Selam , uzun bir zamandan sonra tekrardan geldim . Finalden önceki son bölümdeyim, fazlasıyla heyecanlıyım .
42. Bölümde hikayeye veda edeceğiz. 20 temmuzda burada buluşalım.
Son olarak aldığım bir kararı paylaşmak istiyorum .
Sınavım bittikten sonra final bölümü gelmiş olacak, sonrasında belli bir zaman geçtikten sonra Ağ kitabını yayımdan kaldırmayı düşünüyorum .
Sebebini ve daha bir sürü açıklamayı final bölümünde yapacağım , bilginiz olsun .
Sizi seviyorum 🤎
🕸
Tüm hislerim zamanın aşımına uğramıştı. Hep bir, iki fazlası avucumdan düşerek bir taş gibi sekti yerde. Olduğu yerde ilizyona uğrayarak bir yansıma gibi harelerimde oynadı. Bazen bir aleve dönüşen özgür bir güvercin oldu bazense bir mum ışığından lavlar akıttı.
İleriye heceleyerek emekleyen bir bebeğin masum kokusu gibi sanki gökyüzünün tabakası o güzel kokuyla kaplanmıştı. Neden her şey güzel ve huzurlu geliyordu?
Hande'nin hayatı bu kadar sıradan ilerlemezdi.
Bir çıngırağın kuyruğundan dökülen nakaratların duvarlara seke seke kulağımın dibinden teğet geçip tüm sinir halimi meşrulaştıran duyguları ayrı bir kefeye koysam, teraziyi bir milim bile hareket ettirmezdim. O kadar acı çekiyorum, azabın alasını yaşıyorum yine de hayatın bana gördüğü adaletin kuş tüyü kadar değeri yoktu.
O kuş tüyleri bir bir yağıp bir tepe oluştursa sonra onu da bir dağa evirse yine de değişmezdi.
Çünkü terazinin diğer tarafında aydınlık ve masumluk vardı.
Bende olmayan o iki kelime.
Dram bir damarım vardı belkide her şeyi arabesk bir müzikle ağlayıp atlatan o kadındım.
"Yaşamın en güzel kısmı, ebeveyn olduğunu öğrendiğin anda başlar, ikinci kısmı evladının gözünün önünde anlamadan büyüyüp okula gitmesinde devam eder. Zaman geçer sen anlamazsın sadece hayran kalırsın. Bir insanın zamanla nasıl büyüdüğüne ilk defa tanıklık edersin. Anne olursun, baba olursun. Belki ağabey veya abla. "
Amcam düğünden önce beni telefonla aradığında sesimi çıkarmadan ilk önce bana bunları söylemişti. Duvağım elimde kalmış oturup ağlamaya başlamıştım sessizce.
" Elimde büyüyen küçük bir kızım oldun, "dediğinde kızdım ona." Aramızda on yaş var, ne elinde büyümesi!"
Güldü amcam . O hep güler yüzlüydü. Benden de çok gülümserdi.
O yaşamayı her şeye rağmen çok sevmişti.
" On yaşımda kucağıma aldım seni, pembe tombul yanakların vardı, seni erkek bekliyorduk sen de bizi kandırıp kız doğmuştun. Masmavi bir tulumun içinde yanakları pembe masum bir bebektin. Çokta tüylü ve sarıydın."
Güldüm. "Bana tüylü nasıl dersin kıllı maymun!"
"Terbiyesiz! Kim verdi bu ahlakı sana bilmem!"
Sırıttım gözü yaşlı yaşlı. "Sen babam," O.
Cüneyt Pamukçu, bir markaydı.
Hande'nin amcası değildi sadece. Babasıydı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞ
Novela JuvenilMiskin bir haz, rahmimin duvarlarını kaplayan baskın kokusu, kendi kokumu bastıracak kadar üstündü. Elleriyle rahmime ağlarını ördü. O ve ben, bizdik. Şehvetin diğer adı. Şehveti biz doğurduk. Yasaktı. Acımasızdı. Katildi. Merhametsizdi. Mesafeliydi...