(70) "Gardırobumda saklı duruyor." (70)

82 9 60
                                    

07.02.2023 Salı - 14.30

Solbin televizyonun karşısına geçmiş, meyve yiyerek dizi izlerken kapı çaldığında derin bir nefes verdi ve kumandayla diziyi durdurdu. İki haftadır ailesiyle kalıyordu ve eve daha birkaç saat önce gelmişti. Gününü boş geçirmekte kararlıydı ve çalan kapı onu pek memnun etmemişti. Yavaşça kalkıp kapıya gitti. Karşısında duran kişiler asla beklediği kişiler değildi.

"Ulrika?"

"Selam. Müsait misin? Habersiz geldik ama..."

"Tabii ki, girin."

Üç kız da içeri girerken Solbin, Eun Ah'ı kendine çekti.

"Ne zaman barıştınız?"

"Dün. Senden de bahsettim ve söylememenizi gayet doğal karşıladı, merak etme yani. Ve kendine gelmiş."

"Her şey düzeldi yani."

"Evet. Mutlu bir anne olma yolunda ciddi adımlar atmış kısacası."

Eun Ah göz kırparken Solbin gülümseyerek kapıyı kapattı ve salona geçtiler. Kızlardan montlarını alırken ne içmek istediklerini tahmin etmeye başladı.

"Minnie Sin, sanırım sana papatya çayı, Eun Ah'a soda getiriyorum."

"Harikalığa bakar mısınız ya?"(Eun Ah)

"Ulrika?"

"Ben bir şey içmeyeceğim, sağ ol."

"Tamam, hazırlayıp geliyorum. Sonra konuşacak çok şeyimiz var."

"Yardım edeyim."(Ulrika)

"Hamilelerin oturması gerekmiyor muydu?"(Minnie Sin)

"Sus kız!"

Ulrika şakayla kızarak kalktığında Solbin'le birlikte mutfağa geçtiler. Solbin elindeki montları asmakla uğraşmamış, mutfaktaki sandalyeye atıvermişti. Ulrika, Eun Ah'ın sodası için dolabı açarken Solbin'e baktı.

"Nasılsın? Nasıl gidiyor?"

"Gayet iyi. Asıl seni sormalı; son gördüğümde kafan karışıktı, fazlasıyla."

"Evet. Ama iyiyim. Toparlanıyorum, kendime geliyorum."

"Sevindim. Ulrika... cidden kızmadın değil mi? Sakladığımız için yani..."

"Zor bir insanım Solbin. Ve belki tam o zamanlarda söyleseydiniz bunu senin için de zehir edebilirdim. Yani ben takmıyorum, sen de takma. Bunun yerine nasıl öğrendiğinizi ve etrafındakilerin nasıl tepki verdiğini anlatabilirsin."

Solbin gülümsedi ve başını salladı. Dolaptan papatya çayını çıkarıp demliğe attı, üstünü sıcak suyla doldurdu ve dönüp arkasını tezgaha yasladı.

"Gayet klasik bir öğrenme şekliydi aslında. Önce reglim gecikti ama onu çok takmadım. Birkaç günlük oynamalar zaten oluyordu, dedim 'demek bu sefer biraz daha oynayacak'. Ama sonra mide bulantım da olunca şüphelendim."

"Heyecanlanmışsındır."

"Fazlasıyla. Gidip test aldım ben de, üç tane hem de. Emin olmam gerekiyordu. Üçü de pozitif çıktı."

"İstiyor muydunuz? Yani ikinizi de tanıdığım kadarıyla evet, istiyordunuz ama planlamış mıydınız?"

"Aslında bir süredir korunmuyorduk, bilerek. Konuşmuştuk yani. Yine de beklediğimizden hızlı oldu."

"Güzel. Jong Dae'ye nasıl söyledin?"

"İşten her zamanki gibi beraber çıktık. Dışarda yemeyi teklif ettim. Ama işe yaramadı çünkü çok yorgundu. O gün iki yorucu davaya bakmıştı. Ama çok takmadım. Eve geldik ve basit bir yemek hazırladık."

BARTENDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin