Birine beddua edeceksen mesanen dolsun da boşaltama inşallah de derdi anneannem. Vallaha doğru söylemiş. Gerçekten bir rahatladım ki. Dünya varmış. İhtiyacımı gördükten sonra ellerimi de yıkadım. Mis gibi oldu. Şimdi rahatça çorbamı içebilirim. Kafa rahatlığıyla.
Tam elimi lavabonun çıkış kapısına attım içeriden bir hır gür sesi geliyor. Ne oluyor acaba oooff bu gece herkesin birbirini pataklama gecesi galiba. İyisi mi içeriye geç Selin çorba falan içme gereği yok. Evde yaparsın. En güzeli. Harika bir fikir deyip ileriye doğru sakin adımlarla yürüdüm.
Baktım kargaşa tam karşımda. Alt alta üst üste iki genç var.
İki genç!
Biri yabancı tamam da diğeri hiii Görkem. Allah seni kahretmesin. Bir dakika boş bırakmaya gelmiyor.
Olduğum yerden nasıl yanlarına gittim bilmiyorum. Görkem'in üzerindeki genç adamı bir hışımla çektim. Anında yumruğu geçirdim. Etraftakilerden "hiii..." diye bir nida koptu.
"Sen kime vurduğuna sanıyorsun ha? Kalkın ayağa, n'oluyor burada?"
İkisi de ayağa kalktı. Görkem'in üzerini temizlemeye çalışıyorum bir yandan da bir hasarı var mı diye kontrol ediyorum. Kavga ettiği kişi ne olduğunu anlatıyor. Yok bir kaza olmuş da. Yanlışlıkla sıcak çorba ve kız kardeşi Görkem'in üzerine düşmüş de sonra Görkem terbiyesizlik etmiş de falan filan.
Birden adamın yüzüne gözüne baktım. Ama bu nasıl bir renktir Allahım. İçim gitti. İnkar edemem çok yakışıklıydı. Adam da beni görünce bir değişik hareketler yapmaya başladı. Olaya bir nokta koymam lazımdı. Eğer karakolluk olursak Görkem'in dilinden çekeceğim vardı.
"İkinize de ayıp ayıp. Şu yaptığınıza bakın! İnsan gibi birbirinizden özür dileseydiniz olmaz mıydı? Koskoca adamlar düştüğünüz hale bakın. Yakıştı mı bu yaptığınız?"
Dediğim anda birden gülümsemeye başladı. Konuşması yumuşadı. Az önce deli gibi dövüşen adam gitti kibar uysal medeni bir insan geldi.
"Eşeklik ettik özür dileriz hanımefendi, kusura bakmayın bir anda gelişti her şey ama bu yanınızdaki dingil bey tahrik etti bizi ondan başladı olay."
Kibar mı demiştim! Hemen de beni yanlış çıkar be adam düşüncelerim iyi yönde gidiyordu halbuki. Görkem dayanamadı duyduğu dingil lafına konuşmak için aldı sazı eline.
"Kendi adına konuşsana sen!! Burada eşeklik eden bir sen varsın. Ha bi'de kardeşin. Dingil de sensin ayrıca."
Genç adam gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Boynunu kütletti. Ya sabır çekmeye başladı.
"Bak hala konuşuyor. Senin ben var ya......" baktım iş büyüyecek tekrar susturdum ikisini de.
"Tamam kesin sesinizi! Beyefendi rica ederim sizi sükunete davet ediyorum lütfen tokalaşıp özür dileyin olay çözülsün. Polise intikal ettirip akşam akşam perişan olmayalım. Büyütülecek bir olay değil." Birden gülümseyip cevap verdi;
"Hay hay hanımefendi ben davete icabet ederim. Aynen sizin gibi düşünüyorum. Ben medeni bir insanım. Ben de sizi bir kahve içmeye davet etsem ne dersiniz? Bu arada ben Melih Mert Şahzadeler, mimarım, 27 yaşındayım ve bekarım."
Ay ben şoklardayım adam bi'de şeceresini döktü ya. Ama ne yalan söyleyeyim çok hoşuma gitti. Yediği yumruğa rağmen böyle gülmesi çok hoşuma gitti. Ahmet yumruk yer kaçar sonra toparlanıp geri gelirdi. Bu çok farklı hissettirdi bana. İçimde bir şeyler kıpırdadı sanki. Sanki kalbim duracak gibi oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI DİNLE (Tamamlandı)
Romansaİlk görüşte aşka inanlar burada mı? Hadi o zaman hep beraber bu güzel serüvene bir dalış yapalım 'Aşk Mimarı' hikayesini okuduysanız tanırsınız kahramanlarımızı. Selin & Melih. Bir yumrukla başlayan büyülü bir aşk hikayesi. Anka kuşu misali külle...