Otuz Altıncı Bölüm

4 0 0
                                    

Destina Karaca
Burak öğle yemeğini Nihal'le yemek yerine bizim yanımıza gelmişti. Ve hiçbirimiz garip bakışlarımızı gizleyememiştik. "Neden öyle bakıyorsunuz?" diye sordu otururken. "Şaşkınız. Sabah o kızla gideceğini düşünmemiştik. Ama önceki teneffüsü de onunla geçirdin" diye cevapladı Efe. Burak "Eğlenceli kız Nihal. İyi anlaştık" diye açıkladı. "Yaptıklarından pişman olma da" dedim. Kendimi tutamamıştım. Şimdi Beren'i anlıyordum işte. O Mevsim'le çok iyi anlaşırdı. Onun yerine gelen kızdan hoşlanmayışı da bu yüzdendi. Ben de Ela'yla çok iyi anlaşırdım. Ve ben de onun yerine gelen kızdan hiç hoşlanmamıştım. Burak "Pişman olmaktan bahsederken ne demek istiyorsun?" diye sordu. "Belki de Ela'ya haksızlık ediyorsundur" dedim. "Hiç sanmıyorum" dedi Burak. Kısa bir sessizlik oldu. O sırada Beren ile göz göze geldik. Masanın üstündeki telefonumu işaret etti gözleriyle. Telefonuma baktım. Beren mesaj atmıştı. "Yemeğin bittiyse gidip Ela'ya bir bakalım mı?" yazıyordu. Başımı salladım. "Biz hemen geliyoruz" deyip ayağa kalktık. Ela'nın sınıfına ilerlerken "Kim bilir ne kadar üzülmüştür? Bu çocuğa da ne olduğunu anlamadım. Nasıl böyle değişti birdenbire? Hayret!" dedi Beren. Haklıydı. Burak bir anda çok değişmişti.
Ela sınıfta tek başına oturuyordu. Bizi görünce gülümsedi. Ayağa kalkıp ikimize de sarıldı. Kalbinin kırıldığı her halinden belliydi. "İyi misin?" diye sordum. "Değilim" dedi kısık bir sesle. "Bir kızla gördüm sabah onu. Tam da onunla konuşmaya karar vermiştim. Artık beni rahat bırakmışlardı. Burak'la tekrar birlikte olabilirdik. Sabah buraya gelirken öyle mutluydum ki onunla konuşacağım için. Ama Burak o kızla yanımdan geçip gitti. İkinci teneffüste her şeye rağmen yanına gittim. Ama olmadı. Her şeyi anlatıp haklı olduğumu kanıtlayabilecekken ben sustum. Salak gibi sustum ve beni azarlamasını dinledim öylece. O üzülmesin diye sustum. Ama o hiç düşünmeden öyle kırdı ki beni..." dedi Ela. Beren ve ben iki arada bir derede kalmıştık. Ela'nın neden Burak'tan ayrıldığını tek bilen bizdik. Ve ikisinin de yanında olmamız gerekiyordu.

Burak Çelebi
"Niye böyle yapıyorsun oğlum sen? Ela'nın sendeki yeri bu kadar mıydı?" dedi Efe. Ben de kendime çok kızıyordum ama bunu kimseye söylemeyecektim. "Sonsuza kadar Ela'yı bekleyecek değilim. Hiçbir şey söylemeden bırakıp canı istediğinde geri dönemez. Ben kukla değilim. Benim de bir hayatım var ve hayatıma devam etmek zorundayım. Ela'nın keyfine göre hareket etmeyeceğim" dedim. O sırada kapıda Akın'ı gördüm. Bize doğru geliyordu. "Ben de bugün mesaim gecikti diyordum" diye mırıldandım. Akınlar yanımıza ulaşmıştı. "Burak, uzun zamandır yalnız görüyoruz seni" dedi. "Siktir git Akın" dedim. "Küfür etmeye de başlamışsın. Ne yalan söyleyeyim, böyle olacağını tahmin etmemiştik hiçbirimiz. Terk edilmek insanı epey değiştiriyormuş. Playboy olmaya karar vermişsin. İlk derse girmeden önce Nihal'le, sonraki teneffüs Ela'yla, sonra yine Nihal'le, buraya gelirken de Selin'leydin. Ezikliğin kâr etmeyeceğini anlamışsın. Ela senden ezikliğin yüzünden mi ayrıldı? O yüzden mi çapkın, soğuk bir bad boy olma kararı aldın?" dedi gülerek. Daha fazla dayanamayıp yerimden kalktım ve Akın'a yumruk attım. Akın yere düştü. "O kadar eziksin ki tek yumrukta yere düşüyorsun" dedim gülerek. Ozan bana vurmaya yeltendiğinde Ulaş ona bir yumruk attı. Efe de Fırat'la kavgaya tutuştu. Akın yerden kalkıp bana karşılık verecekken bir yumruk daha attım. Eskiden hep ailemden çekindiğim için susmuş, karşılık vermemiştim. Ama artık ne okuldan ne de ailemden çekiniyordum. Hiçbir şey umrumda değildi. Nöbetçi öğretmen gelip bizi ayırana kadar sürmüştü kavga. "Çabuk hepiniz müdürün odasına" dedi sinirle. Biz odanın yolunu tutarken "Beni çok şaşırttın Burak" dedi. Bundan sonra böyleydi. Eski Burak yoktu.

Destina Karaca
Kantine indiğimizde kimse ortada yoktu. Masa bomboştu. Yan masada oturan çocuklardan biri "Sizinkileri mi arıyorsunuz?" diye sordu. Başımı salladım. "Akınlarla kavga ettiler. Müdürün odasındalar şimdi" dedi çocuk. Beren "Neden?" diye sordu. "Akın geldi yanlarına. İleri geri konuştu. Ama gerçekten ağır konuştu. Hak etmişti. Burak da dayanamayıp geçirdi yumruğu" diye cevapladı çocuk. Hızla merdivenleri çıktık ve soluğu müdürün odasında aldık. Bilge kapıda bekliyordu. "Ne oldu?" diye sordum. "Kavga ettiler. Durmalarını söyledim ama hiçbiri durmadı. Tek başıma engel olamadım. Özür dilerim" dedi Bilge. "Aşağıda duyduk. Akın çok ağır konuşunca bizimkiler sinirlenmiş. Onlar bir kere sinirlendikten sonra biz olsak da tutamazdık. Senin bir suçun yok" dedim. "Nasıl oldu?" diye sordu Beren. "Akın geldi işte. Saçma sapan konuştu. Gerçekten ileri gitti ama. 'Ela senden ezikliğin yüzünden mi ayrıldı?' falan dedi Burak'a. Burak en son dayanamadı, geçirdi yumruğu. Akın yere düştü. Ozan da Burak'a vurmaya yeltendiğinde Ulaş araya girdi. O da Ozan'la kavgaya tutuştu. Efe de Fırat'a girişti. Öyle başladı" dedi Bilge. O sırada bizimkiler odadan çıktı. Yanlarına koştuk. "Bir şeyin var mı?" diye sordum Ulaş'a. "Hayır güzelim. İyiyim ben. Merak etme" dedi. Daha sonra Burak'a dönüp "Sen iyi misin?" diye sordum. "İyiyim ben de. Hepimiz iyiyiz. Hiçbirimizin bir şeyi yok" dedi. Efe'ye baktım. Başını salladı. "Ceza falan yok değil mi?" diye sordu Beren. Burak "Yok. Efe'nin takım arkadaşları ve Ekin geldi bizim hemen arkamızdan. Akınların suçlu olduğunu söylediler. Çok destek çıktı çocuklar" diye yanıtladı. Ulaş'a sarıldım. O an diğerleri de çıktı odadan. Hepsinin gözleri, elmacık kemikleri ve çeneleri morarmış; dudakları ve burunları kanamıştı. Bize bakıp sessizce uzaklaştılar. "Ne hâle getirmişsiniz çocukları" dedi Beren. Burak "Çenesini tutsaydı böyle olmazdı" dedi. "Yalnız sen de neymişsin be Burak" dedi Efe. "Estağfirullah kardeşim. Ulaş'ın yanında bir hiç. Beni savunmak için mi kavga etti yoksa Destina için mi kavga etti anlamadım ama çok iyiydi" dedi Burak. Ulaş "İkisi de. Destina'ya olan tavırlarına sinirleniyordum ama içime atıyordum. Destina olay çıkmasını istemiyordu. Sana söylediklerine de sinirlendim bugün. İçime attıklarımın bahanesi oldu işte. İkisini de aradan çıkardım" dedi. "Neyse, bu sefer hiç kızamayacağım. Ellerine sağlık" dedim ve yanağına bir öpücük bıraktım. Kavga etmesi iyi bir şey değildi tabi ki ama ben yokken arkadaşımı koruması çok hoşuma gitmişti.

Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin