22. Bölüm " Müptela "

29.2K 1K 533
                                    


Selammm 💜

Sizi özledim. Umarım sizde beni özlediniz.

Hadi okumaya geçelim 💙

Bu bölüm delirmek yok diyeceğim ama öyle bir bölüm hiç yazmadım daha🤗 siz sakin olun yine de, sövdüğünüz kişilerin başına sürekli musibet geliyor şifalımı diliniz ne öslslsls

🕷️

Yıkıldığım yerden yeniden başlamayı biliyordum. Benim için pes etmek diye bir şey hiçbir zaman olmamıştı.

Daima en iyisi olmuştum. Bu kibirden değildi. Bu benim güçlü bir kadın olduğum gerçeğinden kaynaklanıyordu.

"Açmayacak mısın kapıyı, kıracak sonra gelip götümüze monte edecek o olacak sonunda!"

Hafif bir sırıtmayla Ural'a bakıp kıkırdadım.

Adam dışarıda öfkeden deliye dönsün sen burada gül, aferin Hande!

"Yapar o, neyse ki sana acıyorum." dedim ve sonra ekledim. "Sen içeride bekler misin? Gönderip geleceğim?"

Ural bir adım geri atıp silahın emniyetini kapadı. Bu sıra da zil bir kez daha çalmıştı.

"Seni burada bırakacak gibi değil, gidersen de sorun olmaz. İstediğin gibi davran. Ben içerideyim güzelim."

Yanıma gelip alnıma bir öpücük kondurduğunda gözlerimi yumdum. Ural yanımdan çıplak ayaklarının uzaklaşan sesiyle giderken zile basan elini kırmak istediğim adam yüzünden öfkeyle kapıyı açtım.

Yüz yüze geldiğim teni kırmızıya çalıyordu.

" Senin kapıyla sorunun ne? Belki içeride müsait değilim?!"

Elleri iki yanında yumruk olduğunda öfkesinin asla sönmeyeceğini anladım.

"Neden müsait olmayacaksın ki?! Ayrıca üstündeki de ne?!" dyerek sesinin kontrolünü sağlayamadığında içimdeki küçük Hande bile ona orta parmak çekmişti.

Lakin onun yaptığı kadar seksi olmamıştı orası ayrı.

Bunun sonu belli tamam kaptan.

"Bağırma bana, ses tellerini koparıp sikine bağlarım!" diyerek tısladım. "Ural'ın tişörtü işte boğa mısın görmüyor musun önünü birader?"

Ercüment en çok neye şaşırmış olabilir?

A) Sikine hakaret

B) Boğa dememe

C) Birader dememe

Şokla ellerini yüzüne götürdü. Lakin çocuk gibi parmaklarının arasından bana dehşetle baktı.

" Biz ne ara kayonçoya bağladık amına koyayım! "

Güldüm ve omzumu kapıya yasladım. Ayağımın tekini diğer ayağımın üstüne atıp parmak ucuma bastım.

"Kayonço değil salak kayınço!"

Ellerini indirip başını salladı. "Ya sen siktir et şu kelimeyi bir harf yapmışım yanlış! Sen bana şimdi söyle söyle  sikimin suyunun rengi olan o tişört neden üstünde?!"

Ağzım aralık kaldı.

"Yuh! Sen pislik yapmada çığır aştın! Yok beni çarmıha germeler, yok triplere girmeler, yok üzgünüm yapamamlar."

AĞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin