(15) Her fırsatta... (15)

310 14 55
                                    

Baek Hyun arabayı annesinin evinin olduğu sokağa sokarken Ulrika bitirdiği bira kutusunu köşedeki çöp tenekesine fırlattı. Yolda fazla konuşmamışlardı. Baek Hyun'un kendini tutmaya çalışır gibi bir hali vardı ve Ulrika çok eğleniyordu. Baek Hyun apartmanın önünde durup bir nefes verdi.

"Burası mı?"

"Evet. Üçüncü kat."

"Senin evin gibi bir yer bekliyordum."

"Annem sürekli gidip geldiği için büyük bir ev istemedi. Zaten tek yaşıyor."

"Mantıklı."

Ulrika kapıyı açıp arabadan indi ve etrafa bakındı. Bu sırada Baek Hyun yolda bir iki yudum aldığı birayı su içer gibi kafasına dikti. Neredeyse yarıladığı kutuyu alıp arabadan indi ve arabayı kilitledi. Beraber apartmana girip asansöre bindiler. Baek Hyun birasından bir yudum daha aldı.

"İyi misin sen?"

Ulrika sorusunu özellikle yöneltmişti. Alttan alttan sırıtıyordu ve Baek Hyun'un bunun farkında olduğunu da biliyordu.

"İyiyim."

Asansörden inip kapının önüne yürüdüler. Baek Hyun birasını Ulrika'ya verip cebinden anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. Önce Ulrika'nın geçmesine izin verdi. Ulrika ayakkabısını çıkarıp içeri girdi ve etrafı incelemeye başladı. Baek Hyun paltosunu çıkarıp vestiyere asarken Ulrika mutfağı gördü ve girip elindekileri bıraktı.

"Senin odan var mı burda?"

"Babam tekrar evlendiğinde geldim bu eve. Yani evet, var. Koridorun sonundaki oda."

Ulrika başını sallayıp evi inceleye inceleye koridorda yürüdü. Duvarlarda birkaç tablo vardı.

"Annen zevkli kadınmış."

"Öyledir."

Ulrika, Baek Hyun'un odasının kapı kolunu tutup Baek Hyun'a döndü.

"Bu kapı çocukluğuna açılıyor diyebilir miyiz yani?"

Baek Hyun hafifçe gülümseyip başını salladı. Ulrika istemsizce heyecanlanmıştı. İlk kez birinin çocukluğunu merak ediyordu. İlk kez birinin her şeyini bilmek istiyordu. Bunu kimseye itiraf etmeyecekti ama garip hissediyordu. Garip bir mutluluk...

Kapıyı yavaşça açıp odaya bakındı. Temiz ve düzenliydi. Pencere kapının karşısındaydı ve beyaz perdelerle kapalıydı. Sağ tarafta, duvara sıfır tek kişilik bir yatak vardı ve üzerindeki nevresim takımı Baek Hyun'un ergenliğini yansıtıyordu, Ulrika'nın tanımadığı bir grubun fotoğrafı vardı. Yatağın başında bir masa, karşısında da gardırop duruyordu, gardırobun yanında da bir boy aynası. Kapının bulunduğu duvarda da koca bir kitaplık vardı. Bir sürü kitapla doluydu. Ulrika kitaplığın önüne geçip birkaç kitabın üzerinde parmağını gezdirdi. Kitaplık tozlanmıştı ve toz, hoş bir hava katıyordu. Bazı raflara çerçevelenmiş fotoğraflar yerleştirilmişti. Ulrika bir tanesini alıp Baek Hyun'a döndü.

"Annemler boşanmaya karar vermeden bir gün önce. Pikniğe gitmiştik."

Ulrika anne ve babalarının arasında duran, el ele tutuşmuş küçük ikizlere baktı. Çok mutlu görünüyorlardı.

"Hangisi sensin?"

"Anlayamadın mı?"

"Ama küçükken daha çok benziyormuşsunuz. Hangisisin?"

"Bilmem. Sen bul."

Baek Hyun kollarını göğsünde bağlayıp omzuyla kitaplığa yaslandı ve gülümsedi. Ulrika fotoğrafı biraz daha inceledi. Kısa bir süre sonra zaferle gülümsedi.

BARTENDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin