35. Bölüm

57 20 4
                                    




Gece yarısı karnımız biraz guruldadı. Çıkan sese gülmemek elde değildi. Ne yesek diye düşündüm. Melih güzel bir teklif sundu.

"Hadi kalk gidiyoruz. Birer çorba içelim."

"Hmm. Olabilir. Peki nereye gideriz." Birbirimize baktık. Aynı anda ikimiz de "Çorbacı Ahmet" deyip güldük. Her şeyin bizim için başladığı yer. Alnımdan öpüp hazırlanmak için ayaklandı. Ardından ben de kalkıp hazırlanmaya başladım. El ele tutuşup evden ayrıldık. İstikametimiz belli.

Trafik sakin, şehrin ışıkları muazzamdı. İstediğimiz yere geldik. Arabayı uygun bir yere park edip yine elimden tutup yürümeye başladık. Çorbacının önüne geldiğimizde konuştuğumuz ilk noktaya baktık. Melih bana gözüyle işaret ediyor.

"Aşkımızın başladığı yer desek mi?" ben de mekânın iç tarafını işaret ettim. "Hayır sevgilim. Bak tam şu boşluk alan var ya, hah işte orası başlangıç noktamız. Göz göze geldiğimiz ilk yer ilk an." Kolunu omuzuma atıp aramızda mesafe bırakmadı. Saçlarımın üzerinden öptü yine. "Evet sevgilim. Tam da o an vuruldum sana. Ama seni ikna etme yerim tam da durduğumuz bu nokta. Numaranı aldığım, ağzından girip burnundan çıktığım yer." Sonrasında tek kelime etmeden içeriye girdik.

Çorbacı abi bizi görünce gözlerini kısıp baktı. Hatırlamaya çalışıyor beni. Galiba hatırladı. Bakışları değişti.

"Benim çorba epey bir mucizeymiş gençler. Siz de o kavga eden yerde tepişen grubun içinde değil miydiniz? Dükkânın adını bugünden itibaren değiştiriyorum. 'Çorbacı Ahmet' yerine 'Aşk çorbacısı Ahmet' yazdıracağım tabelaya. Hey Allah'ım. Sizi de böyle görmek varmış demek. Hala bu kızın sana attığı yumruk gözümün önünde. Oğlum emin misin? Sert bir aşkla karşı karşıyasın." Deyip gülmeye başladı adam. Ne güzel anılıyoruz ama değil mi? hatırlamasa ne olurdu acaba.

"He ya senin çorbanı içince aşkımız başlayıp kuvvetlendi Ahmet abi. Biz mutluyuz. Ben halimden çok memnunum. Sen bize dumanı üzerinde iki çorba gönder abim. Çok acıktık." Daha fazla konuşmayalım diye kısa kesti Melih. Adam da mutluluklar dileyip çorbamızı garsonla gönderdi.

Gerçekten çok lezzetliydi çorba. Şimdi yalan yok çorbanın hakkını veriyordu Ahmet abi. Zaten bu kadar müdaviminin olmasının başka bir açıklaması olamaz. Karnım doyunca geriye doğru çekildim. Bir kâse yetti de arttı bile. Daha fazla yiyemezdim. Melih bir tane daha ister miyim diye sordu başımı sallayarak hayır dedim. Çorbanın arkasından müessesenin ikramı çaylar da geldi. Afiyetle onu da içtik. Eh bir yürüyüş yapsak fena olmaz dedim. Melih hesabı ödeyip hadi gidelim dedi. Sahil kenarına doğru yürümeye başladık.

El ele, ne güzel bir manzara bu. Fotoğraf çekmek istedim. Anımızı ölümsüzleştirelim dedim. Denizi arkamıza aldık. Melih sağ kolunu boynuma dolayıp sarıldı. Yanağını yanağıma dayadı. Diğer eline de telefonu aldı. İlk kareyi ölümsüzleştirdi. Ardından yanağımdan öperken çekti.  Fotoğraf bence güzel çıkmıştı ama yine de çok hoşuna gitmedi. Oradan geçen bir çifti durdurup fotoğrafımızı çekmesi için ricada bulundu. Telefonunu genç adama verdi. Yanıma geldi. Yanaklarımı ellerinin içine alıp gözlerimin içine bakarken bir poz verdi. Biz o an da kaybolduk gidiyorduk neredeyse. Genç adam yanımıza gelip seslendi. "Abim çektim fotoğrafınızı. Buyur telefonunu." Telefonu almak için ellerini çekince andan kopmuş olduk. Yavaş adımlarla yürümeye başladık.

"Dönelim mi artık peri kızı?" olur dedim dönelim. Arabaya doğru ilerleyip eve doğru yola koyulduk. Arabada şarkı söyledik, dinledik, sohbet ettik. Güvenliğe yaklaştığımızda müziğin sesini kıstı. Kimseyi rahatsız etmeyelim dedi. Çalışanlara selam verip oturduğum bloğa geldik. "Eh artık eve çıkıp uyuyalım bence. Biraz dinlenelim." dedim. Dediğim anda tepki sadece o çapkın çarpık gülüşüydü. Hiç ses etmeden yolu doğrulayıp daireme çıktık. Sessizce yatak odasına geçtik. Uykuya hazırlandık. Melih'e sarıldım. Gözlerimi kapattım. Kapatamadım. Anlamalıydım o çapkın gülüşün arkasındaki mesajı. "Sen uyuyabileceğini mi zannediyorsun?" mesajıydı. Geç de olsa anlamış oldum.

AŞKI DİNLE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin