Üçüncü Bölüm

97 5 0
                                    

Okula gitmek için evden çıktım. Ben evden çıktığım sırada karşı daireden de daha önce hiç görmediğim biri çıktı. Benim yaşlarımda bir erkekti. Üzerindeki okul forması birkaç sokak aşağıdaki bir lisenin formasıydı. "Günaydın" dedi beni fark edince. "Günaydın" diye karşılık verdim. "Dün taşındım buraya. Ben Giray" dedi ve elini uzattı. "Ben de Destina" dedim uzattığı elini sıkarak. "Hoşgeldin" diye de ekledim. "Hoşbuldum" dedi gülümseyerek. "Sonra görüşürüz o zaman. Bana müsaade. Okula yetişmem lazım" dedim. Hafifçe gülerek "Görüşürüz" dediğinde merdivenleri inmeye başladım. Taşındığını nasıl oldu da fark etmedik diye düşünürken evin sahibi Oya teyzenin evi içindeki mobilyalarla birlikte kiraladığını hatırladım. Eve taşınırken sadece giysilerini ve küçük eşyalarını sessiz sedasız getirebilirdi. Apartman kapısına ulaştığımda sırtımdaki ağır çantam ve gitarım yüzünden kapıyı açamadım. İkinci kez kapıyı açmaya yeltendiğimde başka biri kapıyı çekerek benim yerime açtı. Arkamı dönüp baktığımda Giray olduğunu fark ettim. "Teşekkür ederim" dedim gülümseyerek. "Önemli değil. İyi dersler" dedi ve gülümseyerek karşılık verdi. "Sana da" dedim ve birbirimizin ters yönünde yürümeye başladık. Köşede beni bekleyen Efe'yle göz göze geldim. Yanına ulaştığımda "Kim o?" diye sordu. "Yeni karşı komşumuz" diye cevapladım. "Ne konuştunuz? Ters bir şey demedi değil mi? Öyle bir şey varsa söyle bilelim" dedi. "Hayır. Demedi. Aksine çok iyi biri. Hadi gidelim. Beren'i alacağız daha" dedim ve Efe'yi itmeye başladım. "Tamam kanka bırak ben yürürüm" dediğinde güldüm. Yolda yürürken onu itmemden nefret ederdi. Gözleriyle gitarımı işaret ederek "Hayırdır? Ne oldu yine bu külüstüre?" dedi. "Sensin külüstür" dedim ve küçük bir çocuk gibi dil çıkardım. Külüstür demesinin sebebi gitarı uzun zamandan beri kullanıyor olmamdı. O gitarı babam bana doğum günümde hediye etmişti. İlk gitarımdı ve hâlâ kullanıyordum. Babam ve annem yeni bir gitar almayı teklif ettiklerinde reddediyordum. Yine doğum günü hediyesi olarak alırlarsa belki yeni bir gitarı kabullenebilirdim. Çünkü onlardan gelen doğum günü hediyelerimi çok önemsiyordum. Bir süre yürüdükten sonra Beren'i de alıp yola devam ettik. Otobüs durağına yaklaştığımızda "Siz önden gidin. Ben şunu Ümit abiye bırakıp geleyim" dedim gitarımı hafifçe havaya kaldırarak. Ümit abi eski komşumuzdu. Eşi Nalan abla ile birlikte alt katta oturuyorlardı. Daha sonra Nalan abla iş yerine daha yakın bir yerde oturmak istediği için taşınmışlardı. "Olmaz öyle şey. Birlikte gidelim" dedi Beren. "Tamam, peki" dedim ve birlikte Ümit abinin müzik evine girdik. Beni görünce "Ooo! Destina, hoşgeldin abiciğim. Hangi rüzgar attı seni?" dedi. "Hoşbuldum abi. Benim emektar yine sorun çıkardı da" dedim. "Hallederiz. Söyle bakalım" dedi. "Tellerinden birkaç tanesi koptu" dedim. "Bakayım" dediğinde gitarı ona uzattım. Gitarı kılıfından çıkarıp inceledi. "Tamam, hallederiz. Yarın gelip alırsın" dedi. "Sağol abi. Nalan ablaya selam söyle" dedim. "Söylerim. İyi dersler size" dedi. Dışarı çıkıp otobüse bindik. Otobüste yine her zamanki gibi yer bulma sıkıntısı yaşamıştık. Oturacak yerden geçtim, ayakta duracak yer bulduğumuza seviniyorduk bazen. Sıradaki durakta koltuklardan biri boş kalmıştı. Bugün sıra Efe'deydi. Birkaç dakika geçmişti ki otobüse binen teyzelerde biri "Bu yeni nesil de hep böyle. Bir tanesi de kalkıp yerimi vereyim demiyor" dedi. Efe "Neden herkes bizim süper güçlerimiz olduğunu sanıyor? Biz yorumlamıyor muyuz? Bu çantanın içi boş mu sanıyorlar?" dedi bıkkınlıkla. Efe'nin yanında oturan ve bizim yaşlarımızda olan çocuk "Doğru diyorsun ya! Bunun sekiz saat ders işlemesi var, okuldan sonra dershanesi var, hafta sonu da yine kurslar var. Şu çantaların dili olsa da konuşsa" diye onayladı.  "Aaaa. Terbiyesizler. Şunlara bak. Kalkıp özür dileyip yer vereceklerine bize laf yetiştiriyorlar" diye yakındı kısa boylu teyze. "Lanet olsun. Oturmuyorum hiçbir yere. Gel otur teyze" diyerek sinirle yerinden kalktı Efe. "Ne yermiş be! Ben de oturmuyorum. Gel teyze sen de buraya otur" dedi ve kalktı Efe'nin yanında oturan çocuk. Nihayet okula geldiğimizde yoğun bir uykusuzluk çektiğimiz için iki ders boyunca hepimiz uyumuştuk. Beren "Dün Eren gelmedi kafeye. Bir şey mi oldu ki?" diye sordu. Efe "Yok be. Ne olacak?" diye umursamazca karşılık verdi. "Bunlar geçen hafta matematik dersinden tüm sınıf olarak topluca kaçmışlar. Matematik hocası da sinirlenmiş bir hafta erken yapacakmış onların yazılısını. Ona çalışıyorlardır belki" dedim. Beren "İyi de Eren ders çalışmaz ki" diye karşılık verdi şaşkın bir yüz ifadesiyle. "Beren, bu kendine sevgili yapmış olmasın" dedi Efe ortalığı karıştırmak istercesine. Beren yüzüne ağlar gibi bir ifade yerleştirerek "Destina? Yapmamıştır değil mi?" diye sordu. "Yapsa haberimiz olurdu" dedim. Okuldaki yeni haberlerden hemen hemen her zaman ilk bizim haberimiz olurdu. Sebebini bilmiyorduk biz de. Ya tesadüfen öğreniyor, ya stalk ile öğreniyor ya da çoğu zaman ajan gibi davranarak öğreniyorduk. O sırada arkada bir gürültü oluştu. Neler olduğunu merak edip arkamı döndüm. Okulumuzun tek hücreli gereksizleri yine Burak ile uğraşıyorlardı. Sırf onlar gibi olmadığı için, farklı olduğu için sürekli Burak'a zorbalık yapıyorlardı. Lisenin ilk yılından beri böyleydi. Dokuzuncu sınıfta başlamışlardı bu aptalca şeyleri yapmaya. Şimdi onbirinci sınıftaydık ama hâlâ bu iğrenç davranışlara devam ediyorlardı. Ya sözlü bir şekilde alay ediyor, ya ona bir şeyler fırlatıyor, ya üzerine içecek döküyor, ya da onu dövüyorlardı. Ve bütün bu iğrençlikleri tüm okulun önünde yapıyorlardı. Bu olaylara sessiz kalmamayı Burak da biliyordu elbet. Ama o, böyle işlere bulaşmadan sessiz sedasız okulunu bitirip gitmek istiyordu sadece. Burak'a bunların yapılmasına herkes sessiz kalıyordu. Ama ben kalamıyordum. Sinirle yerimden kalktım. Tabi benimle birlikte Efe ve Beren de. Akın ve arkadaşlarına doğru ilerlemeye başladık. Akın, Burak'a bu iğrençlikleri yapan ilk kişiydi. Daha sonra da küçük bir çete kurmuştu kendine. Yapacak başka işleri yokmuş gibi her gün Burak ile uğraşıyorlardı. "Ne yapıyorsunuz siz burada?" diyerek yanlarına gittik. Biz fark ettiklerinde durdular. Dışarıdan tam da türk dizilerindeki okul kavgaları gibi gözüktüğüne emindim. "Haydaa! Yine mi siz?" dedi Akın. "Yine biz" dedi Beren. "Oğlum kaç yıl oldu? Yetmedi mi sizin bu çocuğa yaptıklarınız? Zevk mi alıyorsunuz? Ne kadar iğrençsiniz ya!" dedim sinirle. Akın'ın arkadaşı Ozan gülerek "Peki senin yıllardır bu çocuğu koruman yetmedi mi?" dedi. "Yetmedi. Siz bunları bırakana kadar da devam edeceğim" dedim. Ozan yine gülerek karşılık verdi. "Ya ben en çok da bunu anlamıyorum. Efe hadi bu kızlar vicdanları yüzünden koruyor da sen niye bu çocuğu koruyorsun? İyi ve duyarlı insan rolü oynayıp kızları etkilemeye mi çalışıyorsun?" dedi. Efe gülerek "Ben kimseyi etkilemek için olduğumdan farklı görünmem. Senin gibi omurgasızların işi o. Ben bir çaba sarf etmediğim halde sevgilin seni terk ettikten bir hafta sonra benle ilgilenmeye başladı, bunu herkes biliyor. Anlaşılan senin sarf ettiğin çaba pek işe yaramamış" diye karşılık verdi. Yanımızdan geçen bir grup bu sözleri duyup gülmeye başladı. Başka bir grupsa "Ooo" diye mırıldandı.  Akın, Efe'nin bu sözlerine karşılık veremedi. Biz onlarla konuşurken Burak da onların arasından ayrılıp yanımıza geldi. "Teşekkürler" dedi. "Önemli değil. Sınıfına git" dedik.
Okul çıkışı kafeye doğru yürürken okuldan bir çocuğun Efe'yi bilgisayar oyunu oynamaya çağırmasıyla Efe yanımızdan ayrıldı. Beren ile birlikte kafeye doğru yürümeye devam ederken bir yandan Beren'i dinliyor bir yandan da gökyüzüne bakıyordum. Kısa bir süre sonra bir şeye çarptım. Kafamı çevirip baktığımda karşımda onu gördüm. Sokak hayvanlarını besleyen o çocuğu. "Özür dilerim" dedim. "Hayır, sorun değil. Benim hatam. Sonra görüşürüz Hobbit" dedi gülümseyerek. "Görüşürüz" dediğimde göz kırptı ve uzaklaşmaya başladı. "O kimdi? Aşırı yakışıklıydı. Eniştem olsa çok güzel olurdu. Çok yakışıyorsunuz" dedi Beren. "Beren saçmalama" dedim. "Kimdi peki? Bari onu söyle" dedi ısırarla. "Daha sonra anlatırım. Uzun hikaye" dedim ve gülümseyerek yürümeye devam ettim.

Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin