(21) Birazcık Zaman (21)

144 17 20
                                    

27.01.2020 Pazartesi - 07.33

(Tarihleri takip edebiliyor musunuz bilmiyorum ama Ulrika'nın panikatak geçirdiği günün sabahı bu.)

Ulrika dün akşam ortaya çıktığından Chan Yeol rahatlamış ve uykusuzluğunu gidermek için işten erken çıkmanın bir yolunu bulmuştu. Erkenden gelip uyumak iyi gelmişti. Az uyumuş olsa da kendini yatağından ayırıp mutfağa gitti ve kendine süt hazırladı. Bu her gün yaptığı ve sadece Ulrika'nın bildiği bir gerçekti. Chan Yeol'un arkadaş çevresi genişti ama bir şekilde Ulrika en değerlisi haline gelmişti.

Chan Yeol kendine gelirken kapı zilinin arka arkaya çalmasıyla kulaklarını koparıp atmak istedi. Hızlı adımlarla kapıya yürüyüp kapıyı açtı. Ablası elini zilden çekip kollarını göğsünde bağlarken tek kaşı havada Chan Yeol'e baktı.

"Abla?"

"İçeri davet edecek misin? Burda dikilmeye devam mı edeyim?"

"Daha önceki davetlerimde zahmet edip gelmediğinden, hatta gelmeyeceğini bile haber vermediğinden sana böyle davetler yapmak pek aklıma gelmiyor. Kusura bakma artık."

Chan Yeol iğneleyici konuşmasından sonra kenara çekilip söylene söylene içeri giren ablasını izledi. Ablası etrafı inceleye inceleye salona geçerken Chan Yeol gözlerini kapatıp birkaç derin nefes alıp verdi. Ablasının bu gelişi pek güzel bir konuşmayla ilerleyecek gibi görünmüyordu. Kapıyı kapatıp salona gitti. Ablası ayakta onu bekliyordu.

"Oturmak için de mi davet bekliyorsun?"

"Saygısız."

Chan Yeol gözlerini devirip kendini koltuğa bıraktı.

"Kilo mu aldın sen? Hasta falan mısın? Kilo almamak için hayatın pahasına uğraşırsın sen."

"Hayır. Hamileyim."

Chan Yeol şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.

"Haber verecek miydin? Evli misin bari onu söyle. Ya da yeğenimi görebilecek miyim?"

"Çok komiksin. Evli değilim. Babası da çocuğu istemiyor. Kendim büyüteceğim."

"Tebrik ederim. Son sorumun cevabı?"

"Merak etme, zaten babası olmayan çocuğumu bir de sizden ayırmaya niyetim yok. En azından dayısı ve dedesi olsun."

"Sebebin bir yandan sinir bozucu olsa da buna da şükür."

"İyi."

"Neden geldin peki sabah sabah?"

"Bir şeyler duydum."

"Çıkar ağzındaki baklayı. Uykum var zaten yorma adamı."

Chan Yeol, ablasıyla doğru düzgün konuşmayı uzun zaman önce bırakmıştı. Ablasının ona olan tavrı sinir bozucuydu.

"Babamla işe girişmişsiniz."

"Yeni mi duydun sen onu? Kaç hafta geçti üzerinden..."

"Ne oldu babam bir anda biriciğin mi oldu?"

"Ne bekliyordun abla? Üzgünüm, ben senin kadar uzak kalamıyorum aile üyelerime. Ayrıca annemin ölümünden sonra babam bana yardımcı oldu. Ben de ona düzgünce devam ettirebileceği bir iş kurmasında yardımcı oldum. Bunda anormal bir şey yok."

"Babamın zamanında yaptıklarını unuttun yani!"

Chan Yeol sinirle ayağa kalkıp ablasının gözlerine baktı.

"Evet babam hata yaptı. Evet babam zamanında parayı ailesinden çok önemsedi! Ama en azından hatasını anladığında özür dilemesini bildi. Şimdi de oğluyla tekrar yakınlaşmaya çalışıyor. Kızıyla yakınlaşmayı da denedi ama kızı telefonlarını açmadığından yapamadı. Kısacası, babam hatasını fark etti ve ailesine geri döndü! Ya sana ne demeli? Hâlâ o adam için bana kızgınsın! Hâlâ o suçlu, hayatında olsaydı hayatını mahvedecek olan adam için yüzüme bile bakmıyorsun!"

BARTENDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin