutarken müdire koşarak bahçeye çıkmış, hızlıca olayın olduğu tarafa yönelmişti. Normalde bir kavga olduğunda o kavganın etrafına bir sürü insan toplanırdı. En azından genç kızın gittiği okulda böyleydi. Ancak onların yanına kimse gitmiyor aksine insanlar onları sessizce uzaktan seyrediyorlardı.
"O yurdun en belalı çocuğu." bir anda sağ tarafından gelen ince sesle oturduğu yerde bir kez daha sıçradı. Yanına oturan genç kız onunla aynı yaşta olmalıydı. Kısa kumral saçları, hafif çekik koyu kahve gözleri ve beyaz teniyle güzeldi. Genç kız şaşkınlıkla yanına oturan kıza bakarken kız ondan ziyade karşısında ki kavgayı seyrediyordu. "Burada yeni olduğundan pek bilmezsin diye diyorum," yavaşça başını çevirdi ve göz göze geldiler.
Kız ona elini uzattığında tereddütle eline bakındı. "Ben Hande, ya sen?" genç kız kararsızca ona uzatılan ele baktı. Buraya yeni gelmişti. Önce ki yurtta iyi olduğunu sandığı birtakım arkadaşlar edinmişti. Ancak onun zayıf noktasını bilen sözde arkadaşları bir süre sonra onun acılarıyla dalga geçmeye başlamışlardı. En sonunda dayanamayarak onlara patlamıştı ve sonu kötü bitmişti. Zaten orada ki müdiresini de sevmiyordu.
Elinin titremesini gizlemeye çalışarak ona uzatılan eli tuttu ve sıktı. "Ben de İzgi, memnun oldum." Hande memnuniyetle gülümsemişti. "Neden yalnızsın?" İzgi, Hande'nin bu sorusunu beklemediğinden hazırlıksız yakalanmıştı. "Arkadaş... bana göre değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanımdaki Yalancı
ChickLit(Eski adı: Mafya ve Savcı) Sabahları Savcı, geceleri Mafya olan bir adam; Ilgaz Yargıç. Dürüst, güvenilir, başarılı bir Savcı; İzgi Erçin. "Beni daha ne kadar kandırabilirsin diye düşünürken her seferinde yere çakılıyorum. Sana güvenmemi istiyorsu...