Otuz Beşinci Bölüm

5 0 0
                                    

Öfkemi unutmaya çalışarak neşeli neşeli kapıyı açmaya gittim. Bilge gelmişti. "Hoş geldin" dedim. "Hoş buldum" dedi gülümseyerek. İçeri girdiğinde sarıldık. Onu salona aldım. "Erken mi geldim?" diye sordu. "Hayır, tam zamanında geldin. Beren de gelir şimdi" dedim. Başını salladı. Ardından çantasından telefonunu çıkarıp birini aradı. "Ben arkadaşımın evine geldim. Doruk önce beni bıraktı, sonra arkadaşıyla buluşmaya gitti" dedi. Daha sonra fısıldayarak "Annem seninle konuşmak istiyor da" dedi ve telefonu bana uzattı. Annesiyle konuşup telefonu ona geri verdim. "Hoşçakal" dedi ve telefonu kapattı. "Böyle mülakata girer gibi oldu ama... Kusura bakma" dedi Bilge. "Ne kusuru Bilge? Bir şey yok bunda. İlk defa kalacağın bir yer ve ailen beni doğru düzgün tanımıyor. Haklılar. Ben Berenlerde ilk defa kalacağımda benim annem de böyleydi" dedim. Gülümsedi. "Şey... Onun haberi var mı benim de geleceğimden? Sorun olmaz değil mi? Sanki benden pek hoşlanmıyor da" dedi sıkılarak. "Tabi ki haberi var. Onu dert etme. Ayrıca senden hoşlanmıyor da değil. Beren yeni tanıştığı insanlara biraz mesafelidir sadece. Yeni tanıştığımız zamanlarda bana karşı da öyleydi. Çok takılma yani" dedim. Başını salladı. Kısa süre sonra da Beren geldi.

"Neden şu telefona bakıyorsun sürekli? Bizi bunun için mi çağırdın?" dedi Beren. "Affedersiniz kızlar. Ulaş'a mesaj atıyordum da" diye özür diledim. Eve gidip gitmediğini sormuştum. "Dur tahmin edeyim, kızların olduğu bir ortamda değil mi?" dedi. Cevap vermedim. Beren "Ne oluyor sana böyle Destina? Böyle şeyleri sorun edecek bir kız değildin sen. Yeni yeni huylar mı ediniyorsun?" dedi. Haklıydı. Ben böyle biri değildim. Öz güvenli bir kızdım. Ta ki Koray'ı tekrar görüp o lanet günleri hatırlayana kadar. Ulaş'ı tanımama rağmen yine de o zamanki halimle beni sevmeyeceğini düşünüyordum. "Aman boş verin beni. Devam edin anlatmaya. Bir kulağım sizdeydi benim" dedim. Bunu onlara anlatmak istiyordum ama anlatırken daha da kötü olacağım için vazgeçiyordum. O sırada Beren'in telefonu çaldı. "Babam arıyor" dedi ve sanırım duymamızı istediği için bizim yanımızda açtı telefonu. Birbirlerine hal hatır sorduktan sonra "Evet baba, konuştum. Seninle tanışmaya gelecek ama şu an Çanakkale'de. Ailesi orada yaşıyor. Oradan döndükten sonra seninle tanışacak" dedi ve bana baktı. Gülümsedim. Daha sonra Beren "Tam olarak ne zaman geleceğini bilmiyorum. Tatilden sonra geleceğini biliyorum sadece. Günü belli değil. Neden bu kadar detaylı sordun ki?" diye sordu babasına. Aldığı cevabı bizim de duymamız için tekrar etti. "Erkek arkadaşımı iyi ağırlamak istiyorsun?" dediğinde yine baktı. Onun adına çok mutluydum. "Teşekkür ederim baba" dedi. Vedalaşıp telefonu kapattılar. "Ne diyorsun Destina? Sence ciddi mi?" diye sordu. "Samimi gibi görünüyor. Ama babanı da çok tanımıyorum ki Beren. Nasıl yorum yapayım?" dedim. Bilge'ye dönüp "Babamla aramızda biraz sorun vardı da eskiden" diye açıkladı. "Onu affetmeli miyim yoksa etmemeli miyim diye düşünüyorum hâlâ" diye ekledi. O sırada telefonum çaldı. Ulaş arıyordu. Hem onunla konuşmak hem de yiyecek tepsisini hazırlamak için mutfağa gittim. Görüntülü arıyordu. "Ne yapıyorsun güzelim?" diye sordu. "Hiç. Konuşuyorduk kızlarla. Sen ne yapıyorsun?" diye sordum. Dışardaydı. "Yoldayız biz de. Armağan ve Rüya'yı bırakıp eve geçeceğiz" dedi. "Selam söyle hepsine" diye karşılık verdim. "Söylerim" dedi. "Senin işin var sanırım" diye ekledi hemen ardından. "Atıştırmalık götüreceğim kızlara. Tepsi hazırlıyorum" diye cevapladım. "Brownie mi o tabaktaki?" diye sordu iç geçirerek. "Evet. Merak etme, gelince sana da yaparım" dedim. "Bir tanesin" dedi gülümseyerek. "Bu arada çocukların da sana çok selamı var. Ben seni tutmayayım sevgilim. Çıktığımı haber vermek için aramıştım. Selam söyle kızlara" dedi. "Söylerim " diye karşılık verdim. "İyi geceler güzelim" dedi. "İyi geceler" diye karşılık verdiğimde telefonu kapattı. Arkama döndüğümde babamla karşılaştım. "Siz ne zaman geldiniz?" diye sordum. Soruma cevap vermeden "Oyo gocolor gozolom" dedi yüzünü buruşturarak. "İgrençsiniz" dedi ve elindeki boş bardağı makineye koydu. Ardından "Az önce geldik biz de. Sizi rahatsız etmemek için salona geçtik sessizce" diye cevapladı sorumu. Salona gidip annemi selamladım ve odama döndüm.

Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin