Kırk Birinci Bölüm

2 0 0
                                    

Beren Kaya
Akşam yemeğinde "Sana bir şey söyleyeceğim" dedim anneme. "Söyle kızım" dedi bana bakarak. "Giray'ın ailesi gelmiş de. Benimle tanışmak istiyorlarmış. Yarın akşam yemeğe davet ettiler" dedim. Annem duraksadı. Bir yudum su içip bana döndü. "Git kızım. Çocuk bizimle tanışmayı kabul etmiş. Sen gitmezsen ayıp olur" dedi. "Ama eğer gitmek istemiyorsan bunu ona uygun bir şekilde anlat. Seni zorlayacak değil ya" diye ekledi. "E bir de evlen tam olsun" dedi Berk. Annem "Sen karışma" dedi. "İyi de anne daha on yedi yaşındalar. Ne gerek var bunlara?" dedi Berk. Ne yalan söyleyeyim haklıydı. Babam istemeseydi ben de Giray'ı ailemle bu kadar erken tanıştırmazdım. "Küçük oldukları konusunda haklısın. Ama bu ne ablandan ne de Giray'dan kaynaklı. İki tarafın da ailelerinden dolayı böyle oldu. Babanın ablanın erkek arkadaşına yaklaşma şekli diğer babalar gibi değil. Önceden başımızdan geçen bazı şeylerden dolayı baban biraz önyargılı yaklaştı ve Giray'ın iyi biri olduğuna emin olmak istedi. Giray'ın ailesi de şehir dışında. Çocuklarından uzaktalar. Haklı olarak onların nasıl insanlarla görüştüklerini bilmek, iyi insanlar olduğundan emin olmak istiyorlar. Yani bunun sebebi aileler" dedi annem. "Önceden olan olaylar derken ne demek istiyorsun? Neden kimse bana bir şey anlatmıyor?" diye sordu Berk. Annem "Benim anlatabileceğim bir şey değil. Baban isterse anlatır. Ablan bile yeni öğrendi ayrıca" diye cevapladı. Berk başını salladı. Annem bana dönerek "Geç kalmazsın değil mi?" diye sordu. "Hayır, erken dönerim" diye yanıtladım.
Destina Karaca
Eve girdiğimde yemek masası hazırlanıyordu. "Geç kaldın bugün" dedi babam. "Anneme haber vermiştim aslında geç kalacağımı" dedim. Babam "Neredeydin?" diye sordu. "Ulaş bana bisiklet sürmeyi öğretti" dedim. Belli belirsiz gülümseyerek "Öğrendin mi?" diye sordu. Başımı salladım. "Hem de hiç düşmeden" dedim. "Aferin" dedi burukça gülümseyerek. "Ne oldu?" diye sordum. "Hiçbir şey. Sana yeterli güveni verememişim gibi hissettim. Benimle değil onunla öğrenmişsin. Önemi yok ama. Sonuçta önyargını aşıp öğrenmişsin" dedi. Gidip babama sarıldım. "Güvenle bir ilgisi yok. Küçükken tekrar düşmekten korktuğum için bir daha binmemiştim. Artık büyüdüm. Düşsem de bir şey olmayacağının farkındayım. Sadece bu. Hem bana yüzmeyi sen öğrettin. Bence o çok daha güven isteyen bir şeydi. Ve ben sana güvenip öğrendim. Ben hayatımda sana güvendiğim kadar hiç kimseye güvenmedim baba. Benim şövalyem hâlâ sensin" dediğimde gülümsedi. "Sevindim" dedi.
Yemek sırasında annem "Bugün Giray'ın annesiyle tanıştım. Kafeye geç gitmiştim bugün. Şans eseri o da ben evdeyken geldi. Kahve içmeye davet etti beni. Çocuklara yardımcı olmuşsunuz falan diye teşekkür etti. Çok tatlı bir kadın. Sen gördün mü?" diye sordu. "Evet, sabah karşılaştık" dedim. "Beren'le tanışacaklarmış yarın" dedi annem. Başımı salladım. "Beren bir heyecanlı ki sorma" dedim. "Küçük değil misiniz böyle şeyler için? Aileyle tanışmak falan. Zehra ne diyor bu işe? O da pek sevmez böyle şeyleri" dedi annem. "Bilmem, bu akşam konuşacaktı" diye karşılık verdim.
Ertesi Gün
Beren Kaya
Giray'ın ailesiyle tanışmak için hazırlanırken annem de kapıdan beni izliyordu. Siyah bir etek ve pembe bir kazak giymiştim. Saçlarımı açık bıraktım. Makyaj yaparken "İyi görünüyor muyum?" diye sordum anneme. "Sen her zaman iyi görünüyorsun" dedi. Gülümsedim. Ama annem aynı durumda değildi. Yüzünde onu huzursuz eden bir şeyler var gibi bir ifade vardı. "Bir şey mi var anne?" diye sordum. İçeri girip yanıma oturdu. "Yok bir şey" dedi. Kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra "Öyle bir şey olmaz ama ben yine de her ihtimale karşı seninle konuşayım. Sakın sana kendini kötü hissettirmelerine izin verme, tamam mı? Bazı erkek anneleri biraz şey olur... Ne bileyim? Oğullarına fazla düşkün olurlar. Kaldı ki bir de bu kadının iki oğlu var. Seninle veya benimle empati kuramayabilir. Yani bazıları oğullarının kız arkadaşlarına biraz mesafeli yaklaşabilirler. Umarım olmaz ama eğer böyle bir şey olursa bu seni üzmesin" dedi. "Babaannem de sana öyle davrandı mı?" diye sordum. Çünkü bana bunları söylemesinin bir sebebi olmalıydı. "Hayır çünkü onun bir kızı vardı. Beni ve ailemi anlayabiliyordu. Ama iş yerindeki Zeynep anlattı geçen gün. Onun kızına böyle davranmış erkek arkadaşının annesi. Kız o kadar üzülmüş ki... Kızı üzülünce o da çok üzüldü tabi. O yüzden seninle konuşmak istedim. Ben seni başkaları üzsün diye yetiştirmedim" diye cevapladı. "Merak etme anne. Ben kendini ezdirecek bir kız mıyım? Zaten Giray da buna izin vermez. Ben de kendimi onlara ezdirmem. Beni kimse üzemez. Sen bir bana baksana. Zehra Hanım'ın kızıyım ben. Kim üzecekmiş beni?" dediğimde annem güldü. "Çok havalısınız Beren Hanım" dedi bana sarılırken. O sırada telefonum çaldı. Babam arıyordu. Annem de görmüştü onun aradığını. Telefonu açtım. "Kızım nasılsın?" diye sordu babam. "İyiyim baba. Sen nasılsın?" dedim. "Ben de iyiyim. Erkek arkadaşının ailesiyle tanışacakmışsın bugün. İstersen seni ben bırakabilirim" dedi babam. "Teşekkür ederim baba. Giray'la beraber gideceğiz" diye karşılık verdim. "Peki kızım. Sen bilirsin. Umarım iyi geçer" dedi. Vedalaşıp telefonu kapattık. "Artık beni her gün arıyor" dedim anneme. Eskiden haftada bir konuşurduk. O da çok kısa olurdu. Sadece iyi olduğumu söyleyecek kadar sürerdi. "Seninle çok sık konuşmasa da her gün seni soruyordu" dedi annem. "Keşke daha önce farkına varıp benimle daha önce konuşsaydı. Ama sorun değil. Aramızı düzeltmeye başladığımız için mutluyum" dedim. "Ben de" dedi annem. "Tabi keşke daha erken olsaydı. Hatta keşke hiç böyle şeyler yaşanmasaydı" dedi. "Rengin'in ölümü hepimizi çok üzdü. Ama babanı gerçekten çok derinden yaraladı. Günlerce doğru düzgün yemek yemedi, konuşmadı. Ağlamaktan sesinin kısıldığını hatırlıyorum. Sen de ona benzeyince... Hep Rengin'i ve hatalarını hatırladı. O da böyle olsun istemezdi" diye ekledi. O sırada zil çaldı. Annem kendini topladı. "Giray gelmiştir" dedi ayağa kalkarken. "Dediklerimi unutma tamam mı?" deyip bana bir miktar para verdi. "Gitmeden önce tatlı veya çiçek alırsın" dedi. Başımı salladım. "Hoşçakal" deyip anneme sarıldım. "Güle güle" dedi annem gülümseyerek. Ben montumu giydikten sonra annem saçlarımı düzeltti. Gülümseyerek el sallayıp evden çıktım.
Apartmana geldiğimizde "Ben bir dakikalığına Destina'yı görsem olur mu?" diye sordum. "Tabi güzelim" dedi Giray. Zili çaldım.
Destina Karaca
"Beren gelmiştir" dedim masadan kalkarken. Tam da tahmin ettiğim gibiydi. Beren tüm güzelliğiyle karşımdaydı. "Hanımefendi bu ne güzellik? Gözlerim kamaştı ışıltınızdan" dedim. Beren gülümsedi. "Olmuş mu?" diye sordu. "Deli misin? Olmak ne kelime? Mükemmeliğine mükemmellik katmışsın" dedim. "Gitmeden önce seni bir göreyim dedim. Şans getirsin diye" dedi Beren. "İyi yapmışsın" dedim gülümseyerek. Kısık sesle "Çıktıktan sonra bize gel de akşamın kritiğini yapalım" dedim. Beren başını salladı. "İyi şanslar bebeğim. Umarım güzel geçer" dedim. "Umarım" dedi Beren heyecanla. Giray'a bakıp "İyi akşamlar" deyip el salladım. Aynı şekilde karşılık alınca Beren'le de vedalaşıp içeri girdim.
Beren Kaya
Giray "Biz geldik" dedi içeriye girdiğimizde. Ailesi bizi görünce ayağa kalktı. "Merhaba, iyi akşamlar" dedim gülümseyerek. "Hoş geldin Berenciğim" dedi annesi. Babası da "Hoş geldin kızım" dedi. Giray bizi tanıştırdı. "Babam Zafer, Annem Nurhayat" diye ailesini tanıttı. "Kız arkadaşım Beren" dedi hemen ardından. "Memnun oldum" dedim. Annesi bana sarılırken "Biz de çok memnun olduk Beren. Ne kadar güzel bir kızsın sen böyle" dedi. Gülümseyerek teşekkür ettim. "Hoş geldin Beren. Nasılsın?" dedi Hakan abi. "İyiyim Hakan abi. Sen?" diye karşılık verdim. "İyiyim. Giray'ın heyecanıyla uğraşıyorum sabahtan beri" dediğinde gülümsedim.
Yemek sırasında "Ailen nasıl? İyiler mi?" diye sordu Zafer amca. "İyiler. Size çok selam söylediler" dedim. "Sağolsunlar. Bir gün onlarla da tanışırız umarım" dedi Zafer amca. "Umarım" dedim gülümseyerek. "Annen ile baban ayrıymış Berenciğim" dedi Nurhayat teyze. Yutkundum. Giray söylemiş olmalıydı. Bunun utanılacak hiçbir yanı olmamasına rağmen bunu arkadaşlarımın ailesinden duymak beni hep rahatsız ederdi. "Evet, öyleler" dedim. "Ne kadar süredir ayrılar?" diye sordu bu sefer. "Anne ne alakası var da şimdi durduk yere bunu soruyorsun? Beren sizinle tanışmak için burada. Ailesi hakkında konuşmak için değil" dedi Giray. "Ben de Beren'i tanımak için soruyorum oğlum" dedi Nurhayat teyze. Tartışmanın daha fazla büyümemesi için "Yaklaşık dört yıldır ayrılar" diye cevapladım. Giray'a baktım. Mahcup bir şekilde bana baktı. "Sen hangisiyle kalıyorsun?" diye sordu bu sefer. "Anne uzamadı mı bu konu?" dedi Hakan abi. Nurhayat teyze ona baktı ama bir şey söylemedi. "Kardeşim ve ben annemle yaşıyoruz" dedim. "Üniversitede ne okumayı düşünüyorsun Beren?" diye sordu Zafer amca. "Psikoloji okumak istiyorum" diye yanıtladım. "Çok güzel. İstanbul'da mı okumak istiyorsun yoksa şehir dışında mı?" diye sordu bu sefer. "Aslında herhangi bir şehir belirlememiştim ama lise birinci sınıftan beri en yakın arkadaşımla üniversitede aynı evde kalmanın hayalini kuruyorduk. Sonra o Ankara'da okumak istediğine karar verdi. Bana da güzel gelmişti. Bu yüzden Ankara'ya daha sıcak bakıyordum ama bu hayalimizden biraz uzaklaştık. Eylülde Ankara'ya taşınacak onlar. Ankara'da bir okul kazanırsa ailesinin evinde kalacaktır. O yüzden şu an benim için de şehir pek fark etmiyor" dedim. "Bahsettiğin arkadaşın karşı dairede oturan kız mı?" diye sordu Nurhayat teyze. Başımı salladım. "Dün onun annesiyle tanıştım. Çocuklara çok yardımcı oluyormuş. O yüzden teşekkür etmek istedim. Çok şeker bir kadın. Senden de çok övgüyle bahsetti. Çok seviyor seni" dedi Nurhayat teyze. "Ayla teyzem öyledir. Çok şekerdir. Birbirimizi de çok severiz" dedim gülümseyerek. "Annenle de arkadaşlarmış. Onlar önceden mi tanışıyorlar yoksa kızıyla sen arkadaş olduğunuz için mi tanıştılar?" diye sordu bu sefer. Neden ailemle ilgili bu kadar çok soru sorduğunu anlamak zor değildi. Ortaokulda da bu muamleye maruz kalmıştım. O da çoğu aile gibi düşünüyordu. Boşanmış ailelerin çocuklarının iyi bir aile yaşantısı olmadığını, dolayısıyla iyi yetişmediğini düşünenlerdendi. O yüzden ailemle ilgili sorular sorarak aile yaşantımı ve dolaylı olarak da benim yetişme tarzımı öğrenmek istiyordu. Ama ailemle ilgili bu kadar çok soru sorması gerçekten rahatsız edici olmaya başlamıştı. Bunun hoşuma gitmediğini ve sinirlendiğimi belli edecek şekilde derin bir nefes verdim. "Benim annem biraz evhamlıdır. Ben Destinalarda ilk defa yatıya kalacağım zaman ailesiyle tanışmadan kalmama izin vermeyeceğini söylemişti. Destina da annesine söylemiş bunu. Ayla teyze annemi kahve içmeye davet etti. O şekilde tanıştılar ve çok da iyi anlaşmışlar. Görüşmeye devam ettiler sonra. Yani biz sebep olduk" dedim. Başını salladı. Ve az önceki nefes verişimden sinirlendiğimi anlamış olacak ki bana bir daha ailemle ilgili soru sormadı. Evden ayrılacağım zaman "Seninle tanıştığımıza çok sevindik Berenciğim" dedi Zafer amca. "Ben de" dedim gülümseyerek. Nurhayat teyze "Gerçekten öyle Berenciğim. Yine bekleriz" dedi. "Ay ben de kesin gelirim(!)" demek geçiyordu içimden. Gülümsemekle yetindim. Giray beni eve bırakmak için montunu alırken "Senin gelmene gerek yok canım. Babam alacak beni" dedim. Ona çok kızgındım ve şu an beni eve bırakmasını dahi istemiyordum. Giray kısa bir süreliğine bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Söylemedin" dedi. "Unutmuşumdur" diye karşılık verdim. Giray "Peki tamam. Gidince haber ver ama" dedi bana sarılırken. Başımı salladım. Ben medivenleri inip gözden kaybolana kadar kapıyı kapatmadı. O kapıyı kapatınca tekrar yukarı çıkıp Destinaların zilini çaldım. Kapıyı Ayla teyze açtı. "Hoş geldin tatlım" dedi beni içeriye alırken. "Hoşbulduk Ayla teyze. İyi akşamlar" dedim. "Nasıl geçti?" diye sordu. "İyiydi" dedim. Onu annem gibi sevdiğim için gerçeği söylemek istiyordum. Ayla teyze benim anne yarımdı. Ama öğrenirse anneme anlatırdı. Ve annemin bilmesini istemiyordum. O sırada Destina da odasından çıktı. "Hoş geldin" dedi. "Hoş bulduk" dedim ona sarılırken. Daha sonra salonda oturan Engin amca ve Umay ablaya da selam verdim. "Gel biz odama gidelim" dedi Destina. Olayları dinlemek için heyecanlıydı. Odaya girdiğimizde kendimi armut koltuğa bıraktım. "Nasıldı?" diye sordu Destina. Benden beklemediği bir asabiyet ve bıkkınlıkla "Bok gibiydi" dedim. Destina'nın yüzündeki gülümseme yerini şaşkınlığa bıraktı. "Neden?" diye sordu üzgünce. "Aslında direkt eve gidip sadece uyumak istiyordum. Gerçekten kimseyle konuşacak halim kalmadı. Sırf seni kırmamak için geldim" dedim. "İyi misin? Kötü bir şey mi oldu?" diye sordu bu sefer. "Aslında annem söylemişti. Beni uyarmıştı. Ama ben ihtimal vermemiştim. Kadın ağzıma sıçtı resmen" dediğimde Destina araya girip "Annem çok tatlı biri olduğunu söylemişti. O sevmiş. Kapıda karşılaştığımızda da gayet iyi birine benziyordu. Ulaş'ı bilirsin, o mesafeyi sever. Öyle herkese kolay kolay güvenmez ama o bile iyi bulmuştu" dedi. "Başlarda gerçekten öyleydi. İlk yirmi dakika mükemmeldi. Sonra kadın alakasız bir şekilde bir anda bana 'annenle baban ayrıymış' dedi. Neye uğradığımı şaşırdım Destina. Sonra peş peşe sıraladı soruları. 'Ne kadar zamandır ayrılar, sen hangisiyle kalıyorsun?' falan dedi. Hadi bunları geçtim. Gerçekten beni tanımak için soruyor olabilir sonuçta. Ama bana Ayla teyzeyle annemin nasıl arkadaş olduğunu bile sordu ya. Şaka gibi. Ama verdiğim cevaptan memnun olduğuna eminim. Ailemle ilgili bu kadar soru sorarak yetişme tarzımı anlamaya çalışıyor. Sanki bu şekilde öğrenebilecek gibi. Ben de ilk defa sizde kalacağım gün annemin senin aileni tanımadan izin vermeyeceği için tanıştıklarını anlattım işte. Bunu duyunca içinden 'Demek ki annesi herkese güvenmiyor. O zaman dikkatli yetiştirmiştir kızını' deyip memnun olmuştur. Bir dereceye kadar ailemle ilgili soruları anlayabilirdim. Ama bu sorunun saçmalığı gerçekten hiçbir şekilde açıklanamıyor ya. Bir süre sonra da rahatsız etmeye başladı bu kadar soru" dedim. Çok sinirlenmiştim ve içimi dökmek iyi gelmişti. "Ay nasıl bir kadın bu Beren?" dedi Destina. Ses tonundan belli oluyordu onun da sinirlendiği. "Giray'a da çok öfkelendim ve kırıldım. Bana sormadan ailem hakkındaki şeyleri anlatması çok kötü bir şey" dedi. "Ay Beren saçmalama. Kırılacağını düşünmemiş, haklısın. Ama bu normal bir şey, söylenmeyecek bir şey yok ki. O da öyle düşünmüştür ve söylemiştir. Böyle olacağını düşünmemiştir ki çocuk. Annesi sormuştur zaten. Durduk yere kendi anlatamamıştır. Sen Giray'ı suçlama" dedi Destina. Haklıydı. Ama içimdeki öfke ve kırgınlık bu haklılığı görmezden geliyordu. O sırada kapı çaldı. Ayla teyze odaya girdi. "Size çay getirdim" dedi. Teşekkür ettik. "Beren gerçekten iyi geçti mi güzelim?" diye sordu. "Evet, Ayla teyze. Merak etme. Bir sorun yok. Destina çağırdı beni. Ben o yüzden geldim. Kötü bir şey olduğundan değil yani" dedim. "Sevindim. Ama bir şey varsa bana anlatabilirsin. Bunu biliyorsun. Sen benim kızım gibisin" dedi. Gülümseyerek başımı salladım. Ayla teyze dışarı çıktığında "Niye doğruyu söylemedin?" diye sordu Destina. "Ona söylersem o da anneme söyleyecek. Şu an annemin bilmesini istemiyorum. Eve gittiğimde ne yapacağımı hiç bilmiyorum zaten. Ayla teyze bile tam olarak ikna olmamışken öz annemi her şeyin yolunda olduğuna nasıl ikna edebilirim bilmiyorum. Halimden anlar olan biteni. Beni çok zorlayacak" dedim. "Burada kalırsın bugün. Yarına kadar biraz sakinleşmiş olursun. Böylece annene de bir şey belli etmezsin" dedi Destina. "Annem yine de anlar ki" dedim. Destina "Ay ne var bunda? Kız kıza dedikodu yapmak istiyoruz. Hem yarın tatil zaten" dedi. "Sizinkiler bir şey demeyecekse kalayım" dedim. Çünkü kalmayı ben de istiyordum. Hem Destina'yla dedikodu yapardık hem de yarına kadar sakinleşmiş olurdum. "Böyle söylediğini duymasınlar. Çok kırılırlar. Ne zaman sana bir şey dediklerini gördün?" dedi Destina. Doğru söylüyordu. "Haklısın. Özür dilerim. Öyle sordum işte" dedim. Destina "Ben annemlere haber vereyim" deyip odadan çıktı. Ben de telefonumu alıp annemi aradım.
Destina Karaca
Salona girdiğimde "Beren bugün burada kalsa olur değil mi?" dedim. "Kalsın tabi kızım. O nasıl soru?" dedi annem. Babam da onu destekledi. "Bizim odadan yastık falan çıkar arkadaşına. İstediğini alsın" dedi annem. Ben salondan çıkarken "Destina" diye seslendi. Geri dönüp ona baktım. "Gerçekten iyi mi geçmiş? Beren iyi değil mi?" diye sordu. "İyi anneciğim merak etme. Dedikodu yapmak istedik sadece" dedim. Annem başını salladı. Odaya geri döndüğümde Beren telefonla konuşuyordu. "Hah, Destina da geldi" dedi. Daha sonra "Annem seninle konuşmak istiyor" diye açıkladı. Telefonu bana uzattı. "Merhaba Zehra teyze" dedim. "Merhaba Destinacığım. Beren bana yemekten sonra eve döneceğini söylemişti. Ama bir anda arayıp sizde kalacağını söyleyince merak ettim. Lütfen bana doğruyu söyle Destina. Beren iyi mi? Kötü mü geçmiş?" diye sordu. "Beren iyi Zehra teyze. Biz sadece öyle kız kıza biraz laflamak istedik" dedim. "Tamam kızım. Sana inanıyorum" dedi Zehra teyze. Bunun beni iyi hissettirmesi gerekirken tam tersine kötü hissetmiştim. Bana olan güvene karşı benim yalan söylemem çok kötüydü. "Kötü bir şey olduysa bile senin Beren'le konuşman iyi olur. Sen daha soğukkanlısın. Onunla konuşur, ona kendini iyi hissettirirsin. Ama öyle bir şey varsa söyle ona lütfen bana anlatsın" dedi Zehra teyze. "Tabi ki. Merak etme Zehra teyze" dedim. Vedalaşıp kapattık telefonu. "Bana vicdan azabı çektiriyorsun" dedim. "Arkadaşın için yapıyorsun bebeğim" dedi Beren gülümseyerek. Ardından "Ben gideyim de annenle babana bir teşekkür edeyim" deyip odadan çıktı. Tam da o çıktığı sırada Ulaş aradı. "Nasılsın güzelim? Ne yapıyorsun?" dedi telefonu açtığımda. "İyiyim. Beren geldi az önce. Dedikodu yapıyoruz" diye yanıtladım. "Nasıl geçmiş?" diye sordu Ulaş. "Çocuğun annesi biraz gıcıkmış" dedi. "Off, yapma ya" dedi Ulaş. "Gördün mü bak? Bir de ailelerimizin arkadaş olmasının iyi olmadığını söylüyordun. En azından senin böyle sorunların yok" diye ekledi. "Haklısın" dedim gülerek. "Ee bir sonraki bisiklet turumuz ne zaman?" diye sordu. "Sen ne zaman istersen" dedim. "O zaman yarın sabah önce birlikte güzel bir kahvaltı yapalım. Sonra sahile gidip bisiklet çalışmalarımıza devam ederiz. Yorulduktan sonra da birer kahve içer eve döneriz. Ne dersin?" dedi. "Çok güzel olurdu Beren bizde kalıyor. Kaçta gider bilmiyorum. Ama kahvaltı olmasa da kahve olur sanırım" diye yanıtladım. "O da olur. Ama bana bir kahvaltı borcunuz var hanımefendi" dedi. "Seve seve beyefendi" dedim gülerek.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 20, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin