18. Bölüm " Kör Kuyular "

33.3K 1K 527
                                    


Selammm, Nasılsınız ballarım? Umarım iyisinizdir 🤪

Bana çok sövmeyin lütfen ☺️

Bölüm arası yorum yazmanızı çok seviyorum, sizden yorum bekliyorum bol bol.

Oy da atarsanız çok sevinirim.

🕷️


Yarattığımız evren yüzünü bizden ters tarafa dönmeye başladı. Kurulu bir evrenin içindeydik, kimsenin olmadığı o evrende sadece ikimizin yaşadığı bir yerde nefes alıyorduk.

Aslında o kadar kışkırtıcı bir durumdu ki bu.

Bir evrende sadece o ve ben nefes alıyorduk. Ciğerlerimize dolan nefes sadece ikimize aitti. Başka kirli nefeslerden uzak, sadece ikimizin nefeslendiği bir evren.

Her ne kadar kızgın olsam da kolyenin iştihamı gözlerimi sanki bir ışık gibi almıştı.

"Bu çok güzel," dedim istemsizce. Ercüment'in deli gibi nefesle inip kalkan bedeni bana dik bir açıyla döndüğünde gözlerimi elindeki kolyeden çekmeden ona iki adımda yaklaştım. Siyah kadife kutunun içerisinden kolyeyi alıp parmaklarımın ucuyla ağa ve onun üzerinde ki simsiyah örümceğe baktım ilgiyle.

"Bunu kim tasarladıysa kesinlikle beni etkilemeyi başardı. Çok, çok güzel!"

Avucumdan sertçe çekip aldığı kolyeyi boş duvara fırlattı hiddetle. Kaburgalarının arasından kemiklerini seslice döven kalbini duyabileceğim kadar dibime girdi. Temiz kokan nefesi yüzümü bir meltem esintisiyle yalayıp geçerken Serpil'in hala durupta açıkça bizi izlediğini yan gözle görebiliyordum.

"O KOLYEYİ TAKMAYACAKSIN HANDE! SENİN AKLINI ALIRIM!"

Dişlerini birbirine geçirip gıcırdatarak gözlerimin içine içine konuştu. Bana bir yabancıya bakarmış gibi bakması içimde bir yerlere dokunmadı çünkü ben kimseye bel bağlamamıştım.

Biliyordum ki bu zamana kadar her ne olduysa yine aynısını yaşayacaktım.

Kimse benim hayatımda kalıcı değildi, bir kişiden başka.

"Bana gelen bir hediyeyi izinsiz açmanızın hesabını daha vermemişken bana nasıl emir verebilirsin?"

Ona karşı geleceğimi bilir gibi elini dirseğime attı. Canımı acıtmadan beni kendine çekti. Şimdi başını bana eğmiş delici gözlerini de yeşillerime iliklemişti. Bir rüzgar çıksa aramızda ikimizde kolayca bir tarafa savrulacak kadar sinirli gözüküyorduk.

Aramızda bir şeyler vardı ama sadece kör bir adamın görebileceği şeylerdi bunlar.

"Benim evimin çatısı altında yaşıyorsan, özel hayat diye bir şey yoktur Hande! Bunu çıkar aklından!" diyerek gözlerime buzdan duvarlarını bir bir örerek baktı. Sonrasında Serpil'e dönüp kolyeyi işaret ederek gergince konuştu.

"Kimin gönderdiğini bana yarım saat içerisinde bul ve onu da al yerden! Her kimse kolyeyi götüne sokmadan durmayacağım!"

Odanın içindeki banyoya gittiğinde arkasında bıraktığı harlı ateş üzerime kadar sıçradı. Yutkunarak Serpil'e döndüm. O bana değil karşıya bakıyordu.

" Sanırım bir yatak sipariş vermeliyim, sağlam olanından. Daha çok kırılacakmış gibi hissediyorum. "

Hiçbir utanma belirtisi göstermedim. "Büyük olsun, malum aynı yatağı paylaşacağız!"

AĞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin