Yüzükler takıldı artık nişanlıydık. Süreyi daha fazla uzun tutmak istemiyorduk. Evliliği ne kadar öne çekersek o kadar mutlu olacaktık. Nerede oturacağımızla ilgili mevzu açılınca zaten yapılmak üzere olan bir evimiz olduğunu öğrendim. Bunca gündür sır gibi saklanmış. Gerçi konuşma fırsatımız olmamıştı ki.Melih, Metehan, Görkem ve Umut'un ortak projesiyle yapılan bir siteden hepimize birer ev tahsis edilmiş. İç mimarisini hızlandırmak istedik. Yer döşemesi, mutfak tasarımı, mobilyalar, banyo ve aksesuarları seçme işleri de epey zamanımızı aldı. Her şeyin istediğim gibi olması için Melih çok çabaladı. İçimize sinene kadar çok araştırdık.
Annem ve teyzem ufak tefek çeyiz eşyaları için ayrıca koşturdular. Meral anne eksik kalan veya unuttuğumuz aklımıza gelmeyen ne varsa hepsini tamamlıyordu. Mutlulukla yaptığını söylüyordu. Şahnur da aynı şekilde hem kendi evi için hem bizim düğün hazırlığı için koşturuyordu. Sağ olsun. Onlar da artık İstanbul'da, bizimle aynı sitede oturacaklardı.
Şevval çok yerde çıldırma noktasına geliyordu. Arada Melih'i arayıp 'nasıl alıştırdıysanız yeğenlerinizi, geliyorsunuz alıp gezdiriyorsunuz' diye sitem ediyordu. Garibim iki çocukla ev için alışverişe bile çıkamıyordu. Ya meral anneler ya teyzemler ya da dayıları ve Umut alıyordu çocukları. O zamanlarda karı koca çıkıp alışveriş yapabiliyorlardı.
Melih'le beraber ikizleri alıp gezmeye çıkıyorduk. Parka götürüyorduk veya benim evime gelip onlarla ilgileniyorduk. Melih o kadar çok seviyordu ki onları, deli oluyordu. Rüzgâr ve Poyraz da dayılarına düşkünlerdi. Uykuları geldiğinde karınları da toksa nasıl uyuduklarını bile bilmiyorduk. O kadar tatlılardı.
"Bizim için alıştırma oluyor sevgilim. İki çocuklu halimiz nasıl olur acaba diye düşünmemize gerek kalmıyor. Gerçi çok konuşamadık. Hemen bir çocuğumuz olmalı mı sence?"
"Bilmem. Çok severim ama hazır mıyım bilmiyorum Melih. Yani bir çocuğun sorumluluğunu alabilir miyim diye düşünüyorum. Bence akışına bırakalım."
"Senin üstesinden gelemeyeceğin bir şey yok. Bence yapabilirsin. Çocuklarla iletişimin çok güzel. Seviyorsun. Kendi çocuklarına daha da düşkün olursun."
"Ha tek değil yani."
"Sen tek çocuk olmaktan mutlu muydun? Bizim çocuğumuz kuzen bakımından şanslı olur ama yine de kardeşlik başka bir şey."
Kesinlikle doğruydu. Biz Görkem'le birbirimize kardeş olmuştuk. Kuzendik ama o benim abim, kardeşim, kuzenim kısacası her şeyim olmuştu. Tek çocuk olmanın zorluğu vardı. Ama biz onu aşmıştık. Her konuda destek olmuştuk. O yüzdendir birbirimize bu kadar düşkünlüğümüz. Acımızı da mutluluğumuzu da beraber yaşadık. Bunları düşününce çok mutsuz olduğumu düşünmüyorum. Ama bir kız kardeşim olsaydı yok demezdim.
"Evet haklısın sevgilim. Mutluydum ama isterdim bir kardeşim olmasını. Kısmet artık. Bizim dememizle olmayacak. Bak şu sabilere. Şevval ve Görkem'in dediği zamanda mı geldiler? Kısmetleri varmış sürpriz yumurtadan çıkar gibi çıkıp geldiler. Neyse gel uyusunlar. Şimdi sesimize uyanmasınlar." Deyip bir şekilde çocuk mevzusunu kapatmıştım.
Günler çok yoğun geçiyordu. Sabah spor salonu, öğlen Aslı fırtınası, akşam alışveriş çılgınlığı. Geceler ise daha farklı bir hal almaya başlamıştı. Annemler beni daha çok çağırır olmuştu. Ben gidemezsem bana geliyorlardı. Neredeyse haftada bir gün Melih'le baş başa kalıyorduk. Geri kalan zamanları ailelerle alışverişle geçiriyorduk. Buna da pek istemese de anlayışlı davranmaya çalışıyordu Melih. Anlayışı da bir yere kadardı. En sonunda kendimizi hastanede gerekli tahlilleri verirken bulmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKI DİNLE (Tamamlandı)
Romanceİlk görüşte aşka inanlar burada mı? Hadi o zaman hep beraber bu güzel serüvene bir dalış yapalım 'Aşk Mimarı' hikayesini okuduysanız tanırsınız kahramanlarımızı. Selin & Melih. Bir yumrukla başlayan büyülü bir aşk hikayesi. Anka kuşu misali külle...