Selam, karanlık tutkumuzun ucunu ateşleyelim. Şimdi düşünün hepimiz karanlık bir odada sadece küçücük bir mum ışığının altında bu bölümü okuyoruz. Bölüm sonu yorumlarda ışıkları açıp buluşalım. O zamana dek karanlıktan korkmayalım lütfen 🙈
Bir de bir aya yakın zaman önce bir kitap vardı, adı Buzdağının Zaafı. Onu okuyan birisi var mı aranızda kitap silindi biliyorum ve onun için özür dilemek istiyorum. Yirmi altı bölümde 300 bin okunma almıştım. Ağlayarak sildim kitabımı. Eğer okuyanı varsa bana yazsın buradan.
Oy ve yorumda bulunmayı unutmayın lütfen. Emeğimin karşılığını almak istiyorum 🤗
🕸️
Beklenmedik şeyler genelde insanın şevkini kırardı. Bende ise hep tersi oluyordu. Basit olan hiçbir şeyde bir anlam bulamıyordum. Birçok şey beni etkilese de tatmin edecek kademeye gelmediğinde kendi tarzımı oluşturdum.
Farkındalık.
Ailemin ve akrabalarımın beni sevmemesinin nedeni de buydu. Kendime özgündüm. Ablam gibi değildim. Onun herkes tarafından sevilmesinin nedeni normal tepkiler veriyor olduğundandı. Birisinin bir sonrasını tahmin ettiğinizde bu sizin yaşadığınız tecrübelerin birikiminden geliyordu.
Ablamı okuyabilmem buradan geliyordu. O da herkesti. Annemdi, babamdı, dedemdi, dayımdı...
Herkes olmaktan nefret ediyordum.
Kendi mutluluğumun peşinden gitmeye başladığımda ilk başta annemle ters düştüm. O benim babam gibi ekonomi okumamı istemişti. Ama ben kabul etmemiştim. Kabul etseydim ablam gibi babamın izinden giderdim. Babam ise dayımın izinden gitmemi istemişti. Dayım polisti. Onların işine yarayıp devlete ihanet edecek bir adamdı. Benimde onun gibi olmamı istemişti. Nefret edeceğim bir durum değildi ama yine de kabul etmedim.
Dedem bu sefer kendi arzularını yerine getirmek için yakın dostunun yanında çalışmamı istemişti. Küçük bir ajan olarak yetişecektim. Yine kendi çıkarları için beni kullanmak istemişlerdi.
Kabul etmedim .
Kalbimden geçeni kazandım. Mimarlık okuyordum. Okul seçimini yaptığım andan itibaren herkes bana sırt çevirdi. Neden? Hayallerimin peşinden gittiğim için.
Annem ve babam tarafından el bebek gül bebek yetiştirilmemiştim, zaten bir bebeğe verebilecek şefkatleri yoktu ikisinin de. Beni de hep soğuk sevmişlerdi. Uzaktan . Belki de gerçekten sevgiyi hissetseydim kalbimde, ikisinin dediğinden birini seçip okurdum.
Ama iyi ki de sevmemişlerdi beni.
İyi ki saçlarımı okşamamışlardı.
Elimde tuttuğum küçücük kibritin ışığıyla yola koyulmuştum. Hiç bitmeyen ateşiyle adımlarımı atmıştım. Her arzumun peşinden gittim.
Şimdi ise buradayım.
Ölüm hakkında en ufak bir bilgim yoktu, yanından dahi geçmemiştim. Bu yüzden kafayı yiyip beni tehdit etmesine rağmen onun tersine giderek tüm manyaklığımla bu odaya girip ona dokunmuştum.
Koşan adım seslerini dinleyerek üzerimi düzelttim. Korkunun küçücük bir toz tanesi bile kalbimde yoktu. Evet, kafayı yemiştim. Ama kimin umurundaydı? Var olan bir yasağı çiğnediğim an aldığım hazdan asla pişman olamazdım.
Kapının kapanma sesi geldiğinde dizlerim yere değiyor kalçam ise topuklarıma değecek şekilde yerde oturuyordum. Çıplak ayaklarım terliydi ellerimin aksine. Altında olduğum masa bir anda havaya uçtuğunda dudağımın kenarı kıvrıldı. Aslında masanın tam bu esna da havaya uçtuğunu hayal etmemiştim ama neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞ
Roman pour AdolescentsMiskin bir haz, rahmimin duvarlarını kaplayan baskın kokusu, kendi kokumu bastıracak kadar üstündü. Elleriyle rahmime ağlarını ördü. O ve ben, bizdik. Şehvetin diğer adı. Şehveti biz doğurduk. Yasaktı. Acımasızdı. Katildi. Merhametsizdi. Mesafeliydi...